Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

Bir ayrılık, bir yoksuzluk, bir ölüm

Anadolu bilgeliği AKP’lilerin geçmişi eleştirirlerken sık kullandıkları, “Eski Türkiye”nin Osmanlı’dan sonra toplumsal sorunlara çözüm amaçlı başvurduğu temel referanslarıdır.
Örneğin Karacaoğlan’ın aşağıdaki dizeleri.
“Nice sultanları tahtan indirir
Nicesinin gül benzini soldurur
Nicesini gelmez yola gönderirir
Bir ayrılık, yoksu(z)lluk, bir de ölüm..”
Günümüzdeki yaşanacakları sezmişçesine, AKP İktidarının ülkeyi getirdiği durumu son dizedeki üçlemesi ile yüzyıllar öncesinden ne güzel anlatır. “Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm.”
AKP’nin hormonlu büyüme modelinin çöküşü. Dünya piyasalarından daha yüksek faizlerle borçlanılan, tüketime ve kamu eliyle inşaat sektörüne aktarılan kaynaklarla yaratılan, yapay büyümenin sonu. Karacaoğlan’ın dizelerindeki yoksuzluk kavramını, günümüzdeki yoksulluğa dönüştürmüyor mu?
Duvara çarpan, 120 milyar dolarlık rezervin kısa sürede erimesine neden olan hayalci ekonomik model, oy oranlarında düşüşe yol açarken, pandemi, AKP+MHP Koalisyonunu için gerçek bir cankurtaran simidi oldu.
Başlarda dünyayı etkileyen, gelişmiş ekonomilerin bile baş edemedikleri bu salgından bir başarı hikayesi yaratma düşünceleri ise ölümleri arttırdı. Muhalefetin ve özellikle bilimsel çevrelerin görüşlerini dikkate almak yerine, çökmekte olan ekonomik durum yüzünden, krizi sınırlı kısıtlamalarla geçiştirmeye çalıştılar.
Salgın toplumsal çaresizliği tetikleyen bir karabasana dönüştü.
Günübirlik kararlar yerine, köktenci önlemler ve kuşkusuz sosyo-ekonomik etkilerinin iyi hesaplanacağı, geniş toplumsal uzlaşmaya dayalı sınırlamalar ile -hala- az zararla atlatılma olasılığı var. Ancak iktidar cephesine bakılırsa, bir uzlaşma umudu ne yazık ki yok.
Cumhur İttifakı adını verdikleri ortaklığın içerideki başarısızlığı, kayırmacı ve küçük bir azınlığı zenginleştiren ekonomi politikaları, AKP ve MHP’yi sürekli gündemi değiştirme amaçlı, siyaseten akıl dışı tavırlar almaya yöneltiyor.
İçeride muhalefeti savunma pozisyonunda kalmaya zorlayan, öncelikle Kürt siyaseti eksenli bu girişimlerin, seçmenleri üzerinde olmasa da CHP ve İYİ Parti yönetimlerinde hayli etkili olduğu gözleniyor.
Muhalefet; yakındığı ve seçmenlerine kötü gidişin başlıca nedeni olarak gösterdiği, Başkanlık Sisteminin değiştirilmesi için ilk girişimin kapsamlı ve geniş katılımlı bir anayasa değişikliği olduğunu görmezden gelerek, yıllar önce yapılmış bir teknisyenler toplantısını dahi sahiplenemiyor.
Son seçimlerden üçüncü parti olarak çıkan HDP’ nin, Meclis’te temsil edilmesinden habersiz gibi davranarak, anayasa değişikliğine ilişkin öneriler konusunda, bırakın işbirliğini sahiplenmeyi, bu parti yokmuş gibi davranmayı seçiyor.
Karacaoğlan’a dönersek; son dizedeki “ayrılık” kelimesinin günümüz Türkiye’sinde de pek ala siyasal anlam taşıyabileceği ortaya çıkıyor.
Muhalefet daha doğrusu Millet İttifakını oluşturan CHP ve İYİ Parti, seçimlerde oylarına talip oldukları Kürt seçmeni, sadece sandığa giderlerken anımsıyorlar.
Bu durumdan medya iletişimi ve yurtdışı destekleri açısından başarılı görünen, AKP’nin 2010 öncesi uyguladığına benzer ekonomi politikaları yürüteceği izlenimi veren DEVA Partisi, özellikle muhafazakar Kürt oylarını almayı hedefleyen bir strateji izliyor.
CHP’nin de pek yakınmadığı bu siyasal çizginin, önümüzdeki ilk seçimlerde Türkiye’yi yeniden revize edilmiş bir AKP modeline teslim edip etmeyeceğini birlikte göreceğiz.
İYİ Partinin son kongresinin ardından, merkez sağ eğilimli siyasetçileri yönetimden uzaklaştıran tutumu ve bazı sözcülerinin, MHP+BBP çizgisini andıran söylemleri karşısında sessizliğe bürünmesi, Ana Muhalefetin de yeni bir paradigma üretmek yerine, makyajlanmış (face lift) AKP+MHP siyasetine fazla itiraz etmeyeceğini gösteriyor.
Ancak evdeki hesap her zaman çarşıdakine uymuyor. Bu ekonomik tablo ve tutarsız dış politika yüzünden dışlanmış bir Türkiye’de, salt iktidarın değil muhalefetin de işleri hiç kolay değil.
Neler olabileceğini ise Karacaoğlan’ın yüzyıllar önceki dizelerinden okuyalım.
“Nice sultanları tahtan indirir
Nicesinin gül benzini soldurur
Nicesini gelmez yola gönderirir.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi