Haldun Solmaztürk

Haldun Solmaztürk

“Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde” İdlib’deki tehdit ve riskleri yok sayıyorlar…!

İran’da, Kerman’da 3 Ocak’taki ‘Çifte bombalama’ olayında 100’e yakın insan öldü, çok kişi yaralandı. Sorumluluğu Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) üstlendi.

İran, bu saldırılara Pakistan, Irak ve Suriye’deki bazı hedeflere yönelik füzelerle cevap verdi.

Suriye’de vurulan hedefler İdlib’te.!

İran İdlib’i, 1200 km uzaktan, Kuzistan’daki rampalardan atılan Hayber Şiken füzeleriyle vurdu.

İdlib, 2018’den beri Türkiye’nin sorumluluğunda, Türk ordusu orada, ama kontrol HTŞ’de…!

Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) 2017’de Şam’daki hükümeti devirip ‘İslami’ bir yönetim kurmak üzere oluşan bir ‘Cihatçı’ ittifak.

Kökeni el-Kaide’ye ve sonrasında el-Nusra’ya dayanan HTŞ, başta Ahrar el-Şam olmak üzere diğer ‘Cihatçı’ grupları bölge dışına sürerek İdlib’te kontrolü ele geçirdi. Türkiye’yle de Afrin’e yönelik Zeytin Dalı harekatından itibaren—altı ay sonra terörist örgüt ilan edilmesine rağmen—kapsamlı ve yakın bir işbirliği geliştirdi.

O kadar ki, Türkiye HTŞ’yi korumak için Şubat 2020’de Rusya’ya ve Suriye’ye ‘savaş’ ilan etti.

Savaş kazanılamadı; 5 Mart 2020 Moskova ateşkesiyle oluşan fiili durum ise halen sürüyor.

Bu arada İdlib’te ‘İslami’ bir yönetimi yerleştiren HTŞ, ne Türkiye’nin desteklediği Suriye Milli Ordusunu (ÖSO) ne de Suriye Geçici Hükümeti’ni tanıyor; kendi hükümetini, Suriye Kurtuluş Hükümetini (SKH) kurdu. 2020’den beri bölgedeki resmi para birimi Türk Lirası’dır ve Bab el-Hava (Cilvegözü) sınır kapısı da HTŞ gözetiminde SKH kontrolündedir.

Ama HTŞ orada da durmadı; 2023 ortalarına gelindiğinde ‘Suriye Demokratik Güçleri’ olarak sunulan PYD/YPG ile ‘Rojava ve İdlib’ arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi için müzakerelere başladı. Suriye Milli Ordusu (Türkiye olarak okuyun) bölgeden ‘atıldıktan’ sonra Fırat’ın iki yakasındaki Kuzey-Doğu ve Kuzey-Batı Suriye arasında ‘ortak’ yönetim kuracaklar…!

Geçen haftaki İran füzeleri, böylesine bir ortamda İdlib’teki Taltita köyünü hedef aldı.

Biraz geriye gidelim…

IŞİD’in Osama bin-Ladin’den sonraki lideri Ebubekir el-Bağdadi Ekim 2019’da İdlib’te, Barişa köyündeki bir evde ABD özel operasyonu sırasında kendisini—ve ailesini—patlatarak öldürdü.

Onun yerine geçen Ebu İbrahim el-Haşimi el-Kureyşi de Şubat 2022’de, yine İdlib’in Atmeh köyünde kaldığı eve düzenlenen ABD özel operasyonu sırasında aynı şekilde öldü.

Türkiye’deki IŞİD eylemlerini yöneten ve terörist alt yapıyı geliştiren Halid Ayd Ahmed el-Caburi de geçen yıl Nisan ayı içinde İdlib’te, Kaftin köyünde ABD SİHA saldırısında öldürüldü.

Barişa, Atmeh ve Kaftin Reyhanlı’nın hemen karşısında, Türkiye sınırına birkaç kilometre mesafede köylerdir. İran’ın geçen haftaki füzelerinin hedefi olan Taltita da aynı bölgededir.

İdlib’deki HTŞ devleti—ve Suriye’nin bölünmüşlüğü—ABD ve Batı’nın açık desteğiyle kalıcı hale geliyor. HTŞ, ‘Cihat’ hedefinden vazgeçmemektedir ve silah bırakmamakta kararlıdır.

İdlib’de, HTŞ dışında—onun kontrolünde olmayan—Uygur, Türkmen, Çeçen ve diğer Kafkas halkları, El-Kaide kökenli çok sayıda ‘Cihatçı’ örgüt de vardır.

Bu bağlamda, biraz geriye çekilip Ankara’daki arkadaşların ‘tehdit ve risk’ söylemlerine baktığımızda görünen ‘garip ötesi’ bir durum var…

Sadece PKK/YPG’ye, Fırat’ın doğusuna—ve Kuzey Irak’a—odaklanmak Fırat’ın batısındaki ciddi tehditleri gözden kaçırıyor.!

Üç ay önce—17 Ekim 2023—diğer tehditler yanında “Suriye'deki tüm terörist örgütlerden ülkemize yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek” için “TSK'nın yabancı ülkelere gönderilmesi” iki yıl süreyle Cumhurbaşkanının takdir ve tayinine bırakılmıştı.

Bu ilk kez olmuyor, aynı yetki—ve sorumluluk—devri 2014’ten beri düzenli olarak yapılıyor.

İki yıl önce de, “Türkiye’nin kara sınırlarına mücavir bölgelerdeki çatışma ortamının taşıdığı—artarak devam eden—risk ve tehditler, hatta Suriye’nin toprak bütünlüğü vurgulanmıştı.

Ama, Irak kuzeyinde son yaşananlardan sonra Meclis’te konuşan Milli Savunma ve Dışişleri bakanları ne İdlib’i ne de HTŞ’yi ağızlarına bile almadılar. Hatta eski bakan—şimdiki Milli Savunma Komisyonu Başkanı—açık bir dille HTŞ’ye garanti bile verdi.

Akar, “Beraber olduğumuz Suriyeli kardeşlerimiz var. Onları zora sokacak herhangi bir eylem ve karar almamız asla söz konusu değil, bunun da çok iyi bilinmesi lazım taraflarca” diyordu—aynı Erdoğan’ın 2020 Şubat’ında yaptığı gibi…

Milli Güvenlik Kurulu yerine (!) toplanan mini ‘Güvenlik zirvesi’ de “Güney sınırlarımız boyunca ‘teröristan’ kurulmasına izin vermeyeceğiz” dedi ama yine ne İdlib ne HTŞ vardı.

Bütün bildikleri ‘Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde’ diye başlayan abartılı övgüler dizisi.!

Fırat’ın batısındaki özellikle de İdlib’deki—İran’ın 1200 km öteden gördüğü—tehdit ve riskleri görmüyor, yok sayıyorlar…!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Haldun Solmaztürk Arşivi