Benedictio Latina

Katolik kilise ayinlerini hiç izlemediyseniz de fotoğraf ya da filmlerden aşina olmalısınız. Katolik din adamları, önlerinde diz kırmış inananlara, kimi zaman da kalabalığa doğru, sağ kollarını hafifçe kaldırıp, ellerinin baş, işaret ve orta parmakları açık, diğer iki parmak avuç içine kapalı olmak üzere havada bir haç işareti çizer. “Benedictio Latina” adıyla bilinen bu hareket inananları kutsama amacıyla yapılır (Benedictio “kutsama” demektir). Katoliklerin, ilk olarak Aziz Petrus tarafından yapıldığını öne sürdüğü ve yaşattığı bu hareketin köken olarak aslında çok daha eskilere, az bilinen bir Anadolu/Trakya tanrısı olan Sabazios’a dayandığını duymak çok şaşırtıcı gelebilir.

2222.jpg
Papa XI. Pius

Günümüzde pek adı bilinir olmasa da MÖ 5. yüzyıldan MS 4. yüzyıla kadar Akdeniz dünyasının pek çok yerinde tapınılmış bir tanrı Sabazios. Kökeni ve özellikleri konusunda henüz tam bir görüş birliği sağlanmasa da onun Friglerin en önemli tanrılarından biri olduğu biliniyor. Kimi araştırmacılar onun Trakya kökenli olduğunu öne sürmekte; Friglerin MÖ 1200’lerde Balkanlardan Anadolu’ya göç eden bir kavim olduğunu düşünürsek Sabazios kültünün onlarla birlikte Anadolu’ya taşınması akla yakın; ama Sabazios’la ilgili en eski yazıtların Trakya’da değil Frigya’da bulunduğunu da eklemeliyiz.

Yeniden Doğuş Tanrısı

Kökeni ne olursa olsun ilginç bir tanrı Sabazios; bir kere at binici bir tanrı, antik Anadolu ve Yunanistan coğrafyasında pek görülmeyen bir şey bu. Sonra, bir çeşit “hava tanrısı” ve bu özelliğiyle Zeus’a benziyor ama öte yandan da bir yeniden doğuş tanrısı Sabazios, safkan Anadolu tanrıçası Kibele’yle yakından bağlantılı, hatta onun oğlu olduğu yer alıyor kimi yazıtlarda; Frigyalılara tarımı onun öğrettiğine inanılıyor örneğin.

[Efsaneye göre, Sabazios’un annesi bir gün ormanda gezerken bir yılan tarafından ısırılınca hamile kalır (bazı kaynaklarda Zeus’un bir yılan haline bürünerek Persephone’yi hamile bıraktığı anlatılır). Ancak bebek doğum sırasında yaşamını kaybeder ve annesi tarafından dağda bir mağaraya gömülür. Fakat bir süre sonra Sabazios mağaranın ağzında capcanlı belirir. Bu yüzden Frigyalılar Sabazios’un ölümü ve geri dönüşünü doğanın yıllık döngüsüyle eşitler ve bugünü büyük bir coşkuyla kutlar (büyük olasılıkla doğanın canlandığı Nisan aylarında).]

3333.jpg
Sabazios

Diğer yandan Sabazios gnostik/ezoterik bir tanrı, herkese açık olmayan bir kültü var ve ancak rahipler tarafından yapılan inisiyasyon (kabul, geçiş) törenleriyle takipçilerine aktarılıyor. Sabazios zamanla Yunan tanrısı Dionysos’a esin vermiş ya da Dionysos’la bütünleşmiş denilebilir; her iki inanışta da kendinden geçme (vecd, ekstazi), coşku ve bereket ritüelleri ön planda yer alır.

[Hellen ve Roma yazınında Sabazios’un Frigyalı kimliği sıkça ifade edilmiştir. Tanrıdan bahseden en eski metinler Atinalı oyun yazarı Aristophanes’e (MÖ 446-386) aittir. “Kuşlar” adlı oyununda Sabazios, Frigyalı olduğunu ima edecek şekilde “ispinoz” (phrygilos) olarak adlandırılmıştır. “Kadınların Savaşı” oyununda ise Dionysos’a benzer bir şekilde, takipçilerinin onun adına kalabalık alaylar şeklinde esrik ritüeller düzenlediği sermest bir tanrı olarak betimlenmiştir. Aynı vurgu yazarın “Eşek Arıları” oyununda da bulunmaktadır.

Romalı hatip Cicero (MÖ106-43), “Yasalar Üzerine” isimli söylevinde, Aristophanes’in eserlerinde Sabazios ile sık sık dalga geçtiğinden söz etmekte ve kültünü misterler arasında saymaktadır. Strabon (MÖ 63-MS 24), “Coğrafya” eserinde, Dionysos ritüellerinin coğrafi yayılımından bahsederken, Sabazios’un Ana Tanrıça’nın (Kibele) oğlu ve Frigyalı olduğunu yazmıştır.

[Burada yeri gelmişken “mister” sözcüğünün anlamını açıklayalım; tahmin edebileceğiniz gibi “gizem” anlamına gelen bu sözcük, kült bağlamında, özellikle antik dinlerde ve gizli öğretilerde, belirli ritüeller ve öğretilerle ilgili saklı bilgileri, uygulamaları ifade eder. Mister, genellikle katılımcıların belirli bir inisiyasyon sürecinden geçerek erişebildiği saklı ve kutsal bilgileri içeren dini törenler veya ritüellerle ilişkilendirilir. Örneğin, Eleusis misterleri, antik Yunan'da Demeter ve Persephone ile ilgili gizemli ritüelleri kapsayan -ve izinsiz seyredenin ölümle cezalandırıldığı- önemli bir kült ayinidir.]

Benedictio Latina’ya gelirsek, bu el işareti Sabazios kültünün temel simgesidir; arkeolojik kazılarda bronz ya da taştan yapılmış yüzlercesi bulunan bu figür, geçmişte çok geniş bir coğrafyada Sabazios ve kültünün nişanı olarak bilinmiştir. Heykellerin tabanında bulunan delikler, bunların festivallerdeki yürüyüş alaylarında uzun sopaların ucuna takılarak gezdirildiğine işaret eder. Parmaklarda kartal, kertenkele ve -Babil’den miras- çam kozalağı dışında en çok yılan figürüne rastlanır ki yılanın yenilenmenin simgesi olduğunu düşünürsek, Sabazios’a bir yeniden doğuş tanrısı olarak tapınıldığı anlaşılır.

Sabazios’a dair en erken yazıtlardan biri, Akhaemenid kralı II. Artakserkses (MÖ c.405-359) dönemine ait, Sardes’te yayınlanan fermandır. Bu fermanda Sardes’teki, Ahura Mazda ile özdeşleştirilen Zeus Baradates tapınağı görevlilerinin, Agdistis, Ma ve Sabazios misterlerine katılmaları yasaklanmıştır. Böyle bir yasağın getirilmesi, MÖ 4. yüzyılda Anadolu’da Sabazios misterlerinin hem yerli halklar hem de kamu görevlileri arasında yaygın olduğunu göstermektedir. Bunun yanında Bergama Kralı III. Attalos’un, hayattayken Sabazios müridi olan annesinin kurduğu Zeus Sabazios kültüne onun ölümünden sonra büyük bağışlar yaptığı, halk arasında çok sayıda Sabazios takipçisinin bulunduğu yazılı, günümüze ulaşan belgelerde.

Tüm bunlar gösteriyor ki Sabazios kültü hem halk hem yöneticiler arasında yaygındır Anadolu’da. Bu kült zamanla Yunanistan’a da yayılır. Sayfada görebileceğiniz iki pişmiş toprak vazonun birinde Tanrı Hermes’i, diğerinde Tanrıça Demeter’i Sabazios’un el işaretini yaparken görüyoruz. İlkinde tanrılar Herakles’i -bir tür inisiyasyonla- Olympos’a kabul ediyor, diğerinde de Demeter, Metaneira’a sırrını açıklayarak bir tanrıça olduğunu itiraf ediyor (bu öykü de ilginçtir ama belki başka bir haftaya).

1111.jpg
Leonardo da Vinci, Salvator Mundi, 1499-1510

Roma Sürgünü

Romalıların tarih sahnesine çıkmasından sonra Sabazios kültü orada da yaygınlaşır. MÖ 139’da yaşanmış, dolaylı olarak Sabazios’la ilgili ilginç bir olayı da aktaralım.

Roma’da “Jupiter Sabazius” olarak anılan ve Levant kökenli bir tanrı olarak görülen Sabazios’un inananları arasında Yahudiler yoktur aslında. Yahudiler, tek tanrıları “YHVH(1)”yi, “Jove(2) Sa-ba-oth” olarak anarlar ki “Orduların Tanrısı/Orduları Olan Tanrı” anlamına gelir. MÖ 139’da Roma’daki bir praetor(3), Cornelius Hispalus, “Sa-ba-oth” sözcüğünü -hatalı olarak- “Sa-ba-zius” olarak yorumlar -ya da belki bunu bahane eder- ve Roma’daki tüm Keldanilerle(4) birlikte Yahudilerin de 10 gün içinde Roma’yı terk etmesini emreder. Sabazios taraftarı Keldanilerin sürülme gerekçesi, yıldızların hareketlerine bakarak falcılık yapmaları ve yanlış yorumlarla halkı etkilemeleridir; büyük olasılıkla Doğuluların dillerini, dinlerini ve törenlerini anlamadıkları için Romalıların yaptığı bir yakıştırma olmalı bu, ama sonuçta olan Yahudilere olmuş, Babil’den sonra ikinci kez büyük bir sürgün yaşamak zorunda kalmışlardır.

[Aynı yanlışlık sürgünden sonra bile devam eder; Roma döneminde yazılmış sonraki pek çok eserde Sabazios’un Yahudilerin bir tanrısı olduğu yazar.]

Sabazios kültünün gizli ritüelleri hakkında ancak bölük pörçük bilgimiz var. Atinalı hatip Demosthenes’in, annesi bir Sabazios müridi olan rakibini küçük düşürmek için "Yağlı yılanları sallayarak başınızın üzerinde döndürüyor, 'Euhoi saboi!' ve 'Hues attes, attes hues!(5)' diye çığlık atıyordunuz" dediğini biliyoruz örneğin. Müritlerin, müzik, şarap ve vecd ile kendilerinden geçtikleri cinsellik dolu ayinlerin varlığı da anlatılanlar arasında, ki bunlar Dionysos ritüelleriyle büyük benzerlik taşır.

İsa’dan ve Kilise’den yüzyıllar önce ortaya çıkmış, Anadolu’dan Yunanistan’a oradan da Roma’ya kadar taşınan, bir tür “Magnus Dei” (Tanrının Eli) ikonu olarak Sabazios kültünün saklı bilgisine girişin bir simgesi olan bu el işareti, Benedictio Latina, bugün Katolikler tarafından, bambaşka bir dinin, Hristiyanlığın kutsama jesti olarak binlerce kez tekrarlanıyor her gün, kökeninden ve anlamından habersiz…

  1. Yahve, Yehova; Yahudi tanrısının adı.
  2. Jove ya da Juve, Jüpiter’in kısaltılmış halidir ve “baş tanrı” anlamında kullanılır.
  3. Roma Cumhuriyeti döneminde önemli yargı ve yöneticilerden oluşan sınıf.
  4. Romalılar Levantlı tüm halkları “Keldani”olarak adlandırırdı.
  5. Euhoi, coşkulu bir ünlem olup, genellikle Dionysos'a yapılan ibadet sırasında kullanılan bir çığlıktır; Saboi, Sabazios'a yapılan bir çağrıdır; Hues Attes, Attes Hues, diğer bir Frigya tanrısı Attis'e seslenmedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Oğuz Pancar Arşivi

√2

27 Nisan 2025 Pazar 07:00