Muslera'nın gecesi

Geçen hafta Galatasaray, Kayseri karşısında sessiz gala yaparken maçın yıldızı Fernando Muslera idi. Kayseri’nin kontrataklarında,  kalesini gole kapatmıştı. Uruguaylı file bekçisi dün gece de maçın yıldızı oldu. Tek farkla, hiçbir şey yapmayarak… Galatasaray’ın kaptanı hiçbir şey yapmadı çünkü kalesine – Abdülkerim’in kaptırdığı top ve son dakikalarda cılız bir kafa şutu haricinde- top gelmedi. Kalesinde adeta “sinek avlayan” Muslera, maç boyunca kâh stoper, kâh libero oynadı durdu.  Galatasaray dün gece, amiyane tabirle, on kişiydi… Yani Muslera kalede olmasa da olurdu…

Şimdi soralım Nenad Bjelica efendiye;  Galatasaray’ın defoları belli iken hafta boyunca siz ne çalıştınız? İstanbul deplasmanına maç kazanmaya mı geldiniz yoksa kaybetmemeye mi?  Galatasaray’ın özellikle evinde, ön alan baskısıyla oynadığını bilmeyen yok. Sarı kırmızılı takımın ön alan baskısını kırmak için hangi önlemi aldınız? Bu maçta oyun kurucusu kimdi takımın? Kourbelis mi, Bardhi mi yoksa Bakasetas mı? Hangisi üzerinden oyun kurmak istediniz? Bu maçtan puan ya da puanlar almak için taktiğiniz neydi? Türk statüsü ile oynayan, hafta arası kadronuza dâhil ettiğiniz, sezon başı antrenmanı yemiş bir nebze hazır olan Baniya ile başlamak daha doğru olmaz mıydı? 

Geçen hafta, Antalya maçı sonrasında da yazmıştım; Trabzonspor oyunu üçüncü bölgeye taşıyamıyor. Dün akşam Galatasaray ön alan baskısı ile oynayınca; top hücum oyuncuları ile hiç buluşamadı. Trabzonspor’un pozisyonu yok… 100 dakika oynandı maç, Trabzonspor’un kaleyi bulan kaç şutu var? Hadi kaleyi bulan şutu geçtim, Trabzonspor’un kaleye kaç şutu var? Üstelik kötü değil çok kötü olan Galatasaray’a karşı…

Trabzonspor yine kanatsızdı. Visca geçen hafta sakatlanmıştı.  Abdülkadir, o bölgede sadece oynamaya çalıştı. Galatasaray’ın sol beki Angelino çok öne çıkan bir oyuncu. Bu bölgeye çalışılması gerekirdi, yapılamadı. Ters kanatta Trezequet ayrı bir âlem… Sakatlanana kadar, sahada dolandı durdu. Ne yaptığı ya da ne yapmaya çalıştığı hiç belli değildi. Hele Bakasetas? Sanırım hafta içi takımdan ayrılan Siopis gibi, takımdan ayrılmak istiyor. Aldığı her topu ezdi. Bu takımın çok acil bir altı numaraya, sekiz numaraya, sol açığa ve sağ açığa ihtiyacı var. Forvet konusuna hiç girmiyorum bile… Umut Bozok bu yükü taşıyabilir mi, bilemiyorum. Henüz kendisini topla oynarken hiç göremedim çünkü… 

Görünen o ki, Trabzonspor geçen haftayı boş geçmiş. Hiç ders çalışmamış. Üst üste maça çıkan Galatasaray’ın yorgunluğundan bile yararlanamadılar. Bir hafta boyunca zamanınız vardı Nenad Bjelica. Üstelik rakibiniz, salı günü Avrupa kupası maçı oynadı. Yani rakip yorgun… Buna rağmen fizik üstünlüğünü ele geçirememek ayrı bir ayıp… 

Genellikle maç yazılarında hakeme pek değinmem. Bu yazıda biraz ezber bozacağız. Atilla Karaoğlan ve VAR hakemi Alper Ulusoy, dün akşam çok kötü yönetim gösterdiler. Karaoğlan, maç boyunca faullerde standart kararlar veremedi. Oyunda tansiyonun yükselmesini önleyemedi. Disiplin uygulamalarında (sarı kartlarda), tutarlı değildi. Bunun böyle olacağı belli iken, Merkez Hakem Kurulu’nun bile bile lades demesine ne gerek vardı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Uğur Temel Arşivi

Cemre

26 Şubat 2024 Pazartesi 07:00