Olmaz ilaç sine-i sad-pâreme/ Çare bulunmaz bilirim yâreme

1800’lü yılların ortaları… Abdülmecit devri… Hacı Arif Bey, Harem-i Hümayunda hocalık yaparken gönlünü Çerkez güzeli, Zülf-i Nigar’a kaptırır… Padişah ihsan eyler, evlenirler ve bir kızları da olur. Ancak ne yazık ki, Zülf-i Nigar Hanım, “ince hastalığa” yakalanır ve o devirde veremin tedavisi de yoktur. Nigar Hanım, gün geçtikçe erimektedir.

Hacı Arif Bey, âşık olduğu eşi için sözleri Namık Kemal’e ait olan, bu şiiri Segâh makamında besteler:

“Olmaz ilaç sine-i sad- pâreme, /Çare bulunmaz bilirim yâreme,/Baksa tabîbân-ı cihan çareme/Çare bulunmaz bilirim yâreme” (Yüz parça olmuş kalbime ilaç yoktur/ Yarama çare bulunmayacağını bilirim/ Dünyanın bütün hekimleri yarama baksalar da/ Yarama çare bulunmayacağını bilirim.)

Nedense Adana Demirspor- Trabzonspor maçını seyrederken bu şarkı takıldı dilimin ucuna… Ligin sekizinci haftası geldi, Bordo Mavili takımın hâlen “futbol” oynamasını bekliyoruz. Trabzonspor’un oynamaya çalıştığı futbolun, takıma gönül veren taraftarları “verem” ettiğine eminim… Nasıl etmesin ki? İştah yok, istek yok, mücadele yok, hırs yok… Yok oğlu yok… Bal yapmayan arı misali takım. Dostlar alış verişte görsün misalinde olduğu gibi, “futbol” oynadıklarını iddia ediyorlar…
Geçen sezonun son sekiz haftasında Nenad Bjelica, takımın başına geçtiğinde iyimserdim açıkçası. Daha önce çalıştırdığı takımlarda şampiyonluklar yaşamış, atak futbolunu seven, genç oyunculara şans veren, hırslı ve kaybetmeyi sevmeyen bir yapısı olduğunu biliyorduk Hırvat hocanın. Takımın başına, ligin bitimine yakın geçmesini de doğru bulmuştum. “Kervan yolda düzülür” misali, takımı tanıması, sistemini oturtması için ideal süreydi kalan sekiz hafta…

Takımın başında on altıncı maçına çıktı bugün Bjelica… Hadi geçen sezonu da “alışma devresi” olarak geçtik diyelim. Soruyorum Trabzon taraftarlarına ve futbolseverlere; sezon başından bu yana, arkanıza yaslanıp, keyif alarak, rahatça kaç defa seyrettiniz Trabzonspor’u? Ben hatırlamıyorum böyle bir maç. (Deplasmanda kazanılan Kasımpaşa maçını hesaba katmayın hiç… Kötü Kasımpaşa’yı da yensin bi zahmet…) Her hafta sıkıntı, her hafta diken üzerinde maç seyretme. Nereye kadar devam eder böyle?

Trabzonspor ezbere ve tembel oynuyor, Onuachu geldiği günden beri. Nijeryalı forvet, rakip stoperi peşine takarak, orta sahaya kadar geliyor 2,01’lik boyunun avantajı ile yanlara topu indiriyor (Allah var bunu da iyi yapıyor) kenardan gelen hızlı adamlarla Trabzonspor gol bulmaya çalışıyor… Kaç haftadır taktik bu. Takımda bu denli uzun boylu bir oyuncunuz varsa bu oyunu oynamanız gayet normal tabii… Ancak tek plan bu olmamalı. Trabzonspor, oyunu olgunlaştırarak setler halinde gelmeli rakip ceza sahasına. Onuachu’dan, rakip ceza sahası içinde yararlanmalı. Üretkenlik olmadan, tek oyun planı ile kaç maç kazanabilirsin ki?
Trabzonspor’un üretecek oyuncusu var aslında. Geçtiğimiz hafta içerisinde eski adı Twitter olan X’de takip ettiğim bir hesap (lütfen kusura bakmasınlar adını hatırlayamadım) Visca’nın sol açıktan, on numara pozisyonuna geçmesinin daha doğru olacağından bahsediyordu. Edin Visca, yaş itibariyle futbolunun sonbaharına doğru yaklaşıyor. Forvet arkasına geçerek, oyunu yönlendirebileceği futbol olgunluğuna çoktan ulaştı. Futbol tabiri ile “pır-pır” kanat oynamak yerine, topu yönlendirebileceği daha az koşarak, daha çok diri kalabileceği ve bu gücünü ileride baskı yaparak takım arkadaşlarına yer almaları için zaman kazandırabileceği role soyunabileceğini düşünüyorum bende.

Dün akşam, Adana Demirspor istediği gibi oynadı, Trabzonspor’la… Bakmayın 1-0 kazandıklarına. Futbol ukalası Belhanda’nın canı futbol oynamak isteseydi eğer, skor daha farklı olurdu. Montella döneminden beri kolej takımına benzettiğim Demirspor, elini kolunu sallaya sallaya top oynadı. Tempoyu ayarladı ve istediğini aldı. Bunda da yukarıda anlattığım gibi, Trabzonspor’un oyun planının tek ve kolay olması etken faktördü.
Nenad Bjelica’nın, Milli maç arasında dersine çok çalışması lazım. Eğer kısır oyun planı yerine çareler bulunamazsa, Trabzonspor’un derdine çare bulunmaz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Uğur Temel Arşivi