ArtAnkara izlenim ve eleştiriler

Artık geleneksel hale gelen ve bu yıl 10’uncusu yapılan ArtAnkara Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı dün sona erdi. Kapanışın hemen ardından yazmaya başladığım için fuarı ziyaret edenlerin sayısı hakkında bir bilgiye sahip değilim. Fuarla ilgili izlenim ve bazı eleştirilerimi kısa notlar halinde yazmayı uygun buldum. Umarım bunlar gelecek yıllar için katkı sağlar.

Fuar bu yıl daha önceki yıllara göre daha iyi organize edilmişti. Yine çoğunlukta olsalar da, amatör çalışmaların sayısı geçmiş yıllara göre daha azdı. Ancak bazı eserlerin, çağdaş sanatta iddialı olduğunu savunan fuarda yer bulmasını anlamakta insan zorlanıyor. Özellikle fuar alanının arka kısımları panayır havasında geçiyor. Fuara gelmiş bazı yabancı galericilerden de bu yönde eleştiriler geldiğini bizzat duydum. Seçici danışma kurulu işini ciddiyetle ve daha profesyonelce yapmalı.

10 yıllık geçmişe rağmen fuar alanında hala aydınlatma sorununa ilişkin şikayetler oldukça fazlaydı. İstanbul’dan katılan önemli bir galerinin sahibi, hem VIP günü hem de birinci gün aydınlatma sorunu çözülemediği için önümüzdeki yıl fuara katılmayı düşünmediğini söyledi. Birçok galeri benzer sorunu yaşadı.

Koleksiyonerler ve galericiler için fuarın açılışından bir gün önce, yani 6 Mart’ta “VIP resepsiyon”un düzenleneceği aylar öncesinden belliydi. Aynı gün ATO Congresium’da iktidara yakın Hak-İş Sendikası’nın “Filistinli kadınlarla dayanışma” etkinliği düzenlemesine izin verilmesi, özellikle katılımcılar arasında “Bal gibi sabote etme” düşüncesine neden oldu. Fuar alanında müzikli açılış hazırlığı yapılırken, yukarı kattan siyasal İslam içerikli sloganlar atılıyordu. Hele ATO Congresium dış cephesine asılmış fuar pankartının sökülüp yerine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın dev posterinin asılmasına ne demeli? Hak-İş toplantısının yapıldığı ikinci katta yer alan yabancı galeri reyonlarında sergilenen bazı eserlere tepki gösterildiği iddialarını da duydum. Bu iddialar ne derece doğruydu bilmiyorum. Hak-İş’lilerin fuarın giriş alanında davul zurna eşliğinde halay çekmeleri de, çağdaş sanat fuarıyla müthiş uyumluydu!!!

ÖDÜL TÖRENİ

Gelelim ödül törenine. Bundan önceki fuarlarda, Sanatçı Onur Ödülü, Sanata Katkı Ödülü ve Kurum Onur Ödülü olmak üzere 3 ayrı ödül veriliyordu. 10. yıl olması nedeniyle bu yıl ödül sayısı 10’a çıkarıldı. Ankara’nın yetiştirdiği önemli isimlerden Yalçın Gökçebağ’a Sanatçı Onur Ödülü, önemli sanatçıların eserlerinden oluşan koleksiyonunu geçen yıl CerModern’de düzenlediği sergiyle halka açan avukat Ulaş Değirmenci’ye Koleksiyoner Onur Ödülü verilmesi bence doğruydu. 80 yaşındaki Gökçebağ sağlık sorununa rağmen ödülünü almaya gelirken, bazı ödüllerin tamamen “hesaplı bir yaklaşımla”, ödüllerini almak için Ankara’ya gelmeye tenezzül etmeyen kişi ve kurumlara verilmesini anlamak ise mümkün değil. Bana göre Ankara sanat dünyasında uzun süredir şöyle bir hava hakim: “Sanatçılar Ankara’dan çıkıyor ama bu işin ekmeğini İstanbul yiyor. Bu nedenle Ankara’nın yeniden güçlenmesi için İstanbul’un arkasına takılmalıyız.” Bence Ankara, bu anlayıştan kendini kurtarmalı. Sadece sergi manifestolarına baksanız, sanat dünyasında tanınan eleştirmenlerin bile hangi şehirde olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz. Bence başkentin sanat dünyasını, ressamıyla, galericisiyle, eleştirmeniyle, yazarıyla yine Ankaralılar kurtaracaktır. Bu yazdıklarımı, bazı yerlere çekmek isteyenler olabilir, e çeksinler, fena olmaz.

YAVAŞ BELEDİYEYE RESİM ALDI

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın fuarı ziyaret etmesi ve ünlü ressamlarımızdan Bayram Gümüş’ün Galeri Soyut’ta sergilenen, Ankara Büyükşehir Belediye Merkez Binası’nın olduğu eski Ankara otogarını resmettiği 180x360 santimetre ebadındaki dev eserini belediyeye satın alması dikkat çekti. Fuara giriş ve çıkışta medya mensuplarının bu yıl hiçbir sorun yaşamaması sevindiriciydi.

Fuar alanında bulunan restoranın, böylesine yoğun katılımlı etkinliklere hazırlıklı olması gerektiğini söylemek zorundayım. Fuara katılan galeri sahiplerinin bu yıl kendilerinden otopark ücreti alınmasına sitem ettiklerini de duyurayım.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Uğur Ergan Arşivi