EKŞİOĞLU’NUN KEDİLERİ

Gürbüz Doğan Ekşioğlu’nun eserleri, sanatçının aynı zamanda karikatüristliği ve grafik sanatçısı olması nedeniyle düşündürücü mizah özelliği taşıyor.

The New Yorker ve Forbes’da kapak olan, resimleri UNICEF tarafından kartpostal olarak dünyanın birçok ülkesinde basılan Ekşioğlu, kendine has resimsel bir dille özgün biçimini oluşturduğu 40 yılı aşan sanat hayatı serüveninde belki de en çok kedi resmi çizen ressamların başında geliyor.

Kedi sevgisini “Her hayvanın kendine özgü, bizi hayran bırakan, şaşırtan yanları vardır. Ama kedinin insanla iletişim kurması, özgürlüğüne çok düşkün olması, her ortamda mutlu olmayı başarabilmesi ve estetik açıdan güzel bir hayvan olması gibi birçok neden, kediyi sevmenin etkenlerinden biri olabilir” sözleriyle açıklayan Ekşioğlu, kediyle birlikte yaşanıldığında zamanla kedinin biraz insanlaştığını, insanların da biraz kedileşerek bir “sevgi diyaloğu” kurduklarını ifade ediyor. Kedinin en önemli özelliğinin özgürlüğüne düşkün olması ve sadece kendi hoşuna giden şeyleri yapması olduğunu vurgulayan sanatçı, “Kedi yaşamın en güzel yönlerini alır ve ona göre her zaman mutlu yaşar. Özgürlükçü yanımla ben de çoğu zaman kedileri örnek alıyorum” diyor.

Batı dünyasında yalnız yaşayan insanların ihtiyaç duydukları sevgiyi, evin içinde birlikte yaşadıkları kediler, köpekler ve diğer hayvanlarla karşıladıklarını düşünen Ekşioğlu, “Bu bir yaşam biçimi artık. Bu nedenle kedili, köpekli dergi kapakları insanların ilgisini çekiyor” görüşünde.

DİJİTAL TEKNİĞİ ÖNEMSİYOR

Düşündürücü, tebessüm ettirici eserlerinde dijital tekniği kullanmaktan çekinmeyen sanatçı, en kolay üretimi 15 dakika gibi kısa bir süre içinde tablet kullanarak yaptığını belirtip, şunları söylüyor:

“Ama en önemlisi orijinali, benim asıl tekniğim kağıttır. Bir işi yapmak için bir hafta süre gerekir. Ama şimdi kısa sürede yapmak için dijitali tercih edebiliyorum. Güncel sanat dediğimiz alanda teknolojinin içinde yetişmiş çok önemli sanatçılar var ve muazzam sonuçlar elde ediyorlar. Kağıdın dışındaki çizimlerde yani yağlı boyada, akrilikte, dijital çizimde ben hala amatörüm, kolay çözümlere gidiyorum.”

Eserlerini izlediğinizde, ona mesleki olarak neyi yakıştıracağınıza karar vermekte zorlanıyorsunuz. Ekşioğlu, “Ressam mı, karikatürist mi yoksa grafiker mi?” sorusuna kendisiyle yapılan bir röportajda özetle şu yanıtı vermiş:

“Akrilik, yağlıboya ve üç boyutlu çalışmalarımla galerilerde ressam olarak yer alıyorum, illüstrasyonlarımla yayın ve reklam dünyasında grafik sanatçısıyım, Türk grafik sanatının önemli temsilcilerinden biriyim. Grafik tasarımın görsel iletişim alanlarından bir dalı olan karikatürü de çok iyi biliyorum. Karikatür ve illüstrasyon görsel iletişim alanlarında farklı iletişim dallarıdır. İllüstrasyon detaylı, süsleyici ve açıklamalı olurken karikatür sade ve kısa, aynı zamanda dışa vurumcu anlatımıyla çelişkiyi en iyi vurgulayan bir üretim. Karikatürün net ve yaratıcı ifadesi ile illüstrasyonun süsleyici, zanaatın da dahil olduğu tekniğini harmanladım ve kendime ait bir tarz oluşturdum, bunu yaparken örnek aldığım sanatçılar olmasaydı ben de bunları yapamayabilirdim. Dergilerde gazetelerde karikatür çizmediğim halde karikatürist kimliğim en öndedir. Bunun nedeni, çizgi tarzımla karikatür yarışmalarında çok ödül aldım ve uzun yıllardır karikatür yarışmalarındaki jürilerde yer alıyorum. Hem karikatürist hem illüstratör hem de ressamım. Bana göre en doğru tanım, sanatçı veya grafik sanatçısı.”

Bu hafta Gürbüz Doğan Ekşioğlu’na yer vermemizin nedenine gelince. Ekşioğlu’nun daha önce Belçika’daki Avrupa Karikatür Merkezi’nde, İstanbul, Antalya, Eskişehir, Mersin ve Kuşadası’nda açtığı, yeni resimlerle çoğaltılıp, özel bir seçkiye dönüştürdüğü “Kedinin Dünyası” isimli sergisinin geçen hafta Ankara’daki Nurol Sanat Galerisi’nde açılmış olması. Ulusal ve uluslararası sayısız ödülün sahibi olan sanatçının kedilerini 24 Şubat’a kadar izleme fırsatınız var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Uğur Ergan Arşivi