Istakoz bahane Monaco şahane!

AK Partili milletvekilinin Monaco sefasının ardından Türkiye pek bilmediği, bilenlerin de gördüklerinde endişelendiği, korktukları, dünyada çok yaygın tüketilen böcek türü ıstakoz ile tanıştı. Her ne kadar ülkemizde ıstakoz yemek bir statü göstergesi sayılsa da dünyada öyle değil. İşte tekmili birden ıstakoz meselesi.

Milletimiz, AKP İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı sayesinde ıstakozu, onun etinin lezzetini, zengin masaların yiyeceği olduğunu bir kez daha öğrendi! Istakozlu masalara gelen hesapları ödemek için bankadan kredi almak gerektiğini aklının bir köşesine yazdı.

istakoz.jpg

Aslında halkımız ıstakozu pek bilmez. Çünkü balıkçı tablalarında yer almaz. Yanlışlıkla görenler ise ondan korkarlar. Hatta çocuklarını ıstakoza “yedirmekle” tehdit ederler!

Hiç unutmam, rahmetli kayınvalidem, yazlıkta kayınpederin getirdiği ıstakozun, mutfak tezgahında yürüdüğünü görünce, düşüp bayılmıştı.

Halkımız korkmakta pek de haksız değil!

Çünkü bu lezzetli hayvan, tüm dünyanın en korktuğu akrebe ikiz kardeş gibi benzer. Hem de dev bir akrebe! İki tane koskocaman kıskaç, koca koca ayaklar, kat kat ama ucunda zehirli iğnesi olmayan, görüntüsü korkunç bir kuyruk kısmı!

Fotoğrafçı arkadaşlar, ıstakozun haşmetini daha iyi görüntüleyebilmek için, kıskaçları hep ön plana koyarlar. Bir ıstakoz avcısı beni bu kıskaçlar konusunda uyarmıştı: “Dikkat et, parmaklarını sıkıştırırsa, kemiklerini un ufak eder!”

Istakoz acemisiyiz

Şöyle bir toparlarsak: Halkımız ıstakozu bilmez, nasıl pişirileceğinden haberi yoktur, yemesini beceremez, yanına konan penseye benzeyen aletin, neye yaradığı konusunda pek bilgisi yoktur! Halkımız, sadece ıstakozu değil, hemen hemen tüm kabukluları da yemez. Belki biraz karidese, çokça da midyeye rağbet ederler! Türk halkı yengeci de, fener balığını da, iskorpit ve kırlangıç balıklarını da, deniz kestanesini de pek yemez. Çünkü bunların hepsi eğri büğrü, dikenli, pişirmesi ve yemesi zor deniz ürünleridir.

Bizim yememiz için, denizden çıkanın yakışıklı veya “babamız” olması gerekir!

Yanında ne içersiniz?

Dönelim yine kahramanımıza! Bu konunun en önemli başlıklarından biri ise, ıstakozun yanında yudumlanacak içki konusudur. Istakoz, öyle kuru kuruya yenmez. Damağınızı bir şeylerle ıslatmak gerekir. Örneğin şampanya ile. Şampanyalar çeşit çeşit, fiyat, fiyat!...

Diyelim ki, fiyatlar gözünüzü korkuttu, biraz ucuza kaçmak istediniz: Bu konuda birinci tercih, İtalyanların ünlü köpüklüsü Presecco olabilir. Hem lezzetlidir, hem cüzdana daha uygundur. Yerli tercih ederseniz, Kalecik Karası üzümünden yapılan Yaşasın’ı öneririm. Paraya kıyıyım derseniz, Fransız beyazı Chablis, Sancer, siparişinizi yerliden yana kullanmak isterseniz, Sarafin Chardonay, Signium beyaz, iyi bir eşleşmedir.

Bilesiniz ki tüm bunlar, cüzdanınızı boşaltacak kadar pahalıdır.

Haşlanınca rengi değişir

Istakozu hep kıpkırmızı görürsünüz. Aslında orijinal rengi bu değildir! Denizden yeni çıkan ıstakoz, yeşil ağırlıklı kahverengidir. Kaynar suya atılınca, kimyasal etkileşimle renk kırmızıya dönüşür. Bir başka yanlış da ıstakozun kaynar suya konduğunda çığlık attığı konusundadır!... Duyduğunuz sesler ıstakozun çığlığı değildir. Çünkü bu hayvanın ses telleri yoktur. Onun için ses çıkaramazlar. Gelen sesler, aniden sıcak suya atılan soğuk ıstakozun kabuklarından gelir. Lezzet konusunda vereceğim bir tavsiye de şöyle: Istakozunuzu mümkünse deniz suyunda pişirin.

İklim değişti fiyat arttı

Yakın bir geçmişte, sıradan bir deniz canlısı olan ıstakozun, giderek simge yemek sınıfına atlamasının en büyük nedenlerinden biri, iklim değişikliğidir.

Daha önce Afrika sahillerinde bile bolca yakalanan bu böcek, soğuk suları sevdiği için kuzey denizlerine göç etmeye başladı.

Istakoz güneyden kuzeye göç ettikçe, avlanması zorlaştı, fiyatı da arttı.

Istakoz, anlat anlat bitmez bir böcek. En iyisi konuyu burada kesip, benim bu hayvanla olan ilişkime atlayayım.

Istakoz etini pek sevmem. Ben yengeççiyim. Kral Yengeci yemeye doyamam.

Herkes ne der bilemem ama bence ıstakozun etinin tadında fazla derinlik yoktur. Damağınızın gerisinde biraz tatlı tatları yakalayabilirsiniz. Onun için sarımsak soslu tereyağı, limon damlaları, acı biberli sos ile tüketilir.

Ayıklaması ustalık ister

Ayıklaması zordur. Eğer servis elemanından yardım almazsanız, kabuklarından sıyırmak için epey ter dökerseniz. Terleyenlerden birisi de ben olmuştum!

Şöyle ki: Özel penseyle çatlattığım kıskaçları ayıklarken, kalın kabuk parmağımı kesmiş, tabak kan gölüne dönmüş, masadakilere rezil olmuştum!

Istakozu en çok yediğim ülke, dünyanın en fakir yeri Somali olmuştu!

Dünyanın zenginlik simgesi ıstakoz ile dünyanın en yoksul ülkesi Somali!.. Bu ikili bir araya şöyle gelmişti: Yıllar önce gittiğim bu ülkenin bir liman kentinde karnımı doyurmak istemiştim. Ben, öyle titiz, çıt kırıldım tiplerden değilimdir. Hijyene de pek takılmam.

Ama lokantada gördüklerim, öylesine iğrenç şeylerdi ki, masadan fırlayıp, kapının önüne kusmuştum. Anlatıp, midenizi alt üst etmek istemem. Günlerce kuru ekmek kemirip durdum. Başkent Mogadişu’daki otel, biraz daha iyiceydi. Ama kaldığım sürece menüden yemek seçmedim.

Her öğünde ıstakoz

Sabahları deniz kıyısına gidiyor, çuvalların içindeki ıstakozlardan en iri iki tanesini seçip, aşçıya teslim ediyordum. Tanesine bir dolar ödediğim bu derya kuzularından birini öğle haşlatıyor, akşam da diğerinin ızgarasını yaptırıyordum.

Öylesine çok yedim ki, belki de ıstakoz sevgisizliğim bundan kaynaklanıyordur.

Bu böcek, Avrupa’da biraz daha pahalı, Amerika’da ise bir kilo et parasına alabilirsiniz. Özellikle Amerika’da neredeyse ayağa düşmüştür. Zincir lokantalarda satılır, ekmek arasında sandviç olur, hamburgeri, çorbası yapılır. Bizim gibi fakir ülkelerde ise zenginlik simgesidir. İş bağlamak için işe en yarayan bir canlıdır.

monaca-yat-kulubu.jpeg
Monaco Yat Kulübü

Gelelim işin özetine: Monaco Yat Kulübü’nü ben de gördüm. Tabii ki dışarıdan. Önünden şöyle bir geçtim. Kulübün özel lokantasına pat diye dalınmaz. Bir üye eşliğinde, rezervasyon ile gidilebilir. Önünde bağlı milyon dolarlık yatlara bakarsanız, müşterilerin kimler olduğunu anlarsınız. Hepsi dolar saymaktan parmakları nasırlanmış milyarderlerdir.

En “doğru” sorular

AKP İzmir Milletvekili Şebnem Bursalı, işte burada ıstakozunu yemiştir. Bence ıstakoz bahanedir. Tıpkı uyuşturucu kaçakçılığında olduğu gibi lezzetli bir yemdir.

Uyuşturucu kaçakçıları büyük işlerde, önden küçük partiyi kendileri polise ihbar ederler. Polis o küçük partiyle uğraşırken, büyük parti kaçar gider.

Bu konunun en doğru yanını, bir tek usta gazeteci Necati Doğru yazmıştır.

Necati Doğru yazısında, “Şebnem Hanımı Monaco’ya kimin davet ettiğini, Falcon tipi özel uçağın kimin olduğunu, masada kimlerin bulunduğunu, milletvekilinin masa arkadaşlarının Türkiye’de ne iş yaptıklarını, hesabı kimin ödediğini” sordu.

Sorun ıstakoz değil. O lezzetli bir bahane! Esas sorun, Doğru’nun sorduğu soruların yanıtlarında yatıyor!

istakozlu-vekil.jpeg

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Yaşin Arşivi