Değişim

Sihirli formül bulunmuş işte: Değişim... 

Değişim olacak ve CHP iktidara gelecek. Ve ‘her şey çok güzel olacak’. 

Nedir değişimden kastedilen bilmiyoruz. 

Henüz söyleyen olmadı. 

Genel başkan değişimi mi? Etrafındaki eski tüfeklere yol vermek mi?  Parti tüzüğünü değiştirmek mi? Programı baştan yazmak mı? Nedir değişim?

CHP’de fitili ateşlenen değişim hareketinin “moderatörlüğüne” soyunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, değişimden ne anladığını iki hafta sonra söyleyecekmiş. 

Bekliyoruz bakalım.

CHP değişecekse bunun öncelikli amacı partiyi içine düştüğü kimliksizlikten kurtarmak olmalı. Cumhuriyeti kuran, devrimleri yapan, “Yurtta sulh, cihanda sulh” hedefini gözeten, 50 yıl önce benimsediği sol kimliğin hakkını veren bir çizgiye kavuşmasını sağlamak olmalı değişimin amacı.

CHP o kimliğiyle emeğin koruyucusu, hukukun, temel hak ve özgürlüklerin ve de laikliğin tavizsiz savunucusu, irticanın amansız düşmanı olmalı. 

Nerede bir haksızlık, hukuksuzluk varsa CHP orada boy göstermeli. 

“Anayasa’ya aykırı ama oy vereceğiz” lafı çıkmamalı CHP’nin ağzından. 

“Üçüncü kez aday olamaz ama biz ses etmeyeceğiz, onu sandıkta yeneceğiz” veya “İtiraz etsek ne olacak ki? Sonuç değişmeyecek” dememeli CHP. 

Pısırıklık etmemeli. 

Mücadele etmeli. 

Savaşmalı. 

Gök kubbeyi başına indirmeli yamukluk yapanın. Artık Yüksek Seçim Kurulu mu olur? RTÜK mü, Yargıtay mı, Kızılay mı?

Haksız ve hukuksuz yere tutuklu olan Selahattin Demirtaş’ın da Osman Kavala’nın da Merdan Yanardağ’ın da avukatı olmalı CHP.

Tek adam rejiminden kurtulmak için gerekiyorsa HDP ile de ittifak kurmaktan çekinmemeli CHP. 

Varsın Erdoğan diline dolasın.

Lgbti haklarının yanında durmalı CHP. 

Varsın yobaz takımı en iğrenç, en aşağılık lafları söylesin.

Cemaatlerin, tarikatların, laik cumhuriyete düşman bütün oluşumların karşısına dikilen bir siyasi güç olmalı CHP. 

Varsın Akit’in ağzı köpürsün.

Kadın haklarının en güvenilir savunucusu olmalı, İstanbul Sözleşmesi tek adamın imzasıyla feshedildiğinde o tek adamı pişman etmeli CHP.

“Barış sürecini” desteklemeli, sürece son verilmesini eleştirmeli, yeniden başlatılması için iktidarı teşvik etmeli.

Festival iptal edenler, sergi kapattıranlar, konser yasaklayanlar CHP’yi karşılarında bulmalılar.

Akbelen direnişçileri de CHP’yi yanlarında bulmalılar.

CHP günümüzün sol – sosyal demokrat değerlerini savunan, Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin temsil ettiği ilkeleri benimseyen ve o ilkelerin daha da ileriye taşınması çabalarına katkıda bulunan çağdaş bir siyasi hareket olmalıdır.

AB tam üyelik sürecimizin önündeki engellerin kaldırılması çabalarının motoru olmalıdır.

Ekrem İmamoğlu “Ben artık bir dahaki seçimde ikinci parti olmayı hazmedemem” demiş.

Birinci parti olmak, savunduğunuz ilkelerin en geniş halk kesimleri tarafından benimsendiğini, desteklendiğini görmek değerli bir hedef kuşkusuz. Ama bu hedefin “Her ne pahasına olursa olsun iktidara gelelim” düşüncesine dönüşmemesi gerekir.

İktidar olmak uğruna kimliğinden taviz vermek tam da bugünkü CHP’yi eleştirdiğimiz hususların başında geliyor.

Seçim kazanmak için dinbazlara, aşırı sağcılara, karşı devrimcilere, CHP’nin sahip çıkmasını beklediğimiz bütün değerlerin karşısında duran siyasi oluşumlara taviz verilmesini, yetmedi faşist partiyle ittifak yapılmasını kınıyoruz. İktidara gelmek için her türlü ilke ve değerden vazgeçilebildiğini gördüğümüzde dehşete kapılıyoruz.

Siyasi partilerin iktidar olmak dışında da misyonları, işlevleri vardır.  Siyasi partiler muhalefette de yararlı olabilirler. Muhalefet demokratik sistemin bir parçasıdır. 

Demokratik ülkelerde hiç iktidara gelmediği halde görüşleri, duruşları dikkatle izlenen, yaklaşımları saygı gören, sözlerine itibar edilen siyasi partiler var. O partileri “Girdiği bütün seçimleri kaybetti” diye eleştirmek kimsenin aklından bile geçmiyor. Partililer de “Ben artık bir dahaki seçimde ikinci (üçüncü, dördüncü...) parti olmayı hazmedemem” demiyor.

73 yıldır muhalefette olan CHP’nin ise sağlam bir muhalefet partisi olmayı dahi becerebildiğini söylemek mümkün değil.

Oysa CHP, iktidara gelmeden de cumhuriyetin, devrimlerin, laikliğin bekçisi, teminatı olabilir. İktidara gelmeden de emeğin, işçi haklarının, sendikaların yanında yer alabilir, almalıdır. 

CHP muhalefette de olsa toplumsal zenginliğin hakkaniyet, adalet ve liyakate uygun bir şekilde bölüşülmesinin kavgasını vermelidir.

CHP savaşa ve silahlara ayrılan bütçenin toplumsal eşitsizliklerin giderilmesi amacına ayrılması mücadelesine öncülük etmelidir.

Değişim genel başkan değişimiyle sınırlı kalmamalıdır. 

CHP değişecekse 1959 yılında açıkladığı İlk Hedefler Beyannamesi benzeri bir manifestoyla öncelikle kendini nasıl tanımladığını göstermelidir. 

Yoksa lider değişimi kolay iş. 

Lidersiz kalmaz parti. 

Bulunur CHP’ye liderlik edecek demokrat, özgürlükçü, dürüst, namuslu biri. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kaya Türkmen Arşivi