
Furkan Can
Dijital tutsaklık
Teknoloji hayatımızın her alanında.
Sabah gözümüzü açar açmaz elimize aldığımız telefonla başlıyor günümüz. E-postaları kontrol etmek, sosyal medyada gezinmek ya da hava durumuna bakmak derken, fark etmeden teknolojiyle iç içe bir rutinin parçası oluyoruz. Ben de bu sabah, alarmımın sesiyle gözlerimi açtım. Elim ilk olarak telefonuma gitti. Geceden gelen birkaç mesaj, sosyal medyada sabahın ilk ışıklarını paylaşanlar ve bir yığın haber bildirimine baktım.
Teknoloji hayatımızı kolaylaştırıyor mu, yoksa kontrol mü ediyor?
Geçenlerde bir arkadaşımla sohbet ederken bu konu açıldı. Uzun süredir bir araya gelemediğimiz için buluşmayı planlarken, telefondan takvimi açıp "Şu gün uygunum, peki ya sen?" derken bulduk kendimizi. Eski günlerde olsa bir telefon konuşmasıyla kısa sürede halledebileceğimiz bu meseleyi artık konuşmadan, telefon üzerinden yazışarak çözmeye çalıştık.
Hayatımızı kolaylaştırdığına şüphe yok.
Bir tıkla istediğimiz bilgiye ulaşıyor, dünyanın öteki ucundaki bir dostumuzla saniyeler içinde haberleşebiliyoruz. Ancak bu kolaylık bir bağımlılığa dönüşüyor mu, işte burada durup düşünmek gerekiyor.
Bir başka örnek de alışveriş.
Eskiden çarşıya çıkar, dükkan dükkan gezer, bir çift ayakkabı alır dönerdik. Şimdi ise akıllı telefonlarımızdaki uygulamalardan aynı anda onlarca seçeneği tarıyor, yorumları okuyor ve karar veriyoruz. Teknoloji sayesinde zamandan kazanıyoruz ama gerçekten kazanıyor muyuz? Günlerce "En iyi fırsatı yakalayacağım" diye ekran başında kaybettiğimiz zamanı hesaba katıyor muyuz?
Peki ya telefona gömüldüğümüzde yalnızlaştığımız, kendimizi çevremizden soyutladığımız zamanları?
Geçen hafta bir deneme yaptım.
Bir gün boyunca telefonumu tamamen kapattım.
Ne sosyal medya, ne e-posta, ne de mesajlar...
Önce biraz huzursuz oldum. Sanki dünyadan kopmuş gibiydim. Ama sonra fark ettim ki bu "kopma" aslında bir özgürlük anı oldu bana.
Gün içinde kendime daha çok vakit ayırdım ve uzun zamandır yapmak istediğim bir yürüyüşü gerçekleştirdim, doğanın sesini daha net duydum, kitap okudum, müzik dinledim.
Teknolojinin kontrolünden az da olsa çıktığımı hissetmek gerçekten nefes aldırıcıydı.
Tabii, bu deneyim aynı zamanda bir gerçekle yüzleşmemi sağladı:
Teknoloji artık sadece bir araç değil, yaşamımızın bir parçası.
Tamamen onsuz olmak mümkün değil.
Önemli olan, onun bizi değil, bizim onu kontrol etmemiz.
Teknolojiye sınırlar koymak, ekran süresini kısaltmak ya da belli zamanlarda tamamen uzaklaşmak gibi basit adımlarla bu dengeyi kurabiliriz.
Teknolojiyi tamamen hayatımızdan tabii ki gerekli de değil. Ancak onun bizi kontrol etmesine izin vermek de bir seçenek değil.
Belki de hepimiz kendi "teknoloji detoksumuzu" yapmalı ve şu soruyu kendimize sormalıyız:
Teknoloji hayatımı kolaylaştırıyor mu, yoksa beni yönetiyor mu?
Ben bu sorunun cevabını bulmak için denemeler yapmaya devam edeceğim.
Siz de kendi cevabınızı bulmak için bir adım atmaya ne dersiniz?