Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

Göç ve Türk siyaseti

Dünya siyasal tarihinde ilklerle anılan Hollanda’da, iktidar partisinin genel başkanlığına 46 yaşında bir kadın seçildi. Yeni genel başkanın, partisinin önümüzdeki kasım ayında yapılacak seçimleri kazanması halinde başbakanlık koltuğuna oturması çok güçlü olasılık.

Yukarıda anlattıklarımızın olağandışı bir yanı yok. Demokrasilerde partisinin kongresini ve genel seçimleri kazanan liberal demokrat eğilimli başkanın başbakanlığa getirilmesinden daha doğal ne olabilir? 

Kabinede “göç işleri ve adalet bakanlığını” yürüten yeni başkanın başarıları, partisince onaylanmış olmalı ki genel seçimlere onun liderliğinde gidiyorlar. Ülkesinin kamuoyunda izinsiz göçe karşı bir güvence olarak değerlendirildiği de öne sürülebilir.

Göç, şu anda AB ülkeleri ve topluluktan ayrılan İngiltere’de siyaset kurumunun çözmesi gereken sorunlar sıralamasında başlarda yer alıyor. 

Bu bağlamda öne çıkan, Türkiye ile İngiltere‘nin -kendi kamuoyumuzdan gizlendiği için- hangi koşullarda uzlaştıkları tam olarak bilinmiyor. Bölgeye ilgisi 440 yılı aşan bu ülkenin, izinsiz göçü önlemek amacıyla Ankara’da görevli/ler bulunduracağı da söyleniyor. 

Hollanda’daki gelişmenin Türkiye açısından önemli farklı bir nedeni var diyebiliriz. 

Başbakanlığa aday gösterileceği söylenen Göç İşleri ve Adalet Bakanı, Türkiye kökenli. 1984 yılında, bu tarihten üç yıl önce göç eden babasının ardından Hollanda’ya yerleşmiş. Yazılanlara göre Dersimli bir Kürt ailenin üyesi. Bu yanıyla AB’den ayrılan İngiltere’ye benzer gelişmelerin kısa sürede AB içinde farklı örneklerle yinelenebileceği öne sürülebilir.  Birleşik Krallığın başbakanlık koltuğunda oturan bir Hint kökenli. Londra Belediye Başkanlığını üstlenen Pakistan kökenli bir Müslüman’dan sonra, Hollanda Başbakanlığı koltuğuna oturmaya çok yaklaşan, Türkiye kökenli bir Kürt. 

Bakalım bu yaşananlar eski kıtada bir değişimin göstergesi olacaklar mı? 

Almanya’da özellikle sol eğilimli partilerde yükselen, yerel hükümetlerde bakanlık görevi üstlenmiş, Türk kökenli siyasetçilerin sayıları artıyor. 

Geçenlerde bir Sol Parti milletvekili olan Gökay Akbulut, Antalya Havalimanından giriş yaparken Kayseri Savcılığının isteğiyle sosyal medyada yayımladığı bir mesaj yüzünden tutuklandı. Sonra birden bire gece yarısı işleyen yargı mekanizması, Alman milletvekilin serbest kalmasını sağladı.

Yurt dışındaki Türk kökenli siyasetçiler Türkiye’nin gündeminde yeterince yer bulmakta zorlanıyorlar. Ama havaalanlarında yetkililerden gereken ilgiyi görmedikleri söylenemez. 

Aslında Türkiye’deki siyasetçilerimizin iktidarı ve muhalefetiyle, Dünyayı Türkiye’den, Türkiye’yi ise partilerinin üye yapısından ibaret sayan tutumları, dışarıda olan bitenle yeterince ilgilenmemizi engelliyor.

Başa dönerek göç konusunu ele alalım. 

AB ve son günlerde İngiltere bu konuda farklı bir yapılanmaya giderlerken bizim muhalefetimizden çıt çıkmıyor. 

Aradan üç ay geçmesine karşın Altılı Masanın kurucusu CHP’nin, seçim sonuçlarını ve kaybetmelerinin nedenlerini tartıştıklarını ve bulguları kamuoyu ile paylaştıklarını duyan var mı? Bırakalım kamuoyunu, kendi içlerinde tartışarak geleceğe ilişkin tasarladıklarını bilen var mı?

Bazı siyasetçilerin dillerine pelesenk ettikleri “değişim” olgusunu, koltuğa oturanların yer değiştirmesi gibi gören açıklamaları, son seçimde oy veren seçmenlerini de bezdirmiş durumda.

İBB Başkanı İmamoğlu’nun kısa dünya turunu andıran değerlendirmelerinin ardından kendi ittifakını kuracağını ve İstanbul’a mühürlendiğini açıklaması, olan bitenin henüz fark edilemediğini gösteriyor. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi