Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

Yaşasın Cumhuriyet

İbn-i Haldun’un eşsiz öngörüsü yüzlerce yıl sonra bir kez daha kanıtlanıyor. Karadeniz’de 18. yüzyıldan bu yana Rusya lehine değişen siyasal dengeler, “coğrafyanın kader” olduğunu bir kez daha gösterdi. Gürcistan’da başlayan gösteriler, Ukrayna’nın NATO şemsiyesine sığınmak istemesiyle savaşa dönüşen gerginlikler, bölgenin siyasal kaderini bu kez Rusya’nın aleyhine değiştirebilecek biçimde tırmanıyor.

Karadeniz’de üç yüz yıla yakın süren, Osmanlı egemenliğinin Rusya’ya geçişine benzer gelişmeler yaşanıyor. 18. yüzyılda başlayan genişlemenin, 2.Dünya Savaşının ardından en geniş sınırlara ulaşma süreci 1990 yılından bu yana tersine işliyor.

Salt Karadeniz ile sınırlı değil gelişmeler.

Kafkasya da Azerbaycan’ın İsrail ile yakınlaşması, Ermenistan ile yumuşama, bölgede ilginç değişikliklere yol açabilir. Zengezur Koridorunun açılması yeni bir sürecin başlangıcı olabilir.

İran’da iç dinamikler 1978 yılından bu yanan yönetimi ellerinde tutan, molla rejimini değiştiremedi. Ancak bu kez dış baskıyla ve belki silah zoruyla değişim gündeme gelebilir.

Güneyimize doğru bakınca, Orta Doğu’daki gelişmelerin bölgenin kuzeyinden farklı olmadığı anlaşılıyor. İsrail’in savunma konumundan askeri güç kullanarak, komşularının sınırlarını ve yönetim biçimlerini değiştirme pozisyonuna geçişi, son tahlilde Türkiye’yi kuzey ve doğusundaki olaylar kadar belki daha fazla ilgilendiriyor.

Doğu Akdeniz’deki güç dengesinin hızla değiştiği, 1990 yılında ABD’nin askeri müdahalesiyle başlatılan yeni sürecin, Rusya’nın aleyhine hızla geliştiği gözleniyor.

Çevremizdeki gelişmeleri bir yana bırakıp, içeriye dönersek...

En azından yukarıda kısaca özetlenen, bölgedeki siyasal durumun Türkiye’nin iç siyaset gündeminde yeterince yer alamadığı anlaşılıyor.

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yıllarca süren iki kutuplu dünya düzeni, Sovyetler Birliği’nin çözülmesiyle çökerken, Çin’in yeni oyuncu olarak sahneye çıkması, hiç kuşkusuz bölgeyi ve Türkiye’yi de etkileyecektir.

Bölgesel savaş ortamına çoktan hazır olan Orta Doğu’da ve Kuzeyimizde dengeler eskiden hayli farklı oluşuyor. Karadeniz havzasında mıknatısın iki kutbu arasında gidip gelen, sarkacı andıran, dış politika yörüngesi Rusya ile sürdürülenden farklı bir yöne, bu kez hızla ABD’ye kayıyor.

Önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin geleceğini ilgilendirecek bu gelişmeler, en azından iktidar alternatifi olduğunu haklı gerekçelerle dile getiren CHP’nin gündeminde yeterince yer almıyor. Her şeye rağmen zorlama suçlamalarla sürekli gün baskılanan, ana muhalefet partisinin güçlükleri aşacak tek siyasal örgüt olduğu kuşkusuz…

102. yıldönümünü buruk bir coşkuyla kutlamaya hazırlandığımız, Cumhuriyetin çok daha ağır koşullarda ve akılcı bir denge politikasıyla kurulduğu günlerle karşılaştırıldığında, iyimser düşünmek için yeterli nedenlerimiz olduğu ortada.

Ağır bir yenilgi sonucu işgale uğramış, toprakları galipler tarafından paylaşılmış ve en ağırı bir milyonun üzerinde yetişkin eril insan gücünü savaşta yitiren bu ülkede, zaferle sonuçlanan, Kurtuluş Savaşını kazanan Cumhuriyet kadrolarını, en büyük eserim diyerek gururlanan, büyük Atatürk’ü saygıyla anıyoruz.

Yaşasın Cumhuriyet

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi