Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

Uzun adlı bir komisyonun düşündürdükleri...

Muhalif ya da iktidar yanlısı, her Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının ülkenin yönetim biçiminden hoşnut olmadığı çok açık. Üstelik bu gidişin sonunun, eskilerin deyimiyle, hiç “hayırlı” olmayacağını düşünenler, her geçen gün artıyor. Objektif kriterlere uygun araştırmalar bu sonucu doğruluyor.

Ekonomi yönetiminin nüfusun çok büyük bölümünü, yoksulluğa hatta bazı kesimleri giderek açlığa mahkûm ettiği bir ülkede, başka bir sonuç beklemek ya da bunu görmezden gelmek, söz konusu olmamalı.

Olağan koşullarda bir ya da iki seçim döneminde, koltuğu terk etmesi beklenen, Cumhur İttifakını yönetenlerin de bu gerçeğin farkına varamadıklarını düşünmek de aşırı iyimserlik olur.

Uzun yıllar boyunca iktidarlarının temel söylemini “Türk-İslam” sentezi üzerinden sürdüren, AKP-MHP ortaklığının birden bire “Terörsüz Türkiye” atılımıyla kamuoyunun karşısına çıkmalarının, basit bir öngörüye dayandığı söylenemez.

Ortadoğu’da 1990 yılından bu yana süren, gelişmelerin ve en önemlisi “BOP” adlı ABD’nin bölgesel projesinin, “Terörsüz Türkiye” gelişmesinden bağımsız olduğunu sanmak, çok safça bir yaklaşım olurdu.

ABD Büyükelçisinin demeçlerine ve Türkiye’deki basınla söyleşilerine bakılınca, iktidar ortaklarının en üst düzeydeki açıklamaları ile uyum içinde olduğu anlaşılıyor.

En azından ayrılıkçı Kürt siyasal hareketinin, kitle tabanının etkisizleştirilmesini amaçlayan, ancak genel anlamda bir demokratikleşme isteğini henüz yansıtmayan bu girişimin, başarılı olup olmayacağını hep birlikte göreceğiz.

Ancak çözümün TBMM çatısı altında sağlanacağını öne süren, CHP dahil kurulan uzun adlı bir komisyona katılan siyasal partilerin henüz kamuoyu ile paylaşılmış somut planlarının bulunduğu da kuşkulu. Üstelik TBMM Genel Kurulu kararı ile kurulmamış, salt Meclis Başkanının inisiyatifi ile çalışacak bir komisyonun, kamuoyunun büyük çoğunluğunun desteğini alacak bir çözüm üretmesi hiç kolay değil.

Demokrasinin asgari koşullarını sağlayan, eşit yurttaşlık hakları ile başlatılacak geniş bir uzlaşı yerine, inanç, ırk ve mezhepler üzerinden ayrıştırıcı bir yapılanmayı, Türkiye’nin toprak bütünlüğünün korunması adına reddetmek, muhalefetin temel görevi olmalı.

İlk toplantılarda gizlilik kararlarının önünün açılması, Meclis’te başlatılan çalışmanın içeriğinin kamuoyundan saklanma olasılığını artırıyor. Bu gelişme katılımcıların başarı olasılığını düşük görmelerinden kaynaklanıyor olabilir.

Görüşme sürecinde kullanılan; “önder”, “kurucu önder” gibi tanımların ülkede son yıllarda tasarlanan, denetimsiz tek adam rejimini bu kez Suriye’nin bir bölümünü de kapsayacak biçimde düşünüldüğü izlenimi de uyandırması yanında, Kürt siyasetçilerin tanımladıkları sıfatlarla, yaygınlaşan tek adamcı siyasal çizginin, CHP’yi de güçlü biçimde etkilediği anlaşılıyor.

Doğal olarak sahte diplomalılarla yönetilen, başarı algısının gündemleştirilmesini ve Kürt Sorunu dahil beklenen çözümleri de erteliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi