Bahattin Yücel
Ayasofya'daki onarım
TBMM Genel Kurulu'nda bazı kültürel varlıkların Vakıflar Genel Müdürlüğüne devrini öngören, yasa önerisi geçtiğimiz 20 Kasım 2025 günü kabul edildi.
Aralarında; Müze Gazhane, Art İstanbul Feshane, Yerebatan Sarnıcı, Moda İskelesi’nin yer aldıkları,100’den fazla taşınmaz bu yasa ile İBB’den alınarak, Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devredilecek.
Yukarıdaki taşınmazların; uzun yıllar boyunca bakım ve onarımlarının ihmal edilmelerini bir yana bırakalım. İstanbul Halkının yararlandığı kültürel ve sanatsal mekanlara dönüştürülmeleri, belli ki, bazı çevreleri rahatsız etmiş..
Ancak iktidar ortaklarının son yerel seçim sonuçlarına yansıyan, halk iradesini “yargı devleti” uygulamalarıyla geçersiz kılma çabaları, kamuoyunun dikkatinden kaçmıyor.
Kurallara uygun gerçekleştirilen kamuoyu araştırmaları, AKP-MHP Ortaklığının halk desteğini her geçen gün yitirdiklerini gösteriyor.
Yasa değişikliği sürecinde; başta İstanbul milletvekilleri olmak üzere muhalefetin bu haksızlığa yeterli tepki vermeyişlerini anlamak çok zor.
Kültürel varlıkların zorlamayla el değiştirmelerine, karşı çıkanları haklı kılan somut bir gelişme Ayasofya’da yaşandı. Geçmişi yaklaşık 1500 yıl öncesine uzanan ve Dünya Kültür Mirası Listesine giren, Ayasofya’nın kubbesinin onarımında içeriye ağırlığı yaklaşık 40 tonu bulan bir araç sokuldu.
Üstelik eşsiz taban döşemelerinin bu ağırlık yüzünden, onarılmaz ölçülerde zarar görebileceği ortadaydı. Dünya’daki benzerleri -örneğin Vatikan’da- iskele kurularak onarılırken, bu duyarsızlık kamuoyunun tepkisini çekti.
Özensizlik yapının iç mekanına ağır vasıta girişi ile sınırlı değil.
Yabancı ziyaretçilerin yoğun ilgi gösterdikleri, Ayasofya’nın yılda 4 milyona ulaşan, ziyaretçilerine zorunlu sanal deneyimler yaşattığı (!) da biliniyor. Özel bir şirkete tanınan ayrıcalıklar arasında, geçici uygulanan ahşap gezinti platformları da var.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün kamuoyundaki eleştiriler üzerine açıklamasında, tarihsel metinlerde rastlanmayan, “Ayasofya-i Camii Kebir” onarımından söz edilmesi, inandırıcı izlenimi uyandırmadı.
Tam tersine kültürel varlıklara gösterilen özensizliği örtmek amaçlı olduğu kuşkusu yaratıyor. Son onarım karşısında yükselen tepkiler, iktidarın güç kaybının arttığını gösteriyor.