Yoksulluğa Kavramsal Çözüm

Vatandaşlık maaşı, Amerika, İsviçre, İskoçya ve Finlandiya gibi kişi başına düşen gelirin fazla olduğu ülkelerde kendi ülke vatandaşlarına yaşam koşullarını çok daha iyi noktaya getirebilmeleri ve nüfusun devamlılığını sağlamak hedefiyle yapılan ücret ödemesi olup faiz işlemeyen ve geri ödemesi olmayan bir uygulama.

Türkiye’de de AK Parti’nin 2023 seçimlerinde gündeme getirdiği “vatandaşlık maaşı” daha sonra 23 Şubat 2025 tarihinde düzenlenen olan AK Parti kongresinde de Sayın Cumhurbaşkanı’nın yaptığı açıklamada, 2025 yılında uygulamaya gireceği duyurulmuştu. Yakın zamanda bazı gazetelerde hükümetin yeni bir desteği hayata geçireceği haberinin yer almasıyla birlikte bu maaş tekrar gündeme taşındı ve kamuoyunda geniş yankı buldu. Öte yandan CHP kanadından da temel vatandaşlık geliri sesleri yükseliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sosyal desteklerin tek çatı altında toplanmasına yönelik talimatı sonrasında Gelir Tamamlayıcı Aile Destek Sistemine geçiş içerisinde yer alan vatandaşlık maaşının detayları ve uygulamanın kapsamı ve şartları henüz netlik kazanmasa da hazırlık süreci bile pek çok kişiyi umutlandırdı. Türkiye'deki sosyal güvenlik ve yardım anlayışına yeni bir soluk getireceği ve mevcut sosyal yardımların karmaşık yapısını sadeleştirerek, hiçbir vatandaşın gelirinin asgari ücretin altında kalmamasının hedeflediği ifade edilen bu yeni sistemin en dikkat çekici yanının, aile bazlı yaklaşım sergilemesi olduğu belirtiliyor Yeni sosyal yardım sistemi olan Vatandaşlık Maaşı, Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığı ve Aile Bakanlığı ortaklığında yürütülecek. Pilot illerde başlayacak çalışmanın daha sonra tüm Türkiye'de uygulamaya alınması bekleniyor. Düşük gelirli hanelerin refah seviyesini yükseltmeyi hedefleyen önemli bir devlet desteği olarak gündemdeki yerini artıran vatandaşlık maaşı projesi aslında gelir seviyesi asgari ücretin altında kalan hanelere tamamlayıcı bir destek amacı taşıyor ve düzenli bir gelir güvencesine sahip olması planlanıyor. Ancak bu destek evde kimsenin çalışmaması koşuluyla devreye girecek. Yani ödemeler, aileden en az bir birey işgücüne dâhil olana kadar sürecek.

Vatandaşlık maaşı uygulaması ekonomik sıkıntı yaşayan bireylere nefes aldırmayı hedeflese de bu nefesin suni teneffüsle alındığı söylenebilir. Zira yoksulluğu azaltmaya yönelik gibi gösterilse de aslında sosyal devlet sorumluğunu azaltan bu tür adımların temel yapısal sorunlar ve yüksek enflasyon devam ettiği ve enflasyonun yükünü ücretliler üstlendiği sürece uzun süreli bir başarı yakalaması güç.

Diğer yandan bu destekle her ailenin en az asgari ücret seviyesinde gelire sahip olması amaçlansa da Türk-İş Konfederasyonu tarafından hazırlanan geçim koşullarını ve temel ihtiyaçlardaki fiyat değişimlerinin aile bütçesine etkilerini ortaya koyan açlık ve yoksulluk araştırmasına göre açlık sınırının 28 bin 412 bin liraya, yoksulluk sınırının ise 92 bin 547 liraya ulaştığı ülkemizde zaten asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı göz önüne alındığında haneye giren geliri asgari ücrete yaklaştırmaya çalışmanın yaşam koşullarında bir iyileşme yaratmayacağı gayet açık. Ayrıca nüfusun yarıdan fazlasının açlık sınırına yakın ve altında ücret aldığı göz önüne alındığında büyük bir kesime destek verilmesi gerekiyor. Üstelik bu uygulamadaki bir diğer handikap ise Aile Destek Programı’ndan faydalanan bireylerin vatandaşlık maaşı alıp almayacağı konusu oluşturuyor.

Tüm bu unsurlar göz önüne alındığında vatandaşlık maaşı kavramı ile ilk anda sanki düşük gelirli haneler ve dezavantajlı gruplara yönelik bir maaş bağlanması şeklinde bir algı oluşturulsa da elbette ki bu yanıltıcı bir algı. Yani aslında burada ciddi bir kavram sorunu var. Zira geliri asgari gelir rakamının altında kalan ailelere, kazançları ile asgari geçim rakamı arasındaki fark kadar aylık ödeme gerçekleştirilecek olması tamamlayıcı bir destek, maaş değil.

Ayrıca gündemde bir yandan vatandaşlık maaşı yer alırken diğer yandan açlık sınırının altındaki ücretle yaşam mücadelesi veren emekliler aleyhine mevzuatta bir düzenleme yapıldığına ilişkin kamuoyuna bilgi yansıdı. Ortaya atılan iddia bağlamında SGK mevzuatına göre, sigorta başlangıç tarihi Ekim 2008 ve sonrasına denk gelen çalışanların, emekli olduktan sonra çalışma hayatına devam etmeleri durumunda emekli aylıklarından feragat etmek zorunda kalacak olması vatandaşlık maaşının konuşulduğu bir ortamda nasıl bir çelişkidir.

Hal böyle olunca açlığa ve yoksulluğa yeni kavram arayışları ile çözüm bulmaya çalışmak her geçen gün geçim sıkıntısını çözümsüzlüğe daha çok yaklaştırıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serap Durusoy Arşivi