Mine Uzun
Hazır mıyız son düzlüğe?
Geldi çattı ayın o meşhur günü. 3 Aralık’ta açıklanacak kasım enflasyonu ile yeni bir eşikten geçeceğiz.
Piyasa beklentileri, Merkez Bankası’nın ara hedefinden hala uzak bir patikaya işaret ederken; ekonomi yönetiminin izleyeceği yolun, özellikle asgari ücretli ve dar gelirli için belirleyici olacağı açık. Yine enflasyon verisi gelir gelmez TCMB’nin ne kadar faiz indirimi yapabileceğini kendisine ne kadar alan açıldığını konuşacağız.
Kasım verisi yalnızca bir aylık fiyat artışını göstermeyecek; aynı zamanda yavaş yavaş yılı tamamlarken ekonomi için daha gerçekçi bir resim de ortaya koyacak.
Piyasa katılımcılarının yılsonuna ilişkin enflasyon tahmini yüzde 30’ların üzerinde seyrediyor. Daha da çarpıcı olan, Merkez Bankası yüzde 16’ları hedeflerken piyasa beklentisi 2026 yılsonu için 23,50’ye geldi.
Yani ekonomi yönetimi her ne kadar “dezenflasyon sürecine girdik” dese de kimse tam olarak ikna olmadı. Bu ikna problemi, fiyatlama davranışlarının temelini oluşturduğu için kritik bir gösterge.
Merkez Bankası ne yapacak? Daha önceki toplantısında sıkı duracağım demişti ama gel gör ki ekonomi yönetimi dezenflasyon diyerek sanki gevşemeye göz kırpıyor.
Merkez Bankası’nın bir yandan da gözden kaçırmaması gereken başka konular var. Arz yönlü baskılar, özellikle gıda ve enerji kalemlerindeki oynaklık, kur geçişkenliği ve dış fiyatlama şokları enflasyonun ana besleyicileri.
Bütçe dengesi ve kamu harcamaları ise diğer kritik başlık. Sıkı maliye politikası uygulanmadan, yani kamu ayağında da disiplin sağlanmadan, Merkez Bankası’nın attığı adımların etkisi sınırlı kalıyor. Kamu maliyesindeki her gevşeme, enflasyon beklentilerini anında bozan bir etki yaratıyor.
Türkiye’de kur hala enflasyonun kaderini belirleyen en önemli değişken. Rezervlerdeki artış bu tabloyu ne kadar değiştirir kestiremiyorum. Zira rezervleri güvenlik bariyer olarak çok göremiyorum.
Enflasyonla mücadelede en kritik alan beklentiler. Özellikle hane halkı, geleceğe yüksek enflasyonla bakmaya devam ettikçe, fiyatların kalıcı olarak düşmesini beklemek zor.
Beklentinin üzerinde gelecek bir rakam, kurda baskı, faizde yukarı yönlü sinyaller ve finansal piyasalarda dalgalanma yaratabilir. Beklentilerin altında bir veri ise yılsonu için daha “yumuşak iniş” senaryosunu güçlendirecek.
Sonuç olarak, Türkiye ekonomisi kritik bir eşiğe dayanmış durumda. Enflasyonla mücadelenin sadece lafta kalmaması gerektiğini defalarca yazdık çizdik. Politikalar tutarlı ve eşlikçi olmalı. Para politikası sıkarken, kamu disiplini bozmasın. Doğru veri can sıkabilir ama iletişimi güçlendirir. Bir de şu yapısal reform meselesi var. Var da benim dilimde tüy bitti.