
Oğuz Pancar
Homo Hibernatio (1)
Atapuerca, İspanya'nın kuzeyinde Burgos şehri yakınlarında yer alan, dünyanın en önemli arkeolojik ve paleontolojik alanlarından biri olarak kabul edilen bir bölge. Özellikle bölgedeki arkeolojik alanların en ünlüsü olan Sima de los Huesos, Paleolitik dönem insanlarına ait çok sayıda fosil barındırır. Bu alan, bir mağara sistemi içinde yaklaşık 13 metre derinlikte yer alır ve burada bulunmuş fosiller 400.000 yıl öncesine kadar uzanır. Bu kalıntılar, Homo Heidelbergensis olarak adlandırılan insan türüne aittir ve bu tür Sapiensle birlikte Neandertallerin ortak atası olarak kabul edilir.
Sima de los Huesos'ta bugüne kadar yaklaşık 28 bireye ait kalıntılar bulunmuştur. Bu fosiller arasında kafatasları, çene kemikleri, dişler ve diğer kemik parçaları yer alır; bunlar dünyanın en büyük ve iyi korunmuş insan fosili koleksiyonlarından birini oluşturur. Bölgedeki çalışmalar, 1970'lerde başlamış ve 1990'larda düzenli kazılarla hız kazanmıştır. Kazıyı yöneten Juan-Luis Arsuaga ve ekibinin çalışmalarında elde edilen fosiller üzerinde yoğun morfolojik ve genetik analizler de yürütülmektedir.

Fosillerin yanı sıra, bölgede bazı taş aletler ve hayvan kemikleri de bulunmuştur. Bu buluntular, o dönemdeki insanların avlanma ve beslenme alışkanlıkları hakkında bilgi vermektedir. Ayrıca, fosillerin bir çukurda toplu halde bulunması, bu insanların ölülerini kasıtlı olarak bu şekilde defnetmiş olabileceğini düşündürmektedir; İsrail'deki Skhul ve Qafzeh mağaralarında bulunan ve Homo Sapiens’e ait olduğu düşünülen en eski insan mezarlarının bundan yaklaşık 120-100 bin yıl öncesine tarihlendiği düşünülürse, Neandertallerin bu denli erken bir tarihte gömme ritüeline sahip olması, insanlığın tüm zihinsel ve kültürel evrim öyküsünü değiştirebilecek kadar önemlidir.
Kazıda çalışan bilim adamları Juan-Luis Arsuaga ve Antonis Bartsiokas'ın geçenlerde yayımladığı ortak bir çalışma, insanın evrimi konusunda bildiklerimizi kökten değiştirebilecek başka bir olasılığı ortaya attı. Makalenin yazarları, çukurda kalıntıları bulunan Neandertallerin tıpkı ayılar gibi kış uykusuna yattıklarını öne sürdü!
Makaleye göre, Sima de los Huesos mağarasında bulunan kemikler, kış uykusuna yatan memelilerinkine benzer izler taşıyor. Kemik dokusundaki mevsimsel büyüme kesintileri ve D vitamini eksikliğine bağlı lezyonlar, bu bireylerin uzun süreler boyunca metabolizmalarını yavaşlattığını düşündürüyor. İki araştırmacı, o dönemde İber Yarımadası'nın zorlu iklim koşullarındaki yiyecek kıtlığını göz önüne alırsak, kış uykusunun, hayatta kalmanın tek yolu olabileceğini öne sürüyor.

Kış uykusu, metabolizmanın %90 oranında yavaşladığı, vücut sıcaklığının düştüğü ve enerji tüketiminin en aza indirildiği bir hayatta kalma stratejisidir. Bazı hayvanlar kış uykusu sırasında beyin hücrelerini korumak için özel proteinler üretir. Ancak insanlar gibi büyük beyinli canlılar için bu süreç büyük risk taşır. Günümüzde Kuzey Kutbu’na yakın enlemlerde yaşayan İnuit ve Sámi halklarının kış uykusuna yatmamasını ise, bu grupların enerji ihtiyacını yağlı balık ve ren geyiği gibi besinlerle karşıladığını, oysa Atapuerca insanlarının böyle bir şansa sahip olmaması ile açıklıyor iki araştırmacı.
[Madagaskar'da yaşayan cüce lemurlar, primatlar arasında bilinen tek gerçek kış uykusuna yatan türdür. Bu küçük canlılar, yılın 7 ayını metabolizmalarını %95 oranında yavaşlatarak ağaç kovuklarında geçirirler. İnsanlarla lemurların paylaştığı bazı genetik özelliklerin, metabolizma kontrolünde benzer mekanizmaları tetikleyebileceği yönündeki bulgular, insan atalarının kış uykusu kapasitesinin in evrimsel kökenlerine ışık tutabilir.]
Günümüz tıp literatüründe "kaza sonucu hibernasyon" bilinmedik bir konu değildir; aşırı soğuğa maruz kalan bazı insanlar, kalp atışları ve solunumları neredeyse durma noktasına geldiği halde hayatta kalabilmektedir. Özellikle donmuş göllerde buzun kırılmasıyla suya düşen insanlarda, “akidental hipotermi” nedeniyle bilincin ve solunumun kaybolmasından 160 dakika sonra bile yaşama döndürülebilen vakalar olduğu biliniyor.
Atapuerca fosillerinde görülen büyüme kesintileri, ağaç halkaları gibi düzenli aralıklarla tekrarlanmaktadır. Paleopatologlar, bu izlerin kronik böbrek yetmezliği hastalarında görülen kemik deformasyonlarına benzediğini belirtmektedir. Bu durum, uzun süreli metabolik stresin kemik dokuda bıraktığı izler olarak yorumlanmaktadır.
Juan-Luis Arsuaga ve Antonis Bartsiokas'ın cesur savına karşılık, bazı bilim insanları, kemiklerdeki izlerin mevsimsel beslenme düzensizlikleri gibi başka nedenlerle açıklanabileceğini savunuyor. Çünkü kemiklerde bulunan kimi izler, yalnızca kış uykusunun değil düzenli ve yeterli beslenme eksikliğinden kaynaklanan böbrek hastalıklarının da belirtisi olabilir.
Kuşkusuz ki Homo türünün uzun evrim yolculuğunda ortaya çıkmış mutasyonların çok kazı günümüze kadar ulaşabilmiştir. Örneğin, bir mutasyon sonucu karanlıkta daha iyi görebilme gibi bir özelliğe sahip olan küçük bir insan topluluğu, bu mutasyonu çoğalma yoluyla yayma fırsatı bulamadan, bambaşka dış koşullar nedeniyle ortadan kalkmış olabilir. Ama kış uykusuna yatabilme özelliğinin bu türden bir mutasyon olması pek olası görünmüyor. Çünkü türümüzün özellikle kuzey yarımkürede yaşamış bireyleri son 500 bin yılın önemli bir bölümünü buzul dönemlerinde geçirdiler. Avlanmanın, dolayısıyla beslenmenin zorlaştığı kış koşullarında bu türden bir yeteneğin onu taşıyan bireyler için büyük bir evrimsel avantaj sağlayabileceği kuşkusuz. Demek istiyorum ki, kimi Homo toplulukları bu türden bir mutasyon geçirmiş olsalardı bu durum onlar için büyük bir avantaj yaratır ve büyük olasılıkla diğer Homo topluluklarına da aktarılırdı. Oysaki günümüzde buna ait mutasyon izleri taşımıyor türümüz.
- Kış uykusuna yatan insan.
Medusa’nın Salı
18 Mayıs 2025 Pazar 07:00Benedictio Latina
11 Mayıs 2025 Pazar 07:00√2
27 Nisan 2025 Pazar 07:00Kuantum Gizemleri : Nötrinolar
20 Nisan 2025 Pazar 07:00Açık Denizde 133 Gün
13 Nisan 2025 Pazar 07:00Boycott
06 Nisan 2025 Pazar 07:00Kuantum Gizemleri: Karanlık Enerji
23 Şubat 2025 Pazar 07:00Kuantum Gizemleri: Karanlık Madde
16 Şubat 2025 Pazar 07:00Kuantum Gizemleri: Kuantum Dolanıklığı
09 Şubat 2025 Pazar 07:00Kuantum Gizemleri: Parçacık-Dalga İkiliği, Kuantum Ölçüm Etkisi, Dalga Fonksiyonu
02 Şubat 2025 Pazar 07:00



