
Aytuna Tosunoglu
Taşma Riski
Borulardan daha önce pis koku yayan sıvılar geçmezdi. Artık kokuyor ve rengi fena bir renk. İçinizi kaldırmayayım şimdi diyorum ancak başaramayacağım galiba. Adına ayrık sistem diyorduk ve borular ayrı yönlere giden otoban gibi birbirinden uzaktı. Yağmur suyu bir borudan, tuvalet suları başka bir borudan, bulaşık suyu daha başka bir borudan… Öyle olunca sular birbirine karışmıyordu. Karışmayınca da Rattus’lar, (en az yirmi santim boyunda semiz fare hani karanlıkta siluetini görünce kedi sandığın) salyalarına yapışmış hantavirüsler, veba mikropları, yan kortejde hamamböcekleri kabuğu takır takır olan, dışkı yiyen solucanlar, larvalar, pis su sinekleri ortaya çıkmıyordu.
Açık Büfe
Boru sayısını teke indirince duş yapılırken akan su, tuvalet suyu (bazen sarı bazen partiküllü bazen katı olarak), bulaşık suyu, çamaşır yıkayınca çıkan su neyse hepsi aynı borudan geçerek dolaşmaya başladı. Bildiğin birleşik sistem kanalizasyon. Herkes aynı yerde. Muazzam bir restoran gibi de düşün. Sürekli içecek servisi, organik atıklardan kurulu açık büfe, yediğin önünde yemediğin kutu kutu yanında duruyor. Fareler, pis su sinekleri, hamamböcekleri, larvalar, solucanlar için sonsuz lezzette ve çeşitte yeme imkânı. Yarın yokmuş gibi yiyebiliyorsun. Açık büfeye çökebiliyorsun. Aile bile kurabiliyorsun. Ne de olsa karanlık, nemli ve sıcak bir ortam. Tam istedikleri gibi…
Hakikatler
Kanalizasyonda kokuşmuş bir düzen var. Fareler pislik yiyip geğiriyor. Solucan ve larvalar zaten kör, gözleri görmüyor o nedenle önlerine ne çıkarsa yiyorlar. Hamamböcekleri ayak altında kaldıkları için kabuklarına dökülenlerle idare ediyorlar. İdare diyorsam yukardan yağdıkça yağdığı için biriktirme imkânı buluyorlar. Fare kolonisi hamamböceklerinin ne kadar biriktirdiğini kontrol ediyor, oradan bir sorun çıkma ihtimali görmüyorlar.
Büyük bir sistem bu. Kanalizasyon sistemini anlatıyorum. Bütün borular tek bir yere dolunca haliyle yağmur suları da koku yayan sıvı haline geldi. Buna en çok pis su sinekleri sevindi. Farelerin ve solucanların çıkardığı gürültüde kendilerini oradan oraya atarak ortamı festival havasına büründürüyorlardı bu sinekler. Dışkı içindeydiler. Farelerin ortamı kontrol altında tuttuğu belliydi. Borudan akıp dehlizin içine kümelenen fevkalade zenginlikteki besin kaynağını dikkatle gözlemleyip önce kendi haklarını alıyorlardı.
Temas
Yukarısı ile teması sağlayan rögar kapaklarıydı. Sistemin ara geçitleri gibi düşünün. Borudan akan dışkı miktarında bir azalma olursa aralarından seçtikleri bir fare rögar kapağının aralık kalmış yerinden lastik gibi kullandığı bedeni sayesinde ve “ciiik, gırt, fırt fırt” sesleriyle çıkar, etrafı kolaçan ederdi. Apartmanın sekizinci katında oturup banyoda fare görme nedenimiz budur ya da lavabo deliğinden çıkan hamamböceği ki küçük işler için onlar devrede olurdu.
Kanalizasyonun sonunda bir arıtma tesisi olduğu söylencesi etrafta döner dururdu. Sözde her şey temizleniyordu. Bunun doğru olmadığını sadece fareler bilirdi. Çünkü arıtma görevini de fareler üstlenmişti. Lağım suyu yeniden ve yeniden sisteme pompalanıyordu, temizlendiği yoktu.
Düşünecek olursanız sorunun pislik değil pisliğe alışmak olduğunu anlarsınız. Dikkatli bakarsanız bunların iki ayaklı halini çevrenizde görürsünüz. Rögar kapaklarını kaldırıp çıkmışlar.
Bu yazıyı yazarken çok rahatsız oldum.
Umarım sizi de rahatsız etmişimdir.