MAYIS SIKINTISI
Günlerce bekle bu günü. Ama bir bak Sırrı Abi son yolculuğuna uğurlanıyor, CHP Genel Başkanı’na haince, alçak, kalleş bir saldırı. Huzur kalır mı insanda?
Güya harika bir maç akşamı yaşayacaktık.
Sırrı Abi bile buna isyan eder, “Arkadaşlar durun hele” derdi.
Canım Sırrı Abi, rahmet olsun. Gittiğin yerde barış vardır, kardeşlik, helallik vardır abisi…
Keşke beraber izleyebilseydik.
Olmadı.
Beşiktaş’ın en rahat deplasmanıdır Kadıköy.
Dün gece de o ruhu yaşayanlar için öyleydi.
Cesur bir kadroyla çıktı Beşiktaş Kadıköy’e… Daha iyisi dizilebilir miydi? Evet ama tercih Norveçlinindi nihayetinde. Masuaku’dan stoper yarattı velhasıl.
Fenerbahçe daha organize başladı. Boy avantajı da onlardaydı. Sağlamcılığı bildiğimiz Hadziahmetovic’in top kayıpları şaşırtıcıydı ilk dakikalarda. Bunlar tehlike olarak döndü Beşiktaş kalesine.
Maçın gerilmesine gerek olacak bir durum yokken özellikle Mourinho’nun hakemlerle üçüncü, dördüncü hatta birinciyle diyalogları dikkat çekiciydi. Mourinho çok geç kaldığının farkında değildi.
Talisca ilk kez çıktığı Beşiktaş karşısında penaltıya neden olduğunda ilk yarı tamamlanmıştı. Gedson’un gözüne tutulan ışıklarla Fenerbahçe penaltıyı kurtarmış oldu, hakem de federasyon da hatta yayıncı kuruluş da izledi bunu.
Penaltıyı, Rafa varken Fernandes’in kullanması da ayrıcı bir soru işareti olarak kalsın burada.
Fenerbahçe o kadar gergin ki anlaması imkansız değil. Ama maç böyle kazanılmaz, şampiyon da böyle olunmaz.
Nitekim dakikalar sonra penaltıyı kaçıran Gedson Fernandes, ilk yarının skorunu belirledi ve Beşiktaş soyunma odasına önde girdi. Asisti yapan Fenerbahçeli Mert Müldür idi.
Kadıköy “Yönetim istifa” sesleriyle inlemeye başladı. Daha ilginç olanı, Fenerbahçe taraftarının Aziz Yıldırım’ı göreve çağırması, sarı lacivertli formayı giyenleri yuhalayarak uğurlamasıydı ilk yarı sonunda.
İkinci yarıya da Fenerbahçe daha iyi ve hırslı başladı. Ancak nasipsizlik var. Kontrolsüz ataklar sonuç vermedi, tersine sakin Beşiktaş tribünleri daha da heyecanlandırıyordu.
Kara Kartal, ikinci yarıda topu tümüyle sarı lacivertlilere bıraktı. Daha bilgin oynadı. Değişikliklerde de sağlamcıydı.
Uzun Fenerbahçe tahlili yapmayacağım ama ne hoca ne yönetim bu takımı anlamış. Olmaz, olmuyor. Topçular da garanti ücretlerinin peşinde.
Beşiktaş’ta sorun daha büyük. Bu kadar yetersiz kadroya rağmen maç seçen sevgili oyuncular ligin yukarısını sürekli yeniyor. Ama alt sıralara puanları hovardaca dağıtıyor. Dedik ya Robin Hood gibi takım. Zenginden alıp fakire veriyor.
Keşke devlet de böyle yapsa.
Neyse konu karışmasın.
Şurada bir köşemiz var, ondan da olmayalım, Nilay Hanım. Nilay da Fenerli ama yazılarıma karışmıyor.
Maça dönersek, en yüksek ses “İstifa” idi. Kadıköy bir derbide böyle bağırmadı.
Demek milletin canı burnunda.
Acayip.
Şampiyon olamayan, kupaya saçma şekilde veda eden Beşiktaş’ın şampiyonu belirleyecek skorlara imza atması da ayrı bir can, ayrı bir kalp ağrısı.
Beşiktaşlılık böyle bir şey ama.
Mourinho’nun Cenk Tosun’u bile Talisca ile Beşiktaş’a karşı oynatması yakın planda trajedi, geniş alanda komediydi.
Uzatılan 8 dakikaya rağmen Beşiktaş disiplini bozmadı.
Fenerbahçe’nin şuursuz atakları, daha doğrusu plansız, çalışılmamış atakları oyunu daha iyi okuyan Norveçlinin hamleleriyle etkisiz hal getirildi.
Fenerbahçeliler evlerine “İstifa” sesleriyle dönerken, Beşiktaşlılar çok rahat kazanabilecekleri maçlarda kaybettikleri puanları hesaplamakla meşguldü.
Sırrı Abi’nin kaybı, Özgür Özel’e saldırı böyle bir günde tam bir mayıs sıkıntısıydı. Sevindim mi galibiyete… Fener’i yenmek kolay da hayat zor. Mayıs sıkıntısı bu işte.