Ülke büyüyor, tarım küçülüyor

Geçen haftanın ilgi çekici istatistiklerinden biri üçüncü çeyreğe dair büyüme rakamları oldu. Türkiye ekonomisi yılın üçüncü çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,7 büyürken tarım sektörü yüzde 12,7 küçülmüş. Gıda güvenliği açısından alarm zilleri çok uzun süredir çalıyor zaten ve kanaat önderleri, gazeteciler bu konuda seslerini duyurmaya çalışıyorlar ancak son gelen verilerle, artık tarımdaki zorlu durum iyiden iyiye gözler önüne serildi.

Bu durum sadece ekonomik bir kayıp olsa telafisi mümkün olabilir ama tarım, geri dönüşü kolay olmayan bir alan… Girdi maliyetlerinin sürekli yükselmesi, küçük üreticinin topraktan kopması, genç nüfusun köyü terk etmesi ve tarımla uğraşanların giderek yaşlanması üretimin ne kadar kırılgan hâle geldiğini gösteriyor, göstermekle kalmıyor adeta bas bas bağırıyor; peki sesini duyan var mı?

Köylerde tarım yapanların yaş ortalamasının 60’lara geldiği, gençlerin ise sosyal hayatın olmadığı, gelecek göremedikleri köylerde kalmayı tercih etmedikleri bilinen bir gerçek. Tarımın giderek yükselen maliyeti, belirsizlikler ve zorlu şartlarla iş yükü de köyden kente göçü zorunlu kılıyor.

Tam da bu rakamlara da bakarak ısrarlı adımlarla gelen bir gıda krizinin eşiğindeyiz diye düşünürken, Migros gibi bir kurumun genel müdürü de aynı uyarıyı çok net şekilde yapıyor ve böyle devam ederse, satacak ürün bulamayacaklarından endişe ettiğini söylüyordu. Bir yanda içerdiği aşırı dozdaki zirai ilaçlar nedeniyle Avrupa kapısından dönen tarım ürünlerimiz ve artmaya devam eden gıda fiyatları, bir yanda ise kötü malzeme, hijyen eksikliği, sistem ve denetim eksikliği nedeniyle yaşanan zehirlenmeler derken, en sonunda en derin ve çözümü en zor sorun olan üretememe ihtimali ile de karşı karşıya kaldık demekti bu…

RAFLARIN BOŞ KALMA İHTİMALİ…

Almanya’nın geçtiğimiz günlerde 35 yıldır ilk kez olarak vatandaşlarına evlerinde on günlük kadar yiyecek stoğunu hazır tutmalarını önerdiği bir çağda yaşadığımızı unutmayalım. Biz artık raflardaki fiyat etiketlerinin değişmesinden öte, rafların boş kalma ihtimalinin tartışıldığı bir noktaya geldiysek, burada bir gıda krizine doğru koşar adım gidiyoruz demektir ve acil önlem alınması gerektiği açıktır.

Tarımın sürekli küçülmesinin en doğrudan sonucu ilk etapta belki ithalata bağımlılığın artması olacaktır. Zaten buğdaydan bakliyata kadar birçok ürünü ithal ediyoruz. Üretimimizin azaldığı her an, bu bağımlılık da artıyor, zira nüfusu öyle veya böyle doyurmak gerekiyor. Bu da gıda güvenliğini yalnızca yeterli gıdaya erişim değil, sağlıklı ve güvenilir gıdaya erişim açısından son derece kırılgan hale getiriyor. Tarımın bu oranda küçüldüğünün verilerle de ortaya konduğu bu dönemde, üreticiyi ve tarımı ayağa kaldıracak adımlar neler olabilir, bunlara odaklanılması gerekiyor.

Her şeyden önce gençlerin yeniden tarıma yönelmesi için politikalar geliştirilmesi gerekiyor; arazi kullanımının kolaylaştırılması, belki ortak makine parkları ve hibeleri, destekler ve bunların yanı sıra, köylerdeki sosyal hayatın yeniden canlandırılmasını sağlayacak topyekûn bir seferberlik ilk akla gelenler…

Gastronominin yıldızları parladı

Geçtiğimiz hafta hem yerel derecelendirme sistemimiz İncili Gastronomi Rehberi’nin 2025 sonuçları açıklandı, hem de Michelin töreni gerçekleştirilerek yeni yıldızlı restoranlar açıklandı.

Gastronomi yazarı kıymetli Müge Akgün’ün önderliğinde devam eden ve yerli bir sistem olan İncili Gastronomi Rehberi’nde bu sene beş inci alan restoranlar 7 Mehmet, Aheste, Alaf, Arkestra, Atilla Heilbronn, Ayla, Casa Lavanda, Havuş, Herise İstanbul, Kitchen Bodrum by Osman Sezener, Lucca by the Sea, Maçakızı, Mikla, Neolokal, Nicole, OD Urla, Sankai by Nagaya, Seraf Vadi, Sunset Grill & Bar, Teruar Urla, TURK ve Vino Locale oldu. Michelin Ödülleri töreninde ise, TURK ve Vino Locale 2 Michelin yıldızına ve yanı sıra sürdürülebilir mutfakları ile yeşil yıldıza layık görüldüler.

Michelin’in bu yıl İstanbul, İzmir ve Muğla’dan sonra Türkiye’nin birçok lezzet vahası olan kentinden önce Kapadokya’yı da değerlendirmeye alması, yıldızların turizm sektörüyle güçlü bağını gösteriyor. Seneye tüm ülkeyi değerlendireceğinin açıklanması ise güzel gelişmelerden. Tüm inci ve yıldız alan, tavsiye listelerine giren restoranları, şeflerini, mutfak ve servis emekçilerini tebrik ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Esin Sungur Arşivi