Derya Kömürcü

Derya Kömürcü

İYİ Parti ne yapmaya çalışıyor? 

Bu, yanıtını bulamadığım gerçek bir soru. 

Gün geçmiyor ki İYİ Parti kanadından yetkili/yetkisiz birisi bir açıklama yapmasın. Sadece seçim sonrası süreçte ya da yerel seçim bağlamında değil, seçimden önce de bu partiden gelen mesajlar muhalif seçmenlerin hop oturup hop kalkmasına sebep oldu, oluyor. 

Yavuz Ağıralioğlu’nun istifa etmeden önce aylar süren açıklamaları, seçime doğru son düzlükte kamuoyunun önüne atılan “kazanacak aday” tartışması, İmamoğlu’na verilen ceza sonrası sergilenen görüntü ve kuşkusuz 3 Mart’ta Meral Akşener’in “masa”yı devirmesiyle sonuçlanan o kriz. 

Muhalif kamuoyu için Mayıs 2023 seçimlerinde zafer beklentisi o kadar büyüktü ve yenilgi sonrasında yaşanan hayal kırıklığı o kadar yıkıcı oldu ki İYİ Parti’nin seçim sürecinde yaptıklarını tartışma, anlama, anlamlandırma, eleştirme şansı hiç olmadı. Herkes seçimi kaybeden Kılıçdaroğlu’na yüklenme ve ne olursa olsun muhalefetin ana gövdesi olan CHP’yi dizayn etme yarışına girdi. Seçimin kazanılamamasında İYİ Parti’nin yaptıkları ve yapmadıklarının etkisini etraflıca analiz etme çabasına girişmek bile mümkün olmadı. 

Oysa İYİ Parti milletvekili Adnan Beker’in “Seçimi kazansak biz daha bakanları oluşturamazmışız, biz daha atamalar yapamazmışız, Allah memleketi korumuş” derken işaret ettiği görüntünün sorumlularında birinin, belki de en başta geleninin İYİ Parti olduğunu görmezden mi gelelim? 

“Bunlar seçimden önce bile ortaklaşamıyorlar, seçimden sonra birbirleriyle mücadeleye girerler, istikrarsızlık olur, ülkeyi yönetemezler” hissini Aralık 2022’den Mart 2023’e topluma en çok hissettiren hangi partinin söylem ve eylemleriydi? 

Kılıçdaroğlu üzerinden yürütülen “kazanacak aday” tartışması Kılıçdaroğlu’nun aslında kazanamayacak aday olduğu iması değil miydi? Bu kutuplaşma ortamında bir cepheden diğerine geçişi sağlamak bu kadar zorken, Türkiye seçmeninin kazanacağını düşündüğü partiyi/adayı daha güçlü destekleme eğilimi ortadayken Kılıçdaroğlu’nun kazanamayacak aday olduğunu kamuoyuna açık biçimde ima etmek, daha en başında seçim kampanyasını sabote etmek anlamına gelmiyor muydu? 

Aralık 2022’den sonra kararsızlar ve oy kullanmayacakların akın akın AKP ve Erdoğan’a geri dönüşünde “kazanacak aday” kampanyasının hiç mi payı olmadı? 

3 Mart krizini gören seçmenlerin ne kadarı muhalefeti desteklemekten vazgeçti bilemiyoruz. Ancak araştırmalar şunu çok açık gösteriyor ki İYİ Parti’ye oy veren seçmenlerin yaklaşık yüzde 20’si seçim günü Kılıçdaroğlu’nu desteklemekten imtina etti. İki puana denk gelen bu kayıp seçimi kazandırır mıydı orası ayrı bir tartışma, ama Kılıçdaroğlu isminin bizzat İYİ Parti tarafından bu kadar uzun süre ve yıpratıcı biçimde tartıştırılması söz konusu iki puanlık seçmeni hiç mi etkilemedi? 

Şimdi aynı siyaset tarzı yerel seçim için yürürlükte. İttifak ve işbirliğini değersizleştirip yeni yenilgilerin yolu açılıyor. Sonunda işbirliği yapılacak olsa bile kaçınılmaz biçimde muhalefet cenahındaki herkes hasar alıyor. 

Büyük bir beklenti yaratılan Akşener’in 26 Ağustos’taki konuşması bize yeni bir şey söylemediği gibi İYİ Parti’nin gelecekten çok geçmişte takılı kaldığını gösterdi. Akşener, partisinin yeni yolunu ortaya koymaktan çok seçim sürecinde olan biteni anlatmaya, Kılıçdaroğlu’nu eleştirmeye devam ediyor. Seçmene sürekli olarak 3 Mart krizinin neden, nasıl çıktığını, kendisinin aslında ne kadar haklı olduğunu göstermeye çalışıyor. Oysa sorun, geçmişten çok yeni bir gelecek kurgulayamamakta. 

Yerel seçimlerde İYİ Parti’nin nasıl bir strateji izleyeceğine dair yetkililerin verdiği farklı mesajlar bile bu partinin seçim öncesinde olduğu gibi bugün de tutarlılıktan uzak, henüz netleşmemiş bir parti kimliği, ideolojisi ve söylemine sahip olduğunu gösteriyor. 

Kılıçdaroğlu ve CHP’ye yönelik eleştiriler bir boyutuyla yüzde 48’lik muhalif pastadan daha büyük bir pay alma gayretinin uzantısı. Ancak muhalif seçmen yenilgi sonrasında CHP’ye ne kadar tepkiliyse İYİ Parti’ye de o kadar tepkili. Ve o seçmenlere sizin tek vaadiniz yerel seçime kendi adaylarınızla girmek. Hem de sadece birkaç ilde yüzde 20’yi geçebilen bir parti olarak seçmenlerinizi “onurlu yenilgiler”e davet ederek. 

“Biz bu partiyi CHP’nin adaylarını seçtirmek için kurmadık” dediğinizde seçmene İYİ Parti’nin ne için var olduğuna dair bir şey söylemiş olmuyorsunuz. Aksine en büyük motivasyonu Erdoğan iktidarının sonlanması olan muhalif seçmene “biz bu hedefi sabote etmekte kararlıyız” mesajı veriyorsunuz. Muhalif kamuoyunun böyle bir mesaja nasıl karşılık vereceğini -amaç “el yükseltmek olsa da olmasa da- hep birlikte göreceğiz. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Derya Kömürcü Arşivi