Lozan’da imzayı İnönü atmıştı
Konferans Ligi’ne “Merhaba” dedik. “Ne günlere kaldık arkadaş” der gibi. Yapacak bir şey yok ama söyleyecek çok söz var. Sosyal medya inliyor, televizyonda ‘sipor’ yorumcuları her gün el attırıyor ama gerçek gün gibi ortada. Beşiktaş yeniden yapılanıyor.
Lausanne yazmama bakmayın, bildiğiniz Lozan rakip. Hiçbir ciddi başarısını işitmedim. Türk takımlarıyla hiç müsabaka yapmamışlar, ilk kez Beşiktaş ile oynadılar.
Mert Günok , Svensson ve Muçi yok kadroda. Erken sakatlıklar bunlar. Kaptanlık pazubandı Orkun Kökçü’de. Yakışır. Küçük statta (12 bin 500 kişi alıyor) dar alana sıkışmış canım Beşiktaşlılar “Sadece Beşiktaş” pankartını dosta düşmana gösterdi.
24 Temmuz 1923’te imzalamıştık Lozan Antlaşması’nı. Türkiye tapusunu İsmet Paşa’nın imzaladığı o anlaşmayla almış, saltanattan da kurtulmuştu. Hatırlatmak istedim. Çay ocağı bilginleri unutmuştur.
Elbette bir futbol müsabakası ama Lozan denince doğum günüme denk gelen bu antlaşmayı anmadan edemezdim.
Müsabaka, Lozan’ın net iki gol fırsatının Ersin Destanoğlu tarafından eritilmesiyle başladı. Ama defans alarm veriyordu. Emirhan sağ beke çekilmişti ister istemez ama yerini yadırgıyordu. Masuaku’nun gönderilip yerine Jurasek’in alınmasını ne hoca ne yönetim sorgulamalı. Daha şimdiden yuhalama yarışına giren tribün ödemeli bu faturayı.
İlk yarıda sahanın en kötüsü Jurasek, skorun değişmesinin aktörü oldu. Onun ortasına Abraham’ın vuruşu kaleciden dönünce son sözü Rashica söyledi ve Beşiktaş öne geçti.
İlk yarı olduğu gibi ikinci yarıya da Lozan takımı daha hırslı başladı. Rafa Silva’nın ayağından kaçan pozisyonlar vardı elbette. Unutulmamalı ki o pozisyonlarda, doğru yerde duran, ona alan açan Abraham ve orta sahadan doğru topları çıkaran Orkun Kökçü’nün imzası vardı…
Jurasek’e Norveçli teknik adam da çok fazla dayanamadı ve yerine Emircan Terzi’yi aldı. Sağda Emirhan, solda Emircan ile devam etti Beşiktaş.
Siyah beyazlıların defalarca girdikleri Lozan ceza sahasında hovardaca harcadıkları pozisyonların bedeli olmalıydı. Oldu da. Maçın bitimine dakikalar kala, hele de ikiyi bulabilecekken kalesinde duran toptan golü görüverdi. Güzel akşam bir anda kabusa döndü.
Lozan takımı asla ama asla Beşiktaş ayarında bir takım değil. Üstelik fazlasıyla fırsat bulmuşken bunu skora yansıtamamak ne acı. Bir eleştiri de hocaya. Yorulan isimleri biz burada görürken O, golün yenmesini bekledi. Örneğin Kartal’ın, Taylan’ın alınması niye bu kadar gecikti?
Sezona erken başlamanın da handikapları var elbette ama kondisyon olarak bu kadar çabuk teslim olunması da sorgulanması gereken bir durum. Hocanın maç sonrası sonucu sentetik zemine bağlaması beni çok üzüyor.
Hocanın takımla daha çok zaman geçirmesi gerekiyor. Beşiktaş iyi gitmiyor, iyiye gitmiyor. Tur umudunu İnönü’ye bıraktı. Unutmayalım Lozan’da imzayı İnönü atmıştı. İkinci maçta da o imza atılır ama tekrar edelim Beşiktaş iyi değil.