Ümit Sezgin
Mourinho Yenilmedi Mi?…
Mourinho yine evinde Benfica’ya yenilmedi ama bu beraberlik kimin işine yarar haftaya göreceğiz. Kendi evinde, hem de 20 dakika 10 kişi oynayan rakibine gol atamıyorsan mutlu ve umutlu olmak zor.
Herkesin fikri 2008’den beri gidilemeyen şampiyonlar ligine gitmek için tarihi bir fırsat, tarihi bir maç olduğuydu. Ancak yine herkesin maç öncesinde genel kanısı maçın çok zor olduğu, hatta kazanılamayacağı yönündeydi. “Atarız, tutarız, içinden geçeriz” diyenler bile hemen ardından “ama” ile başlayan bir sürü endişe sayıyorlardı.
Tabii bunda Mourinho’nun iki gün boyunca yaptığı açıklamalardaki olumsuz cümlelerin payı büyüktü. Kimi cümleleri çarpıtılsa bile sonuçta Benfica’nın daha güçlü bir takım olduğunu net biçimde söyledi, dahası Fenerbahçe’nin ancak Avrupa Ligi’nde iddialı olabileceğini de dile getirdi. Aslında bunları söylemese de geçen yıldan kalan duygulara, tatsız Göztepe beraberliğiyle eklenen hayal kırıklığı herkesin umudunu zedelemeye yetti.
Anlaşılan o ki taraftar ile Mourinho arasındaki duygusal bağ çok ciddi biçimde zedelenmiş, Benfica’yı eleyip elememek bu anlamda da son derece kritikti.
Mourinho, Feyenord maçı ilk 11’yle çıktı sahaya. Kadro Duran-Nesyri çift forvetiyle orta sahaya hakim olamama riski taşıyordu. Oynamaktan çok oynatmamaya gelen Benfica’ya karşı tek forvet tercih edip orta sahaya bir kişi daha ekleyebilirdi ama yapmadı Mourinho. Oysa Benfica sahaya son üç resmi maçının aksine tek forvetle, bir kişi arttırılmış orta sahayla çıktı sahaya.
Fenerbahçe fiziği daha güçlü ama tekniği daha zayıf bir takıma dönüştü. Tadiç olsaydı da Duran’ın yanında forma giyseydi kötü mü olurdu? Israrla söylüyorum, Tadiç gitmemeliydi, kadroda onun yerini alacak bir futbol aklı yok maalesef.
Merak edilen Fenerbahçe’nin bu ikili forvetle önde baskıyı tercih edip etmeyeceğiydi. Ancak bunun için öne gitmek gerekiyordu ki bunu yapabilen Benfica’ydı.
Syzmanski’nin duran top kullanımlarındaki düşüşü, zafiyeti görmüyor mu Mourinho? İlk 10 dakika içinde iki serbet vuruş bir de korner kullandı, hepsi de direkt Benficalı oyunculara gitti. Yazık. Enteresandır maçtan sonra Mourinho da kornerlerin rakip oyunculara gitmesinden yakındı. Kerem Aktürkoğlu gelirse belki bizde de duran top kullanabilen birisi olur.
Benfica’nın maç kadrosunu duyururken Kerem’in fotoğrafını kullanması, Kerem’i tribünlerin bir kısmının alkışlaması, O’nun da alkışla karşılık vermesi falan işin magazini. “Verilecek her kuruş haram olsun” diyenler de hiç az değil. Unutmayalım, futbol artık, evet, matematik işi, fizik işi ama her şeyden önce bir duygu, bir tutku oyunu.
İlk şutunu 33. Dakikada Syzmanski ile atabildi Fenerbahçe, o da ceza sahası dışından. Rakip ceza sahasına neredeyse hiç giremedi ilk yarıda. Amrabat neredeyse üçüncü stoper, Fred ve Syzmanski ise orta sahayı tutma çabasında. Eğer orta sahanda oyun kuracak, bloklar arası bağlantıyı kuracak oyuncun yoksa çift forvet niye var? Yine söylüyorum “aaah Tadiç ah”.
İkinci yarıya daha cesur, önde baskıyla başladı Fenerbahçe ve böylece ilerde çoğalarak rakip ceza sahasına yaklaşabildi. Özellikle Osterwolde’nin verdiği destekle sol kanat çalışmaya başladı. Oyunda denge kuruldu ancak pozisyon üretilebildiğini söylemek zor.
Mourinho 80’e kadar Duran-Talisca değişikliği dışında kadroya dokunmadı. Sonrasında önce Oğuz Aydın’ı aldı, uzatmalarda da Kahveci’yi…
Rakibin 70’de 10 kişi kalması da çok bir şey değiştirmedi. Biraz da rakip kapandığı için Fenerbahçe son 15-20 dakikada Benfica ceza sahası civarında görüldü ama Nesyri’nin ofsayta takılan kafası dışında pozisyon üretilemedi. Kahveci’nin şutu da sadece tribünleri heyecanlandırmakla kaldı, rakip defansın kafasına çarpmasa doksana takılıyordu.
Hiç mi olumlu bir şey yok derseniz, rakibe ikinci dakikadaki tek pozisyon dışında hiç fırsat verilmediğini söyleyebiliriz. İşte isteyene umut…Umut fakirin ekmeği ye Mehmet ye…