Midilli’nin 20 milyon yıllık fosil ormanı

Yunan adalarına giden Türklerin sayısı her yaz döneminde basının da gündeminde. Gazete Oksijen’de yayımlanan bir habere göre Antalya Kent Konseyi Turizm Çalışma Grubu Başkanı Recep Yavuz yılda yaklaşık 1 milyon civarında Türkün Yunan adalarına gittiğini açıkladı. Gidene neden gidiyorsun denilince alınan yanıtlar ortada. Daha uygun bir fiyata nitelikli tatil yapmak isteyenler Yunan adalarını tercih ediyor. Ne yiyip ne içtiğinizin yanı sıra plaja da para vermiyorsunuz. Yunanistan’da 2023 yılında başlayan “havlu hareketi” adı verilen protestolar sonucunda halk plajları geri kazanmıştı. Türkiye’de ise plajların durumu ortada. Halka açık alanları bırakın dağ, taş, deniz sermayenin hizmetinde. Yetmez! Köylünün geçimini sağladığı tarlası, ağacı, suyu yerli ve uluslararası firmalar tarafından kuşatılmış, halkın iradesini temsil eden mecliste milletin vekilleri sermayeye uşaklık etmekte. Biz öfkemizi içimize gömelim, aydınlık yarınları düşlemeye, umudu büyütmeye, karanlığa inat güneşe yürümeye devam edelim.

Bu yazının konusu ne Türkiye’de turizmde yaşanan sorunlar ne de Yunan adaları güzellemesi. Daha önce Cote d’Azur ve Londra gezilerimde yaptığım gibi sizlere iki farklı müzeyi anlatacağım. Bu sefer rotamız Ayvalık’ın öte yakası Midilli. Yunanca Lesvos olarak bilinen ada, Yunanistan’ın en büyük üçüncü adası. Adada ilk durağımız Midillili ressam Stratis Eleftheriades Teriade adına açılan galeri.

teriade-gallery-grand-livres.jpg

Adanın incisi: Teriade Galeri

Adını ressam Stratis Eleftheriades Teriade’den alan galeri, Midilli limanına araçla 10 dakikalık mesafede. Teriade 1897 Midilli doğumlu. 18 yaşında resim eğitimi almak için Paris’e gider ve Paris’te Pablo Picasso, Marc Chagall ve Henri Matisse’le çalışır, arkadaş olurlar. Zaten Midilli’deki müzenin bir özelliği de bu dostluğun sonucunda Chagall, Matisse ve Picasso’ya ait eserlerin burada sergilenmesi. Hem de farklı bir formda. Önce Teriade’yi biraz daha tanıyalım.

İlk dönem yağlı boya tablolar yapan Teriade’nin Paris’te sanata olan ilgisi resimden çok sanat teorisi ve eleştirisine yönelir. Bu, modern sanatın oluşmaya başladığı bir evredir ve Teriade de bu değişimin içinde olmak, ona yön vermek ister. Önemli editör ve yayımcılarla iş birliği yapar, sanatla ilgili dergi, kitap yayımlar, gazete makaleleri yazar. 1937 yılında kendi basım evi olan Verve’yi kurar ve sanatla ilgili kitaplar yayımlar. Ayrıca aynı isimle üç ayda bir yayımlanan bir dergi de çıkarır. Dergiye dönemin ressamları, yazarları, şairleri de katkıda bulunur. Matisse, Picasso, Chagall da dergi için çizimler yapar. Müzenin giriş katında sergilenen dergileri incelerken epey vakit geçiriyorsunuz. Ancak müzeye gittiğiniz saate dikkat etmeniz gerekiyor. Çünkü müze üçte kapanıyor. Ancak müze kapandıktan sonra da bahçesinden kolay kolay çıkmak istemeyeceksiniz. Zeytin ağaçlarının altında soluklanmak, cırcır böcekleri korosunu dinlemek eminim size iyi gelecek.

teriade-gallery-eda-001.jpg

Teriade dönemin kurucusu olarak ‘Grand Livres’ adını verdiği büyük defterler tasarlar. Bu defterlerde tanınmış yazarların var olan metinlerine farklı ressamların çizimleri eşlik eder. Verve ressamların eserlerinin reprodüksiyonlarının yer aldığı bir mecmua iken Grand Livres orijinal sanat eserlerini içeren (Taşbasması resim, litograf, ahşap oyma, gravür) ve elle basılarak imzalanan bir yayımdır.

Grand Livres fikrinin oluşumunda Teriade’nin bir yayımcı olarak edindiği bilgilerin ve resim eğitimiyle Orta Çağ elyazmaları üzerine olan birikiminin etkisi görülüyor. Müzenin tek eksiği sergi alanındaki tüm bilgilerin sadece Fransızca ve Yunanca olması. Ancak müze görevlileri merak ettiğiniz her konuyu ayrıntılarıyla anlatıyor.

unnamed-4-001.jpg

Geleneksel kıyafetleri, ada halkının günlük yaşamını merak edenler için de Midillili halk ressamı Theophilos Hadjimichail’in resimleri dikkat çekici. Onun resimlerine baktığınızda her iki halkın, Türkler ve Yunanların ne kadar birbirine benzediğini göreceksiniz.

Taşa dönüşen orman

Midilli’nin kendine has bitki örtüsü Ege’nin milyonlarca yıllık bitki çeşitliliğinin de kanıtı. Hele bir de Sigri tarafında fosil ormanını görünce gözlerinize inanamıyorsunuz. Unesco Dünya Mirası olarak korunan ormanda ağaçların, taşların üzerinde çeşitli bitkilerin fosilleri görülüyor. Peki fosil ormanı da ne oluyor diye merak edenler için hemen anlatalım. Bundan 20 milyon yıl önce adada büyük bir volkan patlaması oluyor ve bu patlama sonucunda büyük bir alan küle dönüyor. Çamur seli ve külle kaplanan koca orman taşa dönüşmüş durumda.

Kocaman devasa boyutlardaki ağaçların olduğu orman adanın üç farklı bölgesinde, Sigri, Andissa ve Eresson köylerinde. Lesvos Taşlaşmış Orman Doğa Tarihi Müzesi ise Sigri’de bulunuyor. Sigri’ye Midilli merkezden bir buçuk saatte ulaştık. Yemyeşil ağaçlar arasında yol alırken bölgeye yaklaştıkça çorak, kuru bir toprak bizi karşıladı. Tek tük maki benzeri bitkiler var. Ancak onlar da çıplak dağlar ve tepelerin ortasına kondurulmuş gibi. Görüntü ürkütücü çünkü kendinizi adeta başka bir gezegene gelmiş gibi hissediyorsunuz. Bu aslında 20 milyon yıl önce Kuzey Ege’nin bitki örtüsünün de nasıl değiştiğinin göstergesi. Bir yanda yemyeşil bir doğa adanın başka bir bölgesinde ise çorak topraklar. Dünyanın farklı yerlerinden adaya gelenlerle birlikte fosil ormanını gezdik. Önce müzeye yakın taş ormanına gittik.

unnamed-3-1.jpg

Ardından müzeye ulaştık. Müzede dünyanın farklı üniversitelerinden gelen gençler ziyaretçileri karşılıyor ve fosil ormanına ilişkin bilgiler veriyor. Yunanistan sahanın doğal, jeolojik ve paleontolojik değerinden ötürü taşlamış ormanı 1985 yılında koruma altına almış. Lesvos Taşlaşmış Orman Doğa Tarihi Müzesi ise 1994 yılında kurulmuş. Müzede fosil bitki türlerine ait taşlaşmış kök, gövde, dal, yaprak ve meyveler görülüyor. Palmiye, tarçın, defne, ıhlamur, kayın, meşe, ceviz, kızılağaç, çınar, gürgen, porsuk ağacı, çam ve çamların ilkel ataları, servi fosilleri müzede yer alan türlerden. Sadece bitkiler değil müzede adada yaşayan fil ve mamutlara ait fosiller de var. Farklı hayvan türleri evrimsel süreci takip etmenizi sağlıyor. Ege’de jeolojik yapının depremlerle nasıl değiştiğini simülasyonlarla, iyi hazırlamış bilgi panoları ve videolarla izliyorsunuz.

Yolunuz Midilli’ye düşerse kum, güneş, deniz ve yemekler dışında adanın müzelerini, fosil ormanını da keşfetmeyi unutmayın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eda Yılmayan Arşivi