Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

Bir avuç sayısal mühendislik

Devletin seni kandırdığı yerde artık hiçbir şey devlet değil. Devleti yönetenler halka yalan söylerse güven ölür. Güven öldüğünde halk susmaz. Mutlaka hesap sorar. Zaten devleti yönetenlerin yalanı halkı susturmuyor, sadece fırtınayı büyütüyor.

Küçük Oynamalar, Büyük Sonuçlar

Seçim dediğimiz o kutsallık: Mühür vurulur, zarf seçim sandığına bırakılır. Çıkan sonuç “milli irade” diye sunulur. Keşke öyle olsaydı… Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetişim yapısını parlamenter sistemden cumhurbaşkanlığı makamına teslim etmeye “evet” mi, “hayır” mı diye sordukları 2017 referandumu üzerinde yapılan bilimsel inceleme (Kaynağın uzantısı en altta sonra mutlaka okuyunuz) sandıktan çıkan oy sayısıyla, yani rakamların diliyle oynandığını, sandığın gerçek dilinin susturulduğunu söylüyor.

Şişirilmiş Oy

Kaynak makaleye göre söz konusu referandumumuzda yüzde on birlik bir “fazlalık” çıkıyor karşımıza. Az gibi görünebilir ama işte bütün mesele bu. Zehir küçük dozlarda verildiğinde anlaşılmaz, öyle değil mi? Ama zaman içinde öldürür. Anadolu’da kırsal yerlerde şişirilen oylar koskoca bir ülkenin, halkın özgür iradesini ipoteklemiş.

Korkusuzlar

Hatırlayınız, referandumdan bir yıl sonra 2018 genel seçimi için bu ülkenin halkı olarak yine, bizi yönetecekleri seçelim, parlamentoda temsil etsin, kaynakları halka eşit dağıtsın, kamu yararına kanun maddesi yapsın diye sandığa gitmiştik (2017 referandumunda bize sorulan soruya verilen cevabın gerçekte “hayır” olduğunu, “hayır” diyenlerin kandırıldığını unutmadan okumaya devam ediniz). 2018 seçimlerinde de aynı senaryo bu defa daha düşük bir tempoyla devam etmiş. Konusu belli, oyuncular aynı, finali önceden tahmin edilebilir. Seyirci (biz/halk) hiçbir şey bilmeden televizyonun, sosyal medyanın karşına oturmuş “Acaba bu defa farklı olur mu?” diye bekledik.

Anlam

O zaman sorumuzu soralım: Bu iki seçimden çıkan sonuç halkı mı temsil ediyor yoksa “sayısal mühendisliği” mi? Soru sormaya devam edelim. Bugün hapiste olan onca gazeteci, parti başkanı, belediye başkanı, seçilmiş milletvekili, avukat, şehir plancısı, iş insanı, çevreci ve öğrenci 2017 referandumunda sonuç “hayır” olmasına rağmen hapse atılır mıydı? 2018 genel seçimlerinin gerçek sonucuna istinaden sağlanmış bir parlamento düzeni şimdiki gibi mi olurdu? İçimiz şişerek anlıyoruz; en derin sürgün insanın kendi vatanında yaşarken oluyor... Sekiz koca yıl geçti.

Güven Yıkılınca

Yazıma konu olan makaleye göre ortada net bir görüntü var: Devleti yönetenler küçük oynamalarla büyük sonuçlar elde etmişler. Muhalefet partileri bunu bilip susmuşlar mı? Seçmenler olarak bize de sorumluluk düşüyor. Demokrasi sadece oy vermek değil, o oyun hesabını da sormak… Eğer sandık halkın sesini değil de bir avuç mühendisliğin kemirgenliğini, kötülüğünü yankılıyorsa o zaman ne bekliyoruz, neden bekliyoruz?

Milli irade diye pazarlanan şey sahne ışıkları söndüğünde dekoru sökmekten ibaretse bu oyunun adı artık demokrasi değildir. Devletin halkı kandırdığı yerin adı vatan olur mu?

Kaynak: PMC PubMed Central, National Center for Biotechnology Information, “Forensic Analysis of Turkish Elections in 2017-2018” by Peter Klimek et al. 2018 Sep.17. (Erişim Tarihi: 5/09/2025) PMCID: PMC6173410 PMID: 30289899

https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC6173410/

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi