Haldun Solmaztürk

Haldun Solmaztürk

Trump’a en çok ihtiyaç duyduğu şeyi veriyorlar: Meşruiyet…!

Dünya tarihinin en karanlık dönemlerinden birinde yaşıyoruz. Yaşadıklarımız bir türlü uyanamadığımız bir kabûs gibi, sürgit gözlerimizin önünde.

Bu kabûs, 1999 Kosova Savaşıyla başladı, 2000’li yılların başında göreve gelen George Bush yönetimiyle hız kazandı, sonraki yönetimlerin basiretsiz, vizyonsuz tutumlarıyla derinleşti.

Halen süren bu kabûsa Trump yönetimleri tüy dikti.!

Küresel liderlik krizi, ülkelerin kendi içlerindeki ulusal liderlik krizleriyle iç içe gelişiyor.

Kaybettiği 2020 seçimleri sonrası, 2021 Ocak ayında darbeye teşebbüs eden Trump’ın Cumhuriyetçiler tarafından 2024’te bir kez daha aday yapılması—ve kazanması—Amerikan siyasi sisteminin bir trajedisidir. Amerikan siyasi tarihine bir utanç sayfası olarak geçmiştir.

Yine de Amerikan halkı direnmektedir. Geçtiğimiz Haziran’daki ‘Krallara hayır.!’ gösterilerine milyonlarca insan katılmıştı. Daha büyük kitleler, geçen hafta da Trump’ın anti-demokratik tutumunu protesto ettiler, anayasal haklarına ve özgürlüklerine sahip çıktılar.

Amerika’da Trump’a destek düşerken Amerika’nın dünyadaki saygınlığı da yerlerde sürünüyor. Trump ve Trump Amerikası meşruiyetlerini hızla yitiriyorlar.

Yani en çok ihtiyaç duydukları şey meşruiyet.!

Trump’ın, Gazze savaşının ‘büyük kahramanı’ ilan ettiği Netanyahu’nun da başı dertte…

Netanyahu—ve eşi—2016’dan beri, dolandırıcılık, güvenin kötüye kullanılması ve rüşvetten üç ayrı davada yargılanıyor. Parlamentodan ‘dokunulmazlık’ alma girişimi sonuç vermeyip en yakın çalışma arkadaşları da ‘etkin pişmanlıktan’ yararlanmak isteyince, çarnaçar, bir yargı ‘reformuyla’ kendini yargıdan kurtarmaya (!) teşebbüs etti.

2023 Sonbaharında gerek Netanyahu’nun şahsına gerekse yönetimdeki yozlaşmaya olan toplumsal tepki giderek artıyordu. Meşruiyet, Netanyahu’nun da en çok ihtiyaç duyduğu şey olmuştu.!

İşte o aşamada, birilerinin nasılsa ‘Kuvâ-yı Millîye’ saydığı Hamas devreye girdi…

Hamas’ın 7 Ekim 2023 ‘Aksa Tufanı’ saldırısında öldürülen çoğu sivil 1200 kişi yanında 250 kadar da rehine alındı. Bu saldırı Netanyahu’ya beklediği fırsatı ve gerekçeyi verdi.

Son iki yıldır süregelen ‘Filistin soykırımı’ geçtiğimiz günlerde Mısır’da imzalanan belgeyle bir süreliğine de olsa durmuş gibi görünüyor ama bu arada hem Trump hem de Netanyahu en çok istedikleri, en çok ihtiyaç duydukları şeyi aldılar—meşruiyet…!

Aynı günde, iki son derece ustaca kurgulanmış ve yönetilen gösteri izledik; ilki İsrail parlamentosu Knesset’te, diğeri Şarm el-Şeyh’te…

Kipling’in kitaplarında sıkça geçen bir ‘sahib’ vardır. Hindustan dilinde beyaz Avrupalıların—İngiliz sömürgecilerin—üstünlüğünü kabul anlamında kullanılan bir kelimeydi. Trump’ın bile bile 4,5 saat geç geldiği Şarm el-Şeyh’teki ‘Trump’a biat, Amerika’ya sadakat’ toplantısında Pakistan başbakanı Trump’ı “Dünyanın ihtiyaç duyduğu örnek lider” ilan etti ve karşısında ‘İngiliz ordusu usulü’ selam durdu: “Mr. President [sahib], I would like to salute you for your exemplary leadership”.

İşte Şark’ın ve Garb’ın liderleri (!) Trump’a ihtiyaç duyduğu meşruiyeti böyle sundular.

Orada Trump’ın arkasında ve önünde dizilen liderlerin tutum ve söylemlerini ve Trump yönetiminin bu gösteriyi nasıl kullandığının belgesini—buradan okuyabilirsiniz: https://www.whitehouse.gov/articles/2025/10/widespread-acclaim-for-president-trumps-diplomatic-triumph/

Bu şamata içinde Trump Netanyahu’yu ve onun temel ihtiyacını da unutmadı: meşruiyet.!

Ne de olsa bozacının şahidi şıracıdır…

Knesset’te yaptığı uzun konuşmada, Gazze’de, Batı Şeria’da, Suriye’de, Lübnan’da, İran’da yaşananları ‘Yahudilerin ve Hristiyanların’ zaferi, Netanyahu’yu da ‘Yahudi ve Hristiyanların’ kutsal kahramanı ilan etti. İsrail cumhurbaşkanını, anayasal yetkisini kullanarak o ‘kahramanı’ affetmeye (!) davet etti.

‘Pekiyi bütün bunların bedelini kimler ödedi?’ derseniz elbette Filistinliler, özellikle de Gazze’de yaşayanlar…

Ne 20 maddelik Trump Planı’nda ne de ‘Trump şov’ gölgesinde imzalanan ‘Trump’ niyet belgesinde Filistinliler ve Filistin devleti yok.!

Gazze’de ve Batı Şeria’da işgal altındaki topraklarda öldürülen çoğu kadın ve çocuk on binlerce Filistinli’den, yüz bini aşkın yaralıdan—üzüntü ifadesi bir yana—tek söz dahi edilmiyor. Tam aksine, Trump’a bakarak konuşan Netanyahu’ya göre İsrail askerleri “Medeniyetle barbarlığın sınır hatlarında aslanlar gibi savaşmışlardı”.

Netanyahu Trump’a, 2017’de ABD büyükelçiliğini ‘İsrail’in ebedi başkenti’ Kudüs’e naklettiği, 2018’de İran’la olan nükleer anlaşmadan çekildiği, 2019’da İsrail’in Suriye toprağı olan Golan tepelerini ilhakını ve “Yahudi halkının ezeli ata yurdu Yahudiye ve Samarya (Batı Şeria) üzerindeki haklarını” tanıdığı, Birleşmiş Milletler’de “İsrail hakkındaki [Gazze’de soykırım yaptığı] yalanlara karşı çıktığı”, Kasım Süleymani’yi öldürme emrini verdiği, İran’a ağır bombardıman uçaklarıyla saldırdığı, Arap devletlerinin İsrail’e teslim olması anlamına gelen İbrahim anlaşmaları (!) için teşekkür etti.

Önce Knesset’te sonra da Şarm el-Şeyh’te, Filistin devleti tabutsuz ve kefensiz toprağa gömüldü—binlerce Filistinli gibi…

Bölge ülkeleri ve halklarını saymazsanız, kaybeden bir kişi ve bir kurum daha vardı.

Trump’ın arkasına sahne figüranı gibi dizilen liderler (!) arasında ifadesiz bir yüzle dinleyen Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres.

Trump bir metre uzağındaki Guterres’i görmezden geldi ve aşağıladı: “Çok da sevemediğim birkaç kişi var ama onların kimler olduğunu söylemeyeceğim. Gerçi siz biraz düşününce tahmin edersiniz”. Herkes kimi kastettiğini biliyordu.!

Son bir haftada yaşadıklarımızın etkileri, Gazze’nin, Filistin’in, Suriye’nin, Orta Doğu’nun çok ötesindedir. Trump’a—ve Netanyahu’ya—bilerek ya da bilmeden meşruiyet sağlayanlar yeni bir dünya düzeninin temel çerçevesine ve parametrelerine de destek ve onay veriyorlar.

Yeni bir dünya şekilleniyor. Bu dünyada Birleşmiş Milletler yok, BM Sözleşmesi ya da İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi de yok; uluslararası hukuk hiç yok…

Sadece Amerika Birleşik Devletleri, onun ideolojik körlük içindeki dengesiz başkanları ve yönetimleri, onların tek taraflı kararlara dayalı siyasi, askeri ve ekonomik hakimiyeti var.

Üç gün önce Mısır’da olan budur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Haldun Solmaztürk Arşivi