Emre Alkin
Bu programın iletişim bacağı da zayıf...
Merkez Bankası'nın son PPK toplantısında yaptığı açıklamada önemli bir detay vardı: "Ekonomik aktörlerin beklentileri ile bizim hedeflerimiz arasındaki makas açıldı".
Aslına bakılırsa tam olarak cümle bu değildi ama tamamen bunu demek istiyordu. Yani toplumun çok büyük bir kısmının enflasyonla alakalı beklentileri ile ne OVP ne de TCMB beklentileri uyuşmuyor. Bu arada bir Merkez Bankası Başkan Yardımcısından "beklentilerimize uyum sağlamaz iseniz acı çekersiniz" gibi tehditkar bir açıklamaya da şahit olmuştuk. Tüm bunlar gösteriyor ki, ekonomi yönetiminin sinirleri bozuk ve kasım ayında tüm hedeflere toptan bir revizyon gelebilir.
Tam bu esnada TCMB'nın bir anketi hanehalkının enflasyon algısının piyasa katılımcıları ve reel sektörden farklı olduğunu ortaya koydu.
Buna göre 12 ay sonrası yıllık enflasyon beklentileri, piyasa katılımcıları için 1,3 puan azalarak % 28,7 seviyesine, reel sektör için 1,2 puan azalarak % 53,8 seviyesine gerilerken, hanehalkı için 1,1 puan artarak % 73,1 seviyesine yükseldi. Yani, reel sektör de vatandaş da programa inanmıyor. Bu arada % 73,1 seviyesi hanehalkı beklentileri için son üç ayın en yüksek beklentisi oldu.
Tabii, insanın aklına şu soru geliyor: Ne reel sektör ne de vatandaşın inanmadığı ama bir avuç finansçının inanmış gözüktüğü bu programın doğru olmadığını ispat etmek için daha ne gerekiyor? Büyük ihtimalle ekonomi yönetimi bu çarpıklığın sebebini de daha önce yaptığı gibi el yordamıyla ya da sezgiyle bulmaya çalışıyor.
Bir şeylerin ters gittiğini gören bir yönetici, sıkıntıyı dışarda aramak yerine kurduğu strateji de aramalı öncelikle. Geçen yıldan beri uygulanan bu program daha en başından beri arıza veriyordu. Ancak 6 ay geçtikten sonra arzulanan sonucu vermeyeceği görülmeli idi. Hala ısrar edilmesi basiretten çok inatçılık çağrışımı yapıyor.
Sözün özü: İnsanların benimsenmediği, özümsenmediği ve bir parçası olarak hissetmediği stratejiler başarılı olamaz. Herkesin aynı yöne bakması sağlanmadan başarı insanları zorlayarak gelmez. Tam mutabakat sağlanmadan ya da kritik noktadaki birimlere haber verilmeden alınan kararlar yenilgiye mahkumdur. Bu sebeple stratejilerin aşağıdan yukarı gelen bilgiler ışığında hazırlanması, imkan ve kabiliyetlerin farkında olunması önemlidir. Bunun dışındaki her yaklaşım istikrarsızlık yanında mucize beklentisi yaratır. Mucize, başarının içinde aranacak en son şeydir diye düşünüyorum.