Mutlu Hesapçı

Mutlu Hesapçı

İnsanın peşini travmaları bırakmıyor!

Kurduğun bir cümlenin insanın hayatında nasıl bir şeye dönüşeceğini bilemezsin.

Verdiğin umudun gerçekleşmeyeceğini gördüğünde üstelik de o umuda tutunmuşsa insan nelere yol açacağını bilemezsin. Birinin hayatında onarılmaz yaralar açarak travmaya dönüşeceğini kestiremezsin. Takındığın maskelerin bir gün yüzüne yapışacağını hesap da edemezsin. İşin içinden çıkamayacağın travmaların geleceğini şekillendirir ve artık sen sen olmaktan çıkmışsındır.

İnsanın insana ettiği üzerinden bir hikaye ve bu sorgulamalar eşliğinde farklı bir film ‘Maske’.

Bu hafta vizyona girdi.

Filmi, senaristi ve oyuncularıyla konuştum.

Yeni Türkü’den Maskeli Balo şarkısını açın, kendi maskenizi evde bırakın ve bu filmi izlemeye gidin. Çünkü sizi şaşırtacak derecede farklı bir film olmuş. Herkese travmasız iyi pazarlar dileriz.

Emrah Ertaş - Senarist

“Toprak bütün renkleri içinde barındırır”

Çok farklı ve ezber bozan bir film izledim. Yola çıkış hikâyesi nedir?  

Filmin ortaya çıkışı polisiye kısmından başlıyor ve sonra bir soru soruyorum; “Suçlu olsa da olmasa da bir insan içeriye nasıl girebilir?” Bu sorudan başlayarak film aile hikâyesine ve dramasına bağlanıyor.

Filmin çıkış noktası aslında saadet zinciriyle hayatlarını kurtarmak isteyen insanlardan başlıyor da diyebilir miyiz? Hatta en son Tosuncuk örneğinde gördüğümüz paraya para katmak hikâyesi ve kandırılan insanlar ve hayatlar…  

Birincisi sizin bahsettiğiniz dolandırıcılık hikâyesi hepimizin hayatında olan bir şey, hatta yakınlarımızın da başından geçen bir durum. Bu sadece haber olarak geçer ama ailelere etkisi, daha sonra bu durumun uzun vadede etkisi pek bilinmez, kaybolur ya da gazetede okuduğumuz bir haber olarak kalır. Oysaki bu mağduriyetler intiharlara bile yol açmıştır. Mağdurken eğer gerekli ilgi gösterilmezse veya gerekli yardım yapılmazsa hayatlarının neye dönüşeceğini de filmde anlatmak istedim. Filmin adı da aslında oradan kaynaklı, hatta karakterlerin isimleri de bu nedenle bir temele dayanıyor. Nergis ismi mesela kökü zehirli bir bitki, genetik bir deliliği onun çıkışını ortaya koyuyor. Orhan Amirimiz “Ben savcı değilim, hâkim değilim” diyor sürekli ama Orhan aslında eski Türkçe’de oranın beyi, hâkimi olan anlamında… Barış-Cenk çekişmesi öyle. Toprak bütün renkleri içinde barındıran bir karakter, toprak öyledir her şey vardır içinde, her şey yetişebilir. Bu maskelerin nasıl oluştuğunu anlatmak istedim ve tüm bu düşüncelerle olay örgüsünde geri kalan birbirini tamamladı.

Nilay Deniz - Oyuncu

“O intikam arzusunu yaratan yaşadığı olaylar”

Senin için bu film nasıl bir proje oldu?

Benim için çok özel bir proje oldu. Özel olmasının ilk sebebi benim ilk sinema filmim olması. 10 yıldır bu işi yapıyorum ve ilk kez bir sinema filminde yer alıyorum. Daha önce teklifler oldu ama dizi çalışmalarımdan dolayı zamanlar çakıştı ve bir türlü kısmet olmadı. İlk filmimin de farklı ve özenilmiş bir film olması, risk alınarak yapılmış bir iş olması beni ayrıca mutlu ediyor. Zamanı buymuş ve bu filme saklanmış diye düşünüyorum.

Nasıl bir karakteri canlandırdın?

Nergis psikolojik problemleri olan bir karakter. O yüzden psikolojisini anlamak için hem yönetmenimiz hem de senaristimizle uzun toplantılar yaptık. Aynı zamanda psikolojik destek aldım. Çünkü insan zaman geliyor kendini bile anlamakta zorlanıyor ve canlandırdığı bir karakteri anlamak da bu noktada hayli  zorlanabiliyor. Nergis zor bir karakterdi ve psikolojisini anlamak rol için gerekliydi, o yüzden karakter için psikolojik destek aldım.

Nergis’in geçmişi peşini bırakmıyor ve aslında geleceğini de çocukluk travmaları şekillendiriyor. Nergis’i sen nasıl yorumluyorsun?

Her çocuk gibi saf ve masum doğup sonra yaşadıkları hayatını belirliyor. Hayatındaki insanlar, hayatın ona yaşattıkları Nergis’i başka bir yere evriltiyor. Ve bir yandan hak verebiliyoruz çünkü haksızlık çok kötü bir şey ve çocukluğunda sürekli haksızlığa uğramış… Çocukluğunda haksızlığa uğrayan insanların karakterinde çok büyük ve derin yaralar, boşluklar açılıyor. O boşlukları doldurabilmek için de olmayacak şeyler yapabiliyorlar. Ben onlara, bunu yapan insanlara hak vermem ama o kendinde bunu hak bulabiliyor.

Çünkü kendi hayatını kuramadığı için aslında Nergis de bu ödeşmeyi istiyor diyebilir miyiz?

Evet, bir ödeşme, intikam diyebiliriz. İntikam istiyor çünkü elinde o duygudan başka hiçbir şey kalmıyor.

Nergis’in yaşadıkları çok travmatik ama ister istemez ben de çocukluğuma gittim “Neler yaşadım?” diye düşündüm. Sen çocukluğunda travma yaşadın mı?

Tabii ki de yaşadım, çocukluğum kolay geçmedi benim. Ben travmaların hayatımı şekillendirmesine izin vermedim, ben bu yolu tercih ettim. Ama Nergis bunu tercih etmedi, o yüzden de onu anlayabilirim.

Hikâyenin içinde Nergis’e hak verebiliyor musun?

Hikâyenin içinde hak verdiğim noktalar var; o intikam arzusunu yaratan yaşadığı olaylar… Bence de büyük haksızlık yaşadıkları, o noktaya gelmesi gerekiyor muydu? Hayır, o noktada hak vermiyorum ama evet yaşadıklarını kaldıramaması normal.

Filmdeki tek kadın karakter sensin…

Aynı zamanda Nergis’in eril tarafı çok güçlü o yüzden de farklı durmuyor. Aslında hepsi birbirini tamamlıyor çünkü diğer karakterlerin de dişil enerjisi var. Hepsi birbirine harmanlanıyor ve o enerji bir bütün oluyor. Farklı, ayrı ve çıkıntı olarak hissetmiyor kadın karakter kendini. İzlemeye alışkın olduğumuz hikâyelerde kadınların kadınlığı çok kullanılır. Bu filmde aslında biraz da henüz kadın bile olamamış, olmasına izin verilmemiş bir karakter izleyeceğiz. O yüzden bu durum da biraz üzücü.  

Kaan Turgut - Oyuncu

“Kaan ya rezil olacağız ya vezir, çok sınırda bir rol”

Psikolojik derinliği olan, gelgitleri fazla olan, çift kişilikli bir karakter olarak izledik seni. Senin için nasıl bir rol oldu, nasıl hazırlandın?

Çok yoğun bir dönem geçirdim diyebilirim. Daha önce kamera önünde de tiyatroda da böyle bir rol oynamamıştım. Ama çocukluk hayalimdi renkli şeyler oynamak, sınırlarımı zorlamak. O yüzden rol geldiğinde çok heyecanlandım. Ailemle bile görüşemediğim, tamamen Barış’ın psikolojisine yaklaşmaya çalıştığım aslında Cenk’e yaklaşmaya çalıştığım bir dönemdi. Akıl hastanesi geçmişi, ailevi travmalar, ilaç kullanımı çok yoğun olduğu için ve izlediği yol bambaşka olduğu için hazırlık süreci benim için hem mental ve hem fiziksel olarak zorlu bir dönemdi.

Nerede, ne yapacağını bilemeyeceğimiz bir karakter hatta iki karakterli biri… Çok kişilik bölünmesi olan bir karakter

Kesinlikle… Boşluk bırakmamaya, seçili olmayan tek bir şeyi yapmamaya çalıştım filmde ki sonra seyircinin yaşayacağı sürprizin altını çizebilelim, yükseltelim diye. Barış veya Cenk, oynadığım her şeyi ritim olarak birbirinden ayırmaya çalıştım, umarım başarmışımdır.

Geçmiş travmaları hayatını şekillendiriyor, insanlara güveni yok, psikolojik sorunları var ama özünde iyi insan olma durumu da var kıyamıyorsun.

Ben de iyi bir insan olduğunu düşünüyorum ama çok yalnız. Zamanında ebeveynlerinin yaşadığı durumların çocuklarda yarattığı travma çok yüksek olabiliyor. Ve bu durum filmde detaylı bir şekilde işleniyor. O yüzden çok renkli, değişik ve ters köşe bir karakter izleyecek izleyici.

Özenme durumu çok dramatik geldi, özeniyor ve karşısındaki kişi gibi olmak hatta onun yerinde olmak istiyor… Kandırdım durumu da üzücü…

Aslında karakteri kurarken, karakterin ayağını yere sağlam basması için çocuk yaştan itibaren taklit yeteneğinin yüksek olduğunu kodladım. Ve zamanında çocuk yaşta yaşadığı travmalar bir insanın kandırılması aslında sadece babasının kandırılması koskoca bir ailenin etkilenmesine yol açtığı için kandırılma duygusu hayatına yerleşiyor zaten. Ve bu durumun getirdiği psikolojiyle hep birilerine özenerek bir oyun geliştiriyor ve bir hikâyenin içinde kalıyor. O yüzden kandırmakla çocuksulukla alakalı tarafını hiç bırakmadan ve kesintisiz çizgiyle bozmadan götürmeye çalıştım.

Bu kadar güçlü bir intikam duygusu kişiyi haklı yapar mı?

İntikam almak isteyen insanların haksız duruma düşmeyi çok umursadıklarını sanmıyorum. Bende intikam duygusu hiç yoktur. Küçük yaşlarımda belki ikili ilişkilerde olmuştur. Ben enerjiye inanıyorum ve bırakıyorum hayata. Ama bu filmin özünde bir intikam filmi olduğunu söyleyebilirim çünkü oynarken hiç unutmamam gereken şey ve not aldığım şey intikam duygusuydu. O acıları diri tutmak adına intikam duygusunu ayakta tuttum.

Oyunculuk anlamında zorlandın mı? Çok bıçak sırtı ve çok katmanlı bir rol ya “İyi oynadın” diyecekler ya da “Olmamış” diyecekler… Bu rolü oynamak strese soktu mu?  

Kesinlikle çok stresliydim. Bu kadar sınırlarımı zorlayan bir rolde oynamadım. Ben 9 Eylül Üniversitesi’nde okudum, okula hazırlayan ağabeyim Taylan Ertuğrul bu rol ilk geldiğinde bana dedi ki; “Kaan ya rezil olacağız ya vezir, çok sınırda bir rol...” “O zaman deneyelim” dedim. Zorlandım elbette iki farklı kişiliği oynarken yani Barış’ın ve Cenk’in ritmini ayırırken Taylan Ağabey ile çalıştık öyle ki tek bir cümleyi çalışmışız bir baktık 8 saat üzerinde çalışmışız.

Erdinç Gülener - Oyuncu

“Bu filmde seyirciyi kandıracağız ama çok güzel masumca kandıracağız”

Senaryo geldiğinde sizi ne etkiledi ve projeyi kabul ettiniz?

Çok enteresan bir senaryo bir çırpıda okudum ama anlamadım hemen ikinci defa okudum “Aaa yok artık, nasıl ya?!” diyerek şoklar geçire geçire “Ben bu filmde kesinlikle olmalıyım” dedim. Çok sürprizli bir hikâye. Uzun süredir bu sektördeyim ilk kez bu kadar karışık bir hikâye gördüm. Olay örgüsü çetrefilli olmasına rağmen çorap söküğü gibi olayların ilerlediği, her şeyin yerine oturduğu bir kurgusu var ve bu duruma ben hayran kaldım. Senaristi Emrah’ı alkışlamak gerekiyor, inanılmaz bir zeka.

İçinde çok fazla duygu var. Sizin karakterinizden yola çıkarak; bir insana bir cümle kurduğunuzda onun hayatında ne yaratacağını, nasıl bir duygu oluşturacağını bilemeden o cümleyi kuruyorsunuz. Ama o kurduğunuz cümle insanın hayatını çok etkileyebiliyor. Burada da kilit durumda olan sizin karakter de var; bir cümle kuruyorsunuz ve o çocuklarda bu cümle travmaya yol açıyor.

O cümleyi kurduğunda ne kadar incitici olabileceğinin farkına varıyor aslında. Farkına varıyor ama o çocuklara bunu söylemiyor, çocuklar bunun farkında değil. Ve o söz ağızdan bir kere çıkıyor. İnsanız işte ve insanın dilinin kemiği yok ki. Gündelik hayatta hepimiz bu durumları yaşıyoruz ve düşünmeden öyle şeyler yapıyor, öyle cümleler kurabiliyoruz ki. Dışarıda herhangi bir insana ters bir şey söylemeniz, bir bakışınız bile insanın hayatını gerçekten çok etkileyebiliyor.

Orhan iyi bir insan, ben hiç böyle bir polis amiri görmemiştim…

Filmlerde polisleri görürüz ama hep bir egosu vardır. Dolayısıyla ben bu karakteri sadece insani yanından almak istedim. Emniyetin içinde feleğin çemberinden geçmiş bir başkomiser aslında ve artık emekli olmak istiyor. Adam her şeyi, kimin ne yaptığını biliyor belki önceleri acımasız ve kötü adam olabilir ama sonra sonra şunu anlamış; zorunlu olmadıkça insanları acımasız yargılamamaya karar vermiş.  

Suç işlediğini zannettiği kişiyi suçlamak ve hapse atmak yerine onu anlamaya çalışıp topluma kazandırmaya çalışan bir başkomiser var burada… Önyargısız bir duruşu var.

Kesinlikle öyle! Ben Ankara’da okurken Ankara Sanat Tiyatrosu’nda ‘Bir Ceza Avukatının Anıları’ diye çok güzel bir oyun izlemiştim ve orada şu cümle geçer; “Suçluyu kazıyın altından insan çıkar...” Komiser de aslında bunu yapıyor.

İntikam duygusundan yola çıkan bir film bu ama…

Arkadaş bu kadar komplike kötülük olmaz ki, bu hastalık derecesine varan bir paranoya. Bu intikam duygusunu tasvip etmiyorum. Gerçek hayatta böyle bir şey olamaz, olmamalı. Yıllardır bunun planını kuruyorsunuz, ilmek ilmek çok acayip. Normal bir insanın intikam tarzı değil bu. İntikam almak isteyebilirsin, hepimiz yapabiliriz ama bu şekilde değil.

Çocukken yaşadığımız travmalara takılırsak ve bunu sebep gösterirsek her şey meşrulaştırılmaya çalışılır.

Babanın, annenin yaptığı hatalarla başlıyor burada hikâye. Travmalar üzerinden büyüyoruz, belli bir yaşa geldikten sonra çok sonra aşabiliyoruz, benim de yaşadığım travmalar var elbette.

Maskeleri takarak kandırmak üzerine de çarpıcı durumu var filmin…

Bu filmde seyirciyi kandıracağız ama çok güzel masumca kandıracağız. Herkes kandırılır ve herkes maskelidir. Her şeyin bir maskesi var. O maske bazen gerçeklik, her duruşa göre maskelerimiz var. Bu maskeleri de kendimizi korumak için takıyoruz ama kendimizi korurken de başkalarına zarar verebiliyoruz. Bu anlamda da çok sürprizli film oldu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mutlu Hesapçı Arşivi