Abdullah Biricik

Abdullah Biricik

Audere est Facere*

Maç kadrosu maçtan çok tartışılan, “çift forvet mi, tek forvet mi” oynar iddialarının neredeyse bahise dönüştüğü bir ortamda, Tottenham karşısına 2,5 forvetle çıktı Galatasaray.

Çıktığı takım da öyle sıradan bir takım değil. Geçen hafta Aston Villa’yı, 1 hafta önce Manchester City’i, 2 hafta önce de Manchester United’i yenen, UEFA Avrupa Ligi’nde oynadığı maçların tamamını kazanan, Premier Lig’in yaklaşık 800 milyon Euro değerindeki takımı Tottenham Hotspur. İnanılmaz bir karar.

Ben teknik direktör olsam asla böyle bir kadro ile çıkmaya cesaret edemem. Okan Buruk’u başarılı ve farklı kılan belki de bu cesur oyun karakteri. Eleştirilmeyi hatta yerden yere vurulmayı göze alarak, inandığı ve doğru bildiğini yaptı Okan Hoca. 3’lü savunma anlayışı ile oyuna ilk birkaç dakika çok kontrolsüz başlansa da ilk yarıda öyle bir oyun ortaya kondu ki tabeladaki 3-1’lik skor oldukça yanıltıcıydı. Sadece ilk yarıda rakip kaleye 17 kez gidip, kaleyi 11 kez yoklamıştı Galatasaray. Bu dominant ve yüksek tempolu oyunu dünyada oynayabilen kaç takım var bilmiyorum.

Okan Buruk, kuzey Londra ekibi Tottenham’a kuruluş mottosunu yaşattı.

“Audere est Facere” (Cesaret etmek yapmaktır.) Tottenham Hotspur’un kuruluş mottosu olan “Audere est Facere” Ali Sami Yen’de Galatasaray tarafından 2 perdede sahnelendi. Kuruluş mottosu dışında kuruluş hikayesi de Galatasaray ile aynı Tottenham’ın. Ali Sami Yen ve arkadaşlarının öğrenciyken kurduğu gibi kuruluyor Tottenham. Bobby Buckle ve bir grup öğrenci arkadaşı tarafından.

İlk yarı bittiğinde yanımdaki basın mensuplarına “izlediğiniz ve izleyebileceğiniz en iyi Galatasaray’ı izlediniz, ikinci yarıda bol sıkıntıya hazır olun” dedim. Ama maç bitiğinde istatistikler 3 katına çıkmıştı.

Galatasaray rakip ceza sahasında 40 kez topla buluşarak, yaklaşık 30 kez rakip kalede tehlike yarattı. 3,3 gibi rekor bir gol beklentisi yakaladı.

Maçta harikalar yaratıp tüm Avrupa’ya futbol dersi veren Okan Hoca kronik hatasını tekrarlayıp (her koşulda oyuna soktuğu) Kerem Demirbay, Berkan Kutlu ve Batshuayi’yi oyuna alarak hem oyun kalitesini düşürdü hem de olası bir puan kaybına zemin oluşturdu.

Neyse ki Tottenham bu ikramı (birisi boş kale olmak üzere) geri çevirdi.

10 kişi kalmaları da Galatasaray’ın bu olağanüstü oyunda puan kaybetmesini engelleyen bir faktördü.

Bu 3’lü ezber değişikliğe eklenen bir diğer isim ise Jelert. Bu dört oyuncu koşullar ve skor ne olursa olsun oyuna giriyor. Geçen sezon Berkan’ın attığı gol dışında akılda kalan bir değişiklik katkısı olmadığı gibi bu oyuncular girer girmez Galatasaray’ın oyun kalitesi düşüyor. Maçta herkes Osimhen’in yerine Icardi’nin çıkarılması gerektiğini düşünüyordu ama o değişiklikte Okan Buruk haklıydı. Futbolda her değişiklik performansa göre yapılmaz. Bazen (10 dakika bile olsa) kötü dönemler ve ailevi sorunlar yaşayan oyuncuların oyunda tutulması en anlamlı değişikliktir.

Her şeye rağmen UEFA Avrupa Ligi’nde 4’te 3 yapıp namağlup liderlik koltuğuna oturan Galatasaray’ı tebrik etmek lazım. Türk futbolunun (suni gündemlerle kirletildiği ortamda) bu performansa çok ihtiyacı vardı.

Galatasaray ülkemize futboldan öte kazanımlar sunuyor…

*Audere est Facere (Cesaret etmek yapmaktır)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Abdullah Biricik Arşivi

MAYIS

12 Nisan 2025 Cumartesi 00:15

Barok müziğin sultanları AKM sahnesindeydi

Barok müziğin sultanları AKM sahnesindeydi
16. Uluslararası Opera ve Bale Festivali kapsamında AKM'de sahnelenen “Doğudan Batıya Barok Eserler” konserinde, Osmanlı'dan esinli barok eserler Türk ve yabancı sanatçılar tarafından yorumlandı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen 16. Uluslararası Opera ve Bale Festivali’nde, izleyiciler sıra dışı bir müzik yolculuğuna çıktı. Atatürk Kültür Merkezi Tiyatro Salonu’nda sahnelenen “Doğudan Batıya Barok Eserler” konseri, “Sultans of the Opera” temasıyla iz bıraktı.

Konserin odağında, Avrupa barok müziğinde yer alan Osmanlı padişahları anlatıları vardı. Barok dönemin büyüleyici tınılarıyla harmanlanan bu anlatılar, izleyicileri hem tarihsel hem sanatsal bir keşfe çıkardı. Doğu ve batı müziğinin iç içe geçtiği gecede, Osmanlı’dan esinli karakterler sahneye barok müzikle taşındı.

mddm7778-enhanced-nr.jpg

Projeye Almanya’dan katılan Pera Ensemble ve İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası, orkestranın şefliğini üstlenen ve aynı zamanda projenin fikir sahibi olan Mehmet C. Yeşilçay yönetiminde sahne aldı. Koroya İstanbul Devlet Opera ve Balesi Korosu eşlik etti.

İtalya’dan solist Nicholas Tamagna, Elif Tuğba Tekışık, Fuat Kılıç Aslan, Ceren Aydın ve “Sufi Derviş” rolüyle Murat Irkılata gecenin dikkat çeken solistleri arasındaydı.

Konserde ayrıca Moğolistan’dan gelen Uranchimeg Nyamsuren ve Zolzaya Boldbaatar da yer aldı. Doğu enstrümanlarının etkileyici katkısı ile sahne zenginleşti: Vanessa Heinisch (theorbo), Bülent Okan (ud), Serkan Mesut Halili (kanun), Enes Durceylan (rebab), Hüseyin Avni Özaydın (ney), Oray Yay ve Mevlüt Gökhan Başin (perküsyon) sahnedeydi.

mddm7329-enhanced-nr.jpg

Barok ve Osmanlı kültürlerinin kesişim noktasında izleyiciyle buluşan konser, klasik müzikseverlere unutulmaz bir akşam yaşattı.

Kaynak:Haber Merkezi

Öne Çıkanlar

Müjde Ar, Gazzeli bir çocuğun koruyucu annesi olmak istiyor

Müjde Ar, Gazzeli bir çocuğun koruyucu annesi olmak istiyor
Yeşilçam'ın unutulmaz isimlerinden Müjde Ar, Gazzeli bir çocuğun koruyucu annesi olmak istediğini açıkladı. Ar, "Onun eğitimini, her şeyini karşılamak istiyorum. İllâ ki bir çocuğu doğurarak anne olmak gerekmiyor" dedi.

Usta sanatçı Müjde Ar, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarında çocukların hayatlarını kaybetmesinden büyük üzüntü duyduğunu ifade etti.

Magazinsortie'den Olcay Ünal Sert'e konuşan ünlü isim açıklamasında "Gazzeli bir çocuğa koruyucu anne olacağım" dedi.

Ar, "Dünyanın Gazze'de ki olaylara sessiz kalmasına çok üzülüyorum. Binlerce çocuk öldü, bir kısmı sakat kaldı ve daha da doymayacaklar savaşa ve yeni çocuklar ölecek belki de. Bana sorarsan Dünya utanç içerisinde olmalı, utan dünya, utan dünya!.." dedi.

Ar, şöyle devam etti:

"Onun eğitimini, her şeyini karşılamak istiyorum. İllâ ki bir çocuğu doğurarak anne olmak gerekmiyor, binlerce çocuk var annesi babası olmayan savaş yüzünden. Ne kadar sevgi gösterilse de yuvaları yok, o yuvasızlık hisleri büyük travma. Bu noktada hepimize görevler düşüyor. İmkânı olan herkes bir çocuğa sahip çıkabilse dünya daha yaşanılabilir bir hâl alır! Oturup TV'den seyretmekle bir şey olmuyor.

İki gündür haberlerde '14 bin çocuk açıklıktan ölecek!' diye haberler çıkıyor. Elimizi kolumuzu bağlayıp seyredecek miyiz bu durumu? Ne katkım olursa yapacağım. Ama bunu, oradan yapıyor, buradan yapıyor gibi dillendirmeye gerek yok!

Kolu bacağı kopuk çok sayıda çocuk var, ailesi ölmüş, dünya savaşlarla bir nevi cehenneme dönmüş, böyle bir dünyada kim nasıl mutlu olabilir ki? Acılar paylaşıldıkça azalır. O yüzden imkânı olan herkes yüzyılın vahşeti yaşanırken bu çocuklara mutlaka elinden geldiğince sahip çıkmalı. Ben de bu amaçla koruyucu anne olmaya karar verdim."

Kaynak:Haber Merkezi

Öne Çıkanlar