Abdullah Biricik
Galatasaray’a Ne Oldu?
İşler iyi gittiğinde rotasyon adı altında takımın kimliğini ve kişiliğini bozmayı meslek edinmiş olan Okan Buruk, Frankfurt maçında yine takımın dengesini alt üst etmiş, tarihi bir mağlubiyete sebep olmuştu!
“Sebepsiz yere” takımı soktuğu kriz Konyaspor maçı ile büyük bir girdaba dönüşebilirdi!
4 gün sonra Alanya, 7 gün sonra da Liverpool maçları vardı.
Bu üçlü kritik serinin ilk maçındaki oyun, girdaba düşürecek seviyedeydi!
İlk yarıdaki oyun, kısmen derli toplu gözükse de bireysel yeteneklerle gelen iki gol (özellikle de ilk yarının son dakikasında atılan gol) girdabın ucundan aldı Galatasaray’ı.
Çünkü Okan Buruk’un müdahaleleri sonrasında takım iyice oyundan düşerek oynanan futbol -klasik bir şekilde- arapsaçına döndü.
3-0 geride olmasına rağmen oyun üstünlüğünü eline alan Konyaspor 1 gol attı ama devamını getiremedi!
Buradaki temel fark şu; Konyaspor devamını getiremese de Frankfurt getirir!
Liverpool getirir, Manchester City getirir, Atletico Madrid getirir!
Hatta Monaco ve Ajax da getirir!
Geriye Bodo ve Gilloise kalır, o takımlardan alacağınız 6 puan da size yetmez!
Rezil olursunuz!
150 milyon Euro harcadığınız yıldızları ile dolu kadro ile Şampiyonlar Ligi’nde 6 puan alırsanız rezil olursunuz!
Hatta Şampiyonlar Ligi’ni bir kenara bırakalım; 3-1 kazanılan Konyaspor maçından sonra taraftarların büyük bir bölümü 4 gün sonra oynanacak Alanyaspor maçı ile ilgili tereddüt yaşıyorsa, kaygılanıyor ve kafada ciddi soru işaretleri taşıyorsa oturup düşünmek lazım.
Bu takım neden bu halde?
Takıma sonradan giren oyuncular (neredeyse tamamı) neden verimsiz ve etkisiz oynuyor?
Oyun neden arapsaçına dönüyor?
Hatta bireysel bazda soralım;
Lemina neden kötü oynuyor?
Sara neden kötü oynuyor?
Sane neden kötü oynuyor?
İlkay neden kötü oynuyor?
Barış Alper Yılmaz neden kötü oynuyor?
İcardi neden kötü oynuyor?
Uğurcan Çakır neden kötü oynuyor?
Bu takıma ne oldu?
Neden bu halde?
Tüm bu soruların cevabını ben vereyim mi sevgili Okan Buruk?
Mental yorgunluk.
Taraftarlar kaldıramadığı gibi oyuncular da kaldıramadı 5-1’lik mağlubiyeti.
Buna sebep olan da senin rotasyon sevdan!
Vazgeç artık bu işlerden.
Dönülmez ve unutulmaz yaralar açıyorsun.
Takımı bu mental yorgunluğa, gereksiz krizin içerisine sokup, dipsiz bir girdabın kıyısına getiriyorsun.
Kur ideal kadronu ve sistemini, sakatlık ve cezalı durumlarına göre her maçta 1 veya 2 oyuncunu değiştir, dinlendir yoluna devam et.
Maça ve rakibe göre oyun planı saçmalığını bırak!
UEFA Kupası’nı alan efsane kadronun içerisindeydin.
Rakip Arsenal de olsa Real Madrid de olsa Fatih Terim’in Popescu ve Bülent Korkmaz’ın yanına bir oyuncu daha koyup savunmayı üçlediğini gördün mü hiç?
Veya Popescu’yu sol stopere çekip sağ stopere yeni bir oyuncu koyduğuna şahitlik ettin mi?
“Ben bir dünya devi ile oynuyorum” kaygısıyla kadroyu bozduğu herhangi bir maç var mıydı?
Veya bu kaygılar olsaydı UEFA Kupası kazanılır mıydı?