Devlet, toplumun düzenini ve insanların tek başına karşılayamayacakları ihtiyaçları sağlamak, ortak refah ve güvenliği temin etmek ve bireylerin hak ve özgürlüklerini korumak için var olan örgütlenmedir.
Anayasamız da 5. maddesinde devletin temel amaç ve görevlerini tarif ederken ‘kişilerin refahının, huzurunun, mutluluğunun, hak ve hürriyetlerinin korunması’ndan bahseder.
- Devlet, insanların güvenliğini sağlamak için vardır.
- Cinayetleri, iş kazalarını önlemek için vardır.
- Erkeğin kadına karşı şiddet kullanmasını, öldürmesini önlemek için.
- Çocuk istismarlarına, Kuran kurslarındaki kepazeliklere geçit vermemek için.
- İnsanların madenlerde, inşaatlarda, çöken binalarda, ulaşım araçlarında, yangınlarda, depremlerde, sellerde ölmelerine engel olmak için.
- Devlet vatandaşın refah seviyesini yükseltmek için vardır.
İnsanlar fakirleşiyorsa, karınlarını doyuramıyorlarsa devlet görevini ihmal etmiş demektir.
- Devlet insanlar arasındaki gelir adaletsizliğini gidermek için vardır.
- İnsanların insan onuruna yaraşır bir şekilde yaşamalarını sağlayacak düzeyde bir asgari ücret almalarının sağlanması için vardır.
- Bütün vatandaşların sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesi, bütün çocukların eğitim görebilmeleri için vardır devlet.
- Çocuklar okula aç gitmesin, yatağa aç girmesin diye vardır.
- Devlet birileri kazanacak diye başka birilerinin sefalete mahkum olmasını önlemek, bazı insanların diğer bazı insanların malına mülküne çökmesine engel olmak için vardır.
Devlet fakirden alıp zengine vermez. Devlet zenginden alıp fakire verir.
- Devlet yurt dışına kapak atmaya çalışan gençleri, doktorları, mühendisleri, bilim insanlarını caydırmak, ülkelerinde kalmaya ikna etmek için vardır.
“Giderlerse gitsinler” demez devlet, diyemez.
Dememelidir.
- Devlet ülkenin denizini, ormanını, nehirini, çayını, çayırını, zeytinliğini, dağını, tepesini, börtüsünü, böceğini, şehirdeki kupon arsasını, gözü doymaz müteahhitlerin göz koyduğu parkları, bahçeleri, korumak için vardır.
O gözü doymazlara teslim etmek için değil.
- Devlet iktidardakilere muhalefet edenleri tutuklamak, içeri almak, hapsetmek için yoktur. Devlet, özgürlüklerini kullanan insanların tutulmaması, tutuklanmaması, içeriye alınmaması, hapsedilmemesi için vardır.
Anayasanın demokrasiyi koruma görevi verdiği devlet siyasi parti başkanlarını tutuklamaz.
Vatandaşların haklarını ve özgürlüklerini kullanabilmesine ortam sağlamaktır devlet olmanın gereği.
İfade özgürlüğünü sağlamaktır.
Protesto özgürlüğünü sağlamaktır.
- Çıkıp Gezi Parkı’nda “Yetti gayrı!” diye bağıranların “Yetti gayrı!” diye bağırma özgürlüklerinin güvencesi olmak için vardır devlet.
Devlet halkın sokağa çıkmasından korkmaz.
Sokağa çıkan halkın güvenliğinden sorumludur devlet.
“Her şeye ben yetkiliyim, ama hiçbir sorumluluğum yok” mantığıyla yönetilen, parlamentodan itfaiyeye, savcılardan bakanlara kadar tek adamın talimatı olmadan harekete geçemeyen kurumların oluşturduğu örgütlenmeye “ucube” denir, devlet denmez.
- Devlet seni beni korumak için vardır.
Korkutmak için değil.
Vatandaşın sormadığı, soramadığı yangın merdivenini sormak için,
- insanların ölmesinden sorumlu olanları bulmak, cezalandırmak için vardır devlet.
Devlet “Biz kader planına inanırız” demez.
Devlet kadere madere inanmaz.
Devlet tedbir alır.
Aldırır.
Almayanın peşine düşer.
Cezalandırır.
Devletten dindar filan olması beklenmez.
Ahlâklı olması beklenir.
Raporunu beğenmediği bilirkişi heyetini değiştirmek devlete yakışmaz.
Devlet felâket meydana geldikten sonra “Gereği neyse yapılacaktır” demez.
Devletin felâketin meydana gelmemesi için önceden gereğini yapmış olması beklenir, yapmış olduğu varsayılır.
140 bin din görevlisine maaş veren devlet, 24 bin oteli denetlemeye yetecek kadar personel tutmak zorundadır.
Devlet cenazelerin başına gidip de ağlamaz. Devlet o cenazelerin meydana gelmesini önleyecek tedbirleri alır.
Devlet, çocukları yanıp kül olmuş insanlara sabır dileyip “Sabrın sonu selamettir, zaferdir” demez. Bunu değil devlet, imam bile demez.
Bir ülkede insanlara eşit muamele yapan tek kurum ölüm ise o ülkede devlet yoktur.
Olmasa da olur.
