
Mutlu Hesapçı
Eskişehir; O şehir hiç eskimiyor!
Şöyle geriye bakınca bizim kuşağın en azından eğitim konusunda ne kadar şanslı olduğunu daha iyi görebiliyorum.
Bizler Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi’nde okuduk ve yetenek sınavıyla giren en son ekip arasında ben de vardım.
Bizden sonra “Hep aynı görüşten öğrencileri alıyorsunuz” gibi bir sürü gerekçeyle yetenek sınavı kaldırıldı, her bölüme 30 kişi alınırken bu sayı giderek yükseltildi ve eğitim sistemi de zamanla tamamen değişti.
Bizler şanslıydık sinema-televizyon-gazetecilik-reklamcılık adına en iyi hocalardan eğitim aldık ve mesleğe dair her şeyi pratik etme şansı bulduk, çok şey öğrendik.
Biz bozkırda açan çiçekleriz!
Tek dezavantajımızın, sektörün nabzının attığı İstanbul’dan uzak olmasıydı. Ancak yine de eski mezunların okuyanlar ile buluştuğu geleneksel ‘Tandır Gecesi ve Sinema Günleri’ öğrencilerin sektörle buluşma etkinliğine dönüşüveriyordu. Çünkü mezunlar sektörde önemli pozisyonlarda iş sahibi olabiliyordu o yıllarda.
Gel zaman, git zaman üniversitede yaşanan başka bir kadrolaşmadan kaynaklı olarak bu etkinliklerimiz iptal edildi. Buluşmalar aksadı. Ama biz elbette bozkırda açan çiçeklerdik ve bu çiçeklerin solmasına izin vermeyecektik. İşte bu vesileyle eski dekanımız Sezen Ünlü ve mezunlarımızdan Agâh Arat’ın da devreye girmesiyle fakültemizin eski ruhu geri geldi ve şehrin içinde alternatif bir buluşma gerçekleşti.
“İletişim herkese lazım”
Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi’nin kuruluşunu gerçekleştiren hocaların hocası Yılmaz Büyükerşen’in katılımı geceye daha da anlam kattı ve hocamız duygularını şöyle ifade etti;
“Üniversite kampüsünde değil de şehrin içinde bir mekânda buluşmamıza söyleyecek sözüm nokta nokta diyorum… Üzülüyorum tabii… Gönül isterdi ki akademik kuruluşta yetişen feyz alanlar, yılda bir defa olsun eski dostlar olarak o üniversitenin içinde buluşabilmeli ama biz burada buluşabildik. Birbirimize sahip çıkmaya devam edeceğiz. Siz sanki üniversitede eski yıllarınızı yaşıyormuş gibi hissedin bu gece, iletişim potansiyelinizi ülkemiz için kullanmaya devam edin. Benim eski prens ve prenseslerim zaman geçmiş kral ve kraliçe olmuşlar. Bana gurur ve mutluluk veriyorsunuz, sevgi ve saygıyı hatırlatıyorsunuz. Sizler sayesinde umudum hiç bitmiyor. İletişim herkese lazım. Buradaki kalabalık, bu buluşma her şeyi anlatıyor.”
Yolu Eskişehir’den geçenlere selam olsun!
Konuşma hepimizi ağlattı. Hepimizin hocası Yılmaz Büyükerşen’dir, eski dekanımız Sezen Ünlü, bizim ‘Kraliçe Sezen’imizdir ve örneği başka fakültelerde yoktur. Fakülte Sekreterimiz Nazım Zeki Öztürk’ün yeri de ayrıdır hayatımızda. Biz kocaman bir aileyiz ve eğitimin buluşturduğu sevgi bizi birbirimize görünmez bağlarla bağlıyor ve hiç kopmuyor. Yolu Eskişehir’den geçenlere selam olsun! En güzel şarkıyı da bizim için Dilek Kavraal yazdı;
“Orda bir yer var uzakta, saklar gençliğimizi
Bin çiçekli bahçesinde renk renk büyüttü bizi
Bir yanımız orda yaşar yenilmeden zamana…
O da bizi unutmamıştır, gidin bakın durur hala
Bilmeyenler eski diyor, o şehir hiç eskimiyor”