Hüseyin Tapınç

Hüseyin Tapınç

MİRAS

Türkiye’nin yaşlanmakta olan bir nüfusa sahip olduğu artık sıkça konuşulan bir konuya dönüştü. Demografların ve sosyologların yıllar öncesinden dile getirmeye başladığı bu toplumsal değişim, bugün iş dünyasının, sivil toplum kuruluşlarının ve medyanın gündeminde sık sık yer buluyor.

Türkiye nüfusunun yaşlanmaya başlamasıyla birlikte, 15 – 24 yaş grubunun toplam nüfus içindeki payı, 2024 yılında ilk kez yüzde 15’in altına düşerek yüzde 14.8 oldu. Oysa bu oran, TÜİK tarafından 2013 yılında yüzde 16.6 ve 2023 yılında yüzde 15.1 olarak açıklanmıştı. Nüfus projeksiyonlarına göre genç nüfus, 2030 yılında toplam nüfusun yüzde 14’ünü ve 2060’ta yüzde 11.8’ini oluşturacak.

2024 yılında Türkiye genç nüfusu 12 milyon 678 bin kişiden oluşuyordu. Bu nüfus grubunun gelecekteki durumunu ve Türkiye’deki tüm demografik değişimi değerlendirirken göz önünde bulundurmamız gereken çok önemli bir ekonomik gerçeklik var.

Birçok Batı ülkesinden farklı olarak Türkiye’nin nüfusu zenginleşmeden yaşlanıyor.

Ekonomik göstergelerimiz çok parlak değil: OECD ülkeleri içinde gelir dağılımı en bozuk ilk beş ülke arasında yer alan Türkiye, IMF verilerine göre kişi başına düşen GSYH ile tüm dünya ülkeleri arasında 72. sırada bulunuyor.

Bugün ülkemizdeki gençlerin yüzde 82’si çocuklu çekirdek ailede ya da geniş ailede yaşıyor. Yine bu gençlerin yüzde 85’i hayatını en azından bir ebeveynle paylaşıyor. Gençlerin aileleriyle kurduğu ilişki geçmiş yıllara kıyasla bugün çok daha yakın ve sıkı bağlardan oluşuyor. Bu yakınlaşmanın neticesinde de ailelerine daha çok güveniyorlar (1).

Bu yakınlaşmaya yol açan iki önemli gelişme bulunuyor. Bunlardan ilki, tüm dünyayı etkileyen pandemi ve ikincisi de özellikle 2018 yılından bu yana devam eden ekonomik kriz.

Aslında Türkiye’deki gençler ile Kıta Avrupası ve ABD’de yaşayan gençlerin bugününü şekillendiren gelişmeler çok benzer bir nitelikte. Batı toplumlarında yapılan birçok araştırma, pandemi ve ekonomik krizin etkisiyle sağlık sistemi, işsizlik ve özellikle barınma sorunlarıyla birlikte iklim krizinin en önemli toplumsal sorunlar olarak öne çıktığını ve tüm bu sorunların gençleri aile kurumuna yakınlaştırdığını gösteriyor.

Ülkemizde gençlerin aileleriyle en çok paylaştıkları konuların başında ailenin ekonomik durumu, aile üyelerinin iş hayatı ve akrabalık ilişkileri geliyor. Ailenin ekonomik durumu gençlerin yüzde 59’u için aile içindeki en önemli gündem maddesi.

Bu arada hemen belirtmek gerekiyor ki, gençler arasında geleceğine iyimser gözlerle bakanların oranı sadece yüzde 10 ile sınırlı ve gelecekle ilgili kaygıları en çok besleyen konular maddi meseleler ve ülke ekonomisi.

Günümüzde aileleriyle daha yakın bağlar kurmak zorunda olan gençler aslında çok önemli bir mirası taşıyor. Bu miras ülkenin geçmişine, bugününe ve özellikle geleceğine dair kritik noktalara işaret ediyor.

Bugün ülkemizdeki gençlerin yüzde 54’ü babalarıyla benzer bir hayata sahip olacağına inanırken, yüzde 18’i babalarına kıyasla daha kötü bir hayat süreceğine inanıyor. Babalarına kıyasla daha iyi bir hayat yaşayacağına inananların oranı ise yüzde 28.

Gençler, babalarının hayat kalitesini miras alırken, kendi çocuklarına benzer bir mirası bırakacaklarını düşünüyorlar. Gençlerin yüzde 56’sına göre çocukları kendilerininkine benzer bir hayatı yaşayacak. Çocuğunun kendisinden daha iyi bir hayat süreceğine inananlar ise yüzde 26.

Bugünün gençleri ne yazık ki daha güzel bir geleceğin bayrak taşıyıcısı olamıyor.

Mevcut sosyo-ekonomik düzeni yeniden üreten gençler, ülkenin ekonomik ve sosyal yapısında yenilikçi ve dinamik bir dönüşümü üstlenmekten son derece uzak bir noktada bulunuyor. Gençlerin sınırlı iyimserliği, geleceğe yönelik risk alma ve girişimcilik ruhunu şimdiden olumsuz etkiliyor. Gençler sosyal ve ekonomik olarak yukarıya doğru hareket etme konusundaki inançlarını yitirmiş durumda bulunuyorlar.

Gençler bugünden yarınlarından vazgeçmiş durumda.

***

( 1 ) Karahasan, Fatoş. 2024. Türkiye’de Genç Olmak: 2017 – 2024 Sia Insight Türkiye Gençlik Araştırması. İstanbul: CEO Plus.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hüseyin Tapınç Arşivi

Yaren

19 Mart 2025 Çarşamba 12:41