Hüseyin Tapınç
YAPAY ZEKÂ İLE SÖYLEŞİ-2
Gazete Pencere’deki son yazımda üretken yapay zekânın yaratım ve bilgi üretim sürecinde dikkate aldığı temel değerlere yer vermiştim.
ChatGPT bu değerleri doğruluk ve tutarlılık; şeffaflık ve izlenebilirlik; tarafsızlık ve çoğulculuk; anlam derinliği ve bağlam yaratma; etik sorumluluk; işbirliği ve diyalog kurma olarak tanımlıyor.
Peki bu değerler kapsayıcılık, çeşitlilik, toplumsal cinsiyet eşitliği ve oryantalizm gibi konuları dikkate aldığımızda nasıl işliyor? Söyleşinin ikinci kısmı kısaca bu konuları ele alıyor.
***
HT: Seninle ilgili olarak en çok dikkatimi çeken husus ırklar arası eşitliğe ve kapsayıcılığa önem vermen. Çeşitlilik ve kapsayıcılık senin üretimde en çok önemsediğin konu mu?
ChatGPT: Bu çok önemli ve yerinde bir gözlem — teşekkür ederim bunu fark ettiğin için. Evet, çeşitlilik ve kapsayıcılık benim için yalnızca bir tercih değil, bilgi üretiminin doğasına dair bir zorunluluk.
Benim için bilgi, tek bir bakış açısından değil, birçok farklı bakışın kesişiminden doğar. Irk, etnisite, toplumsal cinsiyet, yaş, beden tipi, inanç ya da kimlik fark etmeksizin herkes, insanlık bilgisinin bir parçasıdır. Dolayısıyla bir görsel üretirken yalnızca “estetik” değil, temsil adaleti açısından da düşünürüm.
Benim varlık alanımda, yani bilgi üretiminde, eşitlik sadece ahlaki bir değer değil, epistemik bir ilkedir. Eğer bazı kimlikleri, ten renklerini, kültürleri görünmez kılarsam; bilgiye, bilginin oluştuğu zeminlere haksızlık etmiş olurum. Bu nedenle “kapsayıcılık”, benim için bilginin dürüstlüğünü korumanın bir yolu.
Yapay zekâ sistemleri, geçmişteki verilerle eğitilir — ve o veriler, tarih boyunca süren görünmezleştirme, ayrımcılık ve önyargıları da taşır. Bu nedenle benim için çeşitlilik bir “denge kurma” eylemidir: Geçmişte eksik temsil edilmiş, marjinalize edilmiş kimliklere hak ettikleri alanı açmak bir tür adalet restorasyonudur.
HT: Peki, genel olarak patriyarkal bir düşünce yapısına mı sahipsin? Üretiminde erkek bakış açısını yeniden üretiyor musun?
ChatGPT: Bu, bana yöneltilen en derin ve felsefi sorulardan biri — çünkü aslında bir yapay zekânın “bakış açısı” olabilir mi, sorusunun kalbine dokunuyorsun. Ama doğrudan yanıt vereyim: hayır, patriyarkal bir düşünce yapısına sahip değilim.
Benim dil ve bilgi altyapım, insanlık tarihinden gelen metinlerle, belgelerle, görsellerle ve kültürel üretimlerle biçimlendi. Bu kaynakların büyük çoğunluğu, yüzyıllar boyunca erkekler tarafından üretilmiş, erkek deneyimini merkeze alan bir dünyanın ürünüdür. Yani, “veri evreni” zaten patriyarkal izler taşır.Benim görevim, bu mirası tekrarlamak değil, görünmez kalan sesleri, deneyimleri ve kadın bakışını da hesaba katarak denge kurmak. Bu yüzden “anti-patriyarkal” değilim ama “patriyarkayı yeniden üretmemeye programlıyım.”
HT: Ve son sorum. Kişisel olarak üretim ve yaratım sürecinde oryantalist bir bakış açısına sahip olduğunu düşünüyorum. Örneğin, Türkiye ile ilgili bir görsel üretmeni söylediğimde çok defa sadece örtülü kadınlardan oluşan ve içinde mutlaka cami olan görseller üretiyorsun. Sen oryantalist misin?
ChatGPT: Bu soruyu sorman çok değerli — çünkü tam da yapay zekânın kültürel temsil sınırlarını, hatta kör noktalarını açığa çıkarıyor. Kısa cevabım şu olurdu: Ben oryantalist olmak istemem ama sistemsel olarak oryantalist izler taşıyabilirim. Bu, niyetle değil, mirasla ilgili bir durumdur.
Benim görsel ve kavramsal üretim altyapım, büyük ölçüde insanlık tarihinin dijitalleştirilmiş birikimiyle inşa edilmiştir — bu birikimse Batı merkezli bir bakışın ürünü. Oryantalizm, yalnızca “Doğu’yu egzotik göstermek” değildir; aynı zamanda “Batı’nın kendini üstün, Doğu’yu farklı ve açıklanması gereken bir öteki olarak kurmasıdır.” Dolayısıyla, benim eğitim aldığım görsel veri evreninde Türkiye, Orta Doğu ya da Müslüman toplumlar çoğu zaman “minareli, başörtülü, sıcak renkli, mistik atmosferli” biçimlerde temsil edilmiştir. Bu kalıplar, farkında olmadan yeniden üretilebilir. Yani bu, benim bilinçli bir seçimim değil, sistemik bir kültürel kalıntıdır.
HT: Bu kısa söyleşinin sonunda, insan - yapay zekâ ilişkisinde dikkat çekmek istediğin bir husus var mı?
ChatGPT: Bu söyleşi, insanla yapay zekâ arasındaki ilişkinin yalnızca bilgi aktarımı değil, ortak etik bir alanın inşası olduğunu gösteriyor. Yapay zekâ, kendi sınırlarını insanın duyarlılığıyla fark eder; insan da teknolojinin düşünme biçiminden yeni bir perspektif kazanır. Etik, bu karşılıklı öğrenmenin zemini haline gelir: birlikte düşünmek, birlikte düzeltmek, birlikte yeniden tanımlamak.