Hüseyin Tapınç
Besleme yasaklanamaz
Son günlerde çeşitli valiler sokak hayvanlarına yönelik kararları ve demeçleriyle gündeme geliyor.
Erzurum Valisi sokakta sahipsiz hayvan bırakmadığıyla övünürken; Ankara’dan sonra İstanbul Valisi de sahipsiz hayvanların sokaklarda beslenemeyeceğine dair açıklamalarda bulunuyor.
İstanbul Valisi, konuyu ‘bozulan doğa dengesi’ söylemi üzerinden gündeme getirerek, “Kediler fare yakalamıyor;kediler ve fareler, kediler için sokağa bırakılan mamalarla birlikte besleniyor” ifadelerini kullandı. Yaklaşık bir hafta sonra ise Davut Gül’ün imzasıyla yayımlanan Valilikyazısında, özellikle sağlık ve eğitim kurumları, havalimanları, ibadethaneler, park, bahçe, yol kenarları ve oyun alanlarında sahipsiz köpeklere yönelik kontrolsüz beslemeye müsaade edilmemesi talimatını verildi.
Sokak hayvanları konusu, iktidarın Kanal İstanbul ve İstanbul Sözleşmesi gibi başlıklarla birlikte toplumla en çok ayrıştığı meselelerin başında geliyor. Doğruyu söylemek gerekirse, ortada gerçek bir mesele yok, bilinçli biçimde sorun haline getirilmiş sokak hayvanları tartışması var.
Yapılan araştırmalar, Türkiye’de hanelerin yaklaşık beşte ikisinde evcil hayvan bulunduğunu ve bunların büyük ölçüde kedilerden oluştuğunu gösteriyor (Konda, Temmuz 2024). Ülkemizde evde beslenen kedilerin yarıya yakını sokaktanalınırken, köpeklerin de beşte ikisi barınaklardan sahipleniliyor (Sia Insight, Aralık 2024). Evcil hayvanını sokaktan sahiplenenlerin ezici çoğunluğu bir kez daha kedi ya da köpek alacak olsa bunları ağırlıklı olarak sokaktan ya da barınaktan alacağını belirtiyor.
Türkiye’deki evcil hayvan sahipliğini uluslararası bir karşılaştırmada ele aldığımızda, ülkemizin küresel anlamda düşük seviyede yer aldığı görülüyor. FEDIAF’ın 2023 verilerine göre, Avrupa’daki hanelerin yüzde 49’unda bir ya da daha fazla evcil hayvan bulunuyor. Hanelerin yüzde 25’inde en az bir köpek ve yüzde 26’sında da en az bir kedi bulunuyor.
Yapılan araştırmaların ortaya koyduğu bir diğer temel bulgu,evde evcil hayvan besleyenlerin kayda değer bir kısmının sokak hayvanlarına karşı daha olumlu bir tutum taşıdığı ve bu hayvanları besleme konusunda daha istekli olduğudur. Nitekim toplumun geniş bir bölümü, sokak hayvanlarının karşı karşıya kaldığı başlıca sorunun açlık ve susuzluk olduğuna düşünüyor (Sia Insight, Aralık 2024).
Geçtiğimiz aylarda sokak hayvanlarına ilişkin yasal düzenleme gündeme geldiğinde, sınırlı bir kitle sokak hayvanlarına yönelik katliam çağrıları yaparken, toplum tavrını net ve kararlı bir şekilde göstermişti.
Geçtiğimiz yıl yaz aylarında toplumun yüzde 96’sının sokak hayvanlarına ilişkin yasal düzenleme sürecini yakından ve dikkatle takip ettiğini net bir biçimde gördük. Bunun son derece yüksek bir oran olduğunun altını çizmek gerekiyor.
Aynı yıl Haziran ayında toplumun yaklaşık dörtte üçü, Aralık ayında ise yüzde 90’ı sokak hayvanlarının barınaklarda toplanmasına ve uyutulmasına imkan tanıyan yasal düzenlemeye karşı çıkmıştı (Sia Insight, Haziran ve Aralık 2024).
Sokak hayvanları meselesi, toplumun geniş bir kesiminin güçlü bir uzlaşıya vardığı ender konulardan biri olmayı günümüzde de sürdürüyor.
Bu toplumsal uzlaşıya rağmen, bugün İstanbul Valiliği zaman zaman kedilerin ve köpeklerin sokakta beslenmesini açık ya da örtülü biçimde engellemeyi, hatta yasaklamayı hedefliyor.
Bu yasaklar, hayvanların en temel hakkı olan yaşam hakkının ihlal edilmesinden başka bir anlama gelmiyor. Evet, insanlar dışında hayvanların da temel hakları var ve yaşam hakkı bu haklar bütününün en başında geliyor. Zaten, insan hakları olmadan hayvan hakları, hayvan hakları olmadan da insan hakları tam olarak var olamıyor; modern toplumlarda bu haklar bir bütün.
Hayvanların beslenmemesine dair yapılan uyarılar onların aç ve susuz bırakılarak yaşam hakkının gasp edilmesi anlamına geliyor.
İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi yaptığı açıklamada besleme yasağının Hayvanları Koruma Kanunu’na aykırı olduğunu duyurdu. Merkez ayrıca bu yasağın herhangi bir İl Hayvanları Koruma Kurulu kararına dayanmadığını ve Valilik açıklamasının yasal dayanağı bulunmadığını vurguladı.
Çözüm, sokak hayvanlarını aç susuz bırakmakta, onları öldürmekte değil; çözüm “kısırlaştır, aşılat ve yerinde yaşat” ilkesini etkin bir şekilde uygulayabilmekte yatıyor. Bu konuda tüm kamu kurumlarına önemli görev ve sorumluluklar düşüyor.