Fransız Devrimi’nin görünmeyen yüzü: Olympe de Gouges

Fransız Devrimi hem Fransa tarihi hem dünya tarihi açısından bir milattır. Dünyaya ‘devrim öncesi ve devrim sonrası’ diye bakmamızı sağlayan nitelikteydi. Devrim, tüm paradigmaları değiştirdi.

Fransız Devrimi deyince benim aklıma ilk üç maddeden biri olan “egalite” yani eşitlik gelir.

Devrim, yoluna kadınlı erkekli çıkarken de insanlar sokaklara dökülüp önce ekmek sonra kölelik/serf sisteminin sonlandırılmasını talep ederlerken de devrimciler, bu hakların herkese eşit şekilde verileceğini vaat etmişti.

Fakat hiç öyle olmadı.

Önce kralların, rahiplerin, monarşiyle ilişkili zatların kelleleri giyotin şovuyla Place de la Concorde’de (Concorde Meydanı) alındı.

‘DEVRİM’DEN TERÖR DEVRİ’NE

Sonraları “Terör Devri” denilen dönemde, devrimciler bu kez birbirlerini öldürmeye başladı. Yola beraber çıktıkları biraderlerinin ve kız kardeşlerinin hayatlarını aldılar.

Sonunda laik devlet gibi pek çok kazanım olmakla birlikte kadın haklarına gelince pek çok yasa yüz yıllar sonra İkinci Dünya Savaşı sonrasında “bahşedilecekti.”

İşte burada Olympe de Gouges’un trajik hikayesi devreye girer. O eşitlik için mücadele vermiş, devrimin felsefi alt yapısını hazırlamak için yıllar boyunca fikirlerini korkusuzca beyan edip yazmış bir kadındı. Bu hafta Paris’teyken dünyanın ilk feministlerinden sayılan Olympe’i anmadan edemezdim.

16 YAŞINDA GÖRÜCÜ USULÜ EVLİLİK

Ya bir kasabın ya da bir aristokratın kızı olarak 7 Mayıs 1748’de Marie Anne Olympe Mouisset Gouze olarak dünyaya gelen kızımız 16 yaşında kendinden çok daha yaşlı bir adamla görücü usulü evlendirildikten sonra bir çocuk doğurur. Kocası bir sene sonra ölünce 18. yüzyılda son derece cesur bir karar verir: Bir daha asla evlenmeyeceğine dair ant içer ve küçücük oğluyla bir başına Paris’e taşınır.

Paris’te adını Olympe de Gouges’a değiştirip kendini yeniden inşa eder.

İNSAN HAKLARI VE KÖLELİK

Aydınlanma çağının entelektüel çevrelerinde takılıp oyunlar, siyasi makaleler ve romanlar yazar, zamanın tartışmalı konuları olan insan hakları ve kölelik konusundaki polemikleri bu eserleri vasıtasıyla açık bir dille eleştirir. Zamore ve Mirza (1784) ya da L’Esclavage des noirs (Siyahilerin Köleliği) gibi oyunlarında köleliği sert bir şekilde eleştirdiği için sansürlenir ama o korkusuzca insan haklarını ve eşitliği savunmaya devam eder.

olympe-gouges.jpg

Kısıtlı eğitimine rağmen zamane feylesoflarına dair kritik yapacak kadar derin bilgisi vardır. Bu minvalde Rousseau ve Voltaire gibi düşünürleri hatmetmekle birlikte sundukları her lokmayı yutmaz. Bu namlı şahısların felsefelerinde kadının adının olmaması ya da geri plana atılmasını aleni bir şekilde eleştirme cesaretine sahiptir… Ki kendi gününde bu felsefeciler tanrı mertebesine yakın, salonların gözdesi, kralların - kraliçelerin mektup arkadaşlarıdır.

TİYATRO İLE POLİTİKA

Olympe insanlara ulaşıp siyasi ve sivil toplum konusundaki düşüncelerini yansıtmak için tiyatro gibi bir güzide yöntemi kullanmaya başlar.

Bu anlamda kaleme aldığı oyunları edebi niteliklerinden çok politik aktivizminin araçları olarak okumalıyız.

Yazılarında boşanma hakkından tutun yetim çocuk haklarına, evlenmemiş annelerden, köleliğin ortadan kaldırılmasına kadar çağının büyük meselelerini gayet hümanist bir şekilde ele alır ve sertçe eleştirir.

ERKEK BEYANNAMESİ

Fransız devrimi öncesi ve esnasında pek çok siyasi metin kaleme alıp devrimin düşünce alt yapısını oluşturmak babında önemli katkılarda bulunur. Çoğaltıp yaydığı broşürlerle devrimsel fikirlerini pek çok insana ulaştırır.

Devrimi beraber kazandıkları biraderleri öncelerinde o ve benzeri insanların taleplerine sıcak bakmıştır. Gel gör ki 1791 yılına gelindiğinde devrimcilerin devrim sırasında kaleme aldığı Declaration des Droits de l’Homme et du Citoyen (Erkeklerin ve Vatandaşların Haklarına Dair Beyanname) adlı metinde kadının adı gerçekten de yoktur.

olympe.png

‘ÖTEKİLER’Lİ BAKIŞ

Bunun üzerine Olympe oturur ve aynı metni farklı bir versiyonunu, kadın versiyonunu yayımlar. Böylece Declaration des Droits de la Femme et du Citoyen adlı cevap metni, daha doğrusu “kapağı” ortaya çıkar.

Bu bildirgede kadının her anlamda eşit haklara sahip olması, evlilik dışı çocuklara sahip çıkılması gerektiği gibi asıl metinde esamisi okunmayan “ötekilere” değinmiştir.

Olympe ayrıca ilk vejetaryenlerden biri olarak şiddetin her formuna karşı çıkar.

Tüm bu düşüncelerini radikal bulan “kral-sever” oğlu ile sık sık takışmayı göze alıp fikirlerinden feragat etmez. Tahmin edildiği üzere devrim öncesi kadınlar dahil herkesin monarşiye karşı bir olmasına ihtiyaç duyan devrimciler, devrim sonrası kadınlara söz verdikleri hiçbir vaadi yerine getirmezler. Böylece Olympe için sonun başlangıcı başlamıştır.

AÇIK SÖZLÜ OLUNCA…

Bu sırada terör moduna giren devrimcileri eleştirmeye cesaret eden müstesna kişilerden biri olur.

Jakoben rejimini ve Robespierre’i açıkça eleştirip daha ılımlı olan Girondins’lerin yanında XVI. Louis’nin idam edilmesine karşı çıkar.

Halkın referandumla nasıl bir siyasi yapı ile devam etmek istediğini belirmesini savunur. Açık sözlülüğü ve cesareti bu sefer onu devrimcilerin hedefi haline getirir.

1793’te siyasi yazıları yüzünden tutuklanır ve üç ay tutuklu kalır.

Avukat tutma hakkından mahrum edildiği için Sokrat’ın meşhur mahkeme konuşmasını andırır şekilde kendini savunan Olympe, mahkemeyi tıpkı feylesofların Sokrat’ın savunmasında olduğu gibi işe yaramaz ilan eder. Göstermelik mahkeme, devrimden dört yıl sonra onu da Louis ve Marie Antoinette gibi giyotine mahkum eder.

İdamdan kurtulmak için son bir hamle yapıp hamile olduğunu söyler amma velakin kontroller sonrasında hamile olmadığı ortaya çıkınca 4 Kasım 1793’te tiyatroyu andıran bir mahkemeye çıkarılıp giyotine gönderilir.

ERKEK LİDERLER TARİHÇİLİĞİ

Olympe de Gouges “erkek liderler tarihi” olarak adlandırabileceğim ‘ana akım tarihçilik’ tarafından yüz yıllar boyunca görünmez oldu.

Olympe de Gouges, 20 ve 21. yüzyılda tekrar keşfedilir ve ikinci/üçüncü dalga feministler için mihenk taşlarından biri olarak sonunda kabul görür.

Onun öneminin farkında ama hakkını teslim etmekte geç kalan Fransız hükümeti ancak 2004 yılında Paris’in 3. Bölgesi’ndeki bir meydana “Place Olympe de Gouge” adını verir.

Pek çok konuda insan hakları dersi verebilecek güçte olan bu öncü kadın için yürüyüşler yapılır, imza toplanır.

KOLAY HİÇBİR ŞEY YOK

Hiçbir şeyin kolay olmadığını, hakların gümüş kaşıkla değil, direnerek, kendine inanarak, sabrederek edinildiğinin somut ve ironik bir örneğidir.

O ve onun gibi korkusuz kadınlar oldukça ben dünyanın daha adil bir yer olabileceğine inanıyorum. Yeter ki diğer Olympe’ler başkalarından bir şey beklemeden mücadelelerinden yılmasın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Pelin Batu Arşivi