
Kaya Türkmen
Gustav Mahler: Romantik Dönemin Son Büyük Sesi
Geç Romantik dönemin en önemli bestecisi. Duygusal derinliği, felsefi boyutu ve olağanüstü orkestra kullanımıyla parlayan müziğinde ölüm, doğa, varoluşsal mücadele ve sonsuzluk temaları yer alır.
Acıların eksik olmadığı bir yaşam
Gustav Mahler, 7 Temmuz 1860’ta bugünkü Çekya sınırlarındaki Bohemya’nın Kalischt köyünde, Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailesinin maddi durumu iyiydi; ancak on üç kardeşinden sekizini kaybeden Mahler’in yaşadığı bu ve diğer birçok acı eserlerinde derin izler bıraktı.
Müzik yeteneği erken yaşta fark edilen Gustav 15 yaşında Viyana Konservatuarı’na kabul edildi. Burada piyano, kompozisyon ve teori dersleri aldı. Mahler konservatuarda ve ardından Viyana Üniversitesinde geçirdiği toplam altı yılda o zamanın en ileri Alman kültürünün içine girdi. Müzikte Richard Wagner, felsefede Arthur Schopenhauer ve Friedrich Nietzsche’den etkilendi. Müziği, ıstıraplı bir dünyada anlam arayışı olarak görmeyi öğrendi. Mezun olduktan sonra, Prag, Budapeşte, Hamburg ve en önemlisi Viyana Devlet Operası’nda şef olarak çalıştı. Aşırı titiz provaları ve mükemmeliyetçiliği nedeniyle müzisyenler ya kendisine büyük saygı duyar ya da açıkça nefret ederlerdi.
1897’de Viyana Devlet Operası’nın direktörlüğünü alabilmek için Katolik oldu. İlerleyen yıllarda Viyana’da antisemit akımların güçlenmesiyle birlikte Mahler’in Yahudi kökeni göze batmaya başladı ve devamsızlık gibi bir bahane uydurularak 1907 yılında işine son verildi.
Mahler’in özel hayatı da oldukça çalkantılıydı. 1902’de Alma Schindler ile evlendi. Ancak bu evlilik bir yandan Mahler’in baskın kişiliği ve sanata adanmış hayatı, diğer yandan Alma’nın özgür kadın profili nedeniyle sorunlu oldu. 1907’de en büyük felâketlerinden birini yaşadı. Küçük kızı Maria difteriden hayatını kaybetti. Aynı yıl kendisine de kalp hastalığı teşhisi konuldu. Bu dönemde müziğinde daha derin bir melankoli ve ölüm teması belirginleşti.
1907 yılında Amerika’ya göçen Mahler yaşamının burada geçirdiği son dört yılını orkestra şefliğine adadı. Şef olarak, “basılı notaların uyulması gereken kutsal metinler olmadığı” düşüncesiyle hareket ediyordu. Önce New York Metropolitan Operası, ardından New York Filarmoni Orkestrası’nda şeflik yaptı. Bu orkestranın repertuarına 80’den fazla eser kazandırdı.
1911 yılında, 50 yaşında Viyana’da hayata veda etti.
Mahler’in Müziği ve Üslubu
Mahler’in müziği, Romantizm’in zirvesinde olmasına rağmen, modernizme giden yolu da açan yenilikler barındırır. Richard Wagner’in dramatik yapısını ve Anton Bruckner’in senfonik formunu geliştirerek, derin psikolojik anlatımlarla bezediği eserler ortaya koydu.
Senfonileri, çoğu zaman devasa bir orkestra gerektirirken, aynı zamanda oda müziği gibi ince detaylarla işlenmiş bölümler içerir. Mahler, halk müziğinden, marşlardan, doğanın seslerinden ve halk hikâyelerinden esinlenerek müziğinde hem lirik hem de dramatik öğeleri bir araya getirdi. Özellikle ironik, grotesk ve çocuksu melodilerle derin trajedi arasında gidip gelen anlatımı dikkat çeker.
Çocukluğu rahatsız edici anlarla doluydu. Zalim bir adam olan babası, başta annesi olmak üzere ailesine sürekli kötü muamele ediyordu. Özellikle acı verici bir şiddet olayının ardından, genç Mahler artık dayanamayarak evden kaçtı. Sokağa çıktığında bir sokak müzisyeni, Viyana’da popüler olan bir içki şarkısını çalıyordu. Yıllar sonra Sigmund Freud ile yaptığı bir psikoterapi seansında, bu olayın kendisini neşeli ve önemsiz müzikleri büyük trajedilerle ilişkilendirmeye ittiğini fark etti.
Aslında Mahler’in müziğinin büyük bir kısmı bu tür zıtlıklarla doludur: yüksek ve alçak seslerin, gürültülü ve yumuşak bölümlerin hızlı geçişleri, enstrümanların sınırlarını zorlayan çığlık gibi sesler, büyüleyici bir güzellik, öfke ve çalkantı, umutsuzluk ya da zafer anları… Bazı senfonileri, tüyleri diken diken eden muhteşem bir finalle sona erer. Bunların arasında 2. Senfoni (Diriliş Senfonisi) ve 8. Senfoni (Binler Senfonisi) de vardır. 8. Senfoni’nin prömiyerinde tam 1.379 müzisyen – orkestra, solistler ve devasa bir koro – sahne almıştı.
Mahler’in müziği, Beethoven ve Brahms gibi klasik senfonik yapıyı takip etmekle beraber, dramatik anlatımıyla operatik bir yoğunluk da taşır. En büyük ilham kaynaklarından biri doğaydı. Aynı zamanda ölüm ve metafizik konular, bestelerinde sıkça rastlanan temalar oldu.
Eserleri
Senfoniler: On senfoni. Özellikle 1. Senfoni "Titan" (1888), 2. Senfoni "Diriliş" (1894), 5. Senfoni (1902), 6. Senfoni "Trajik" (1904), 8. Senfoni "Binler Senfonisi" (1910).
Şarkı dizileri: "Kindertotenlieder" (Ölen Çocuklar Üzerine Şarkılar, 1904), "Lieder eines fahrenden Gesellen" (Bir Yolcunun Şarkıları, 1885), "Das Lied von der Erde" (Yeryüzü Şarkısı, 1909)
Mahler kendi bestelerine çok acımasız davranmış, gençlik bestelerinin çoğunu imha etmiştir. Ancak 2. Senfonisinin son bölümü konusunda şu satırları yazmıştır: "Giderek artan gerilim, nihai doruk noktasına ulaşana kadar öylesine muazzam ki, şimdi bittiğinde, bunu nasıl yazabildiğimi kendim bile bilmiyorum.”
Mahler'in müziği, başka Yahudi sanatçıların eserleri gibi, Nazi Almanyası döneminde "yozlaşmış sanat" olarak damgalanarak yasaklandı.
Müziği, kendi döneminde anlaşılamamış ve sıklıkla eleştirilmiş olsa da Gustav Mahler, "Benim zamanım gelecek" demişti. Gerçekten de 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren müziği altın çağını yaşamaya başladı. Leonard Bernstein gibi şeflerin öncülüğünde, Mahler’in senfonileri ve şarkıları modern konser repertuarının en önemli parçalarının arasında haklı yerini aldı.
Dinleme önerisi:
Mahler’in müziği ilk kez tanışacaklar için başta biraz zor gelebilir. Bu nedenle bestecinin en erişilebilir eserlerinden oluşan şu dinleme önerisini yapmak mümkün:
- 1. Senfoni "Titan" 3. Bölümde, "Frère Jacques" melodisinin hüzünlü bir cenaze marşı olarak düzenlenmiş versiyonu oldukça etkileyicidir. (Claudio Abbado-Berliner Philarmoniker / DGG)
- 2. Senfoni "Diriliş" – Final Bölümü Görkemli koro ve orkestra kullanımıyla muhteşem bir deneyim sunar. Mahler’in ölüm ve yeniden doğuş temasını işlediği en etkileyici eserlerden biridir. (Sir Simon Rattle-Berliner Philharmoniker / Warner Classics)
- 5. Senfoni’nin 4. bölümü – Adagietto Eşi Alma Mahler’e yazılmış bir aşk mektubu niteliğindedir (L. Bernstein-Viyana Filarmoni Orkestrası / DGG)