Kıbrıs Türk toplumu liderini buldu

KKTC’de 19 Ekim’de Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak. En güçlü iki aday, 2020 yılında Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya açıktan savaş açan Türkiye’nin kaba müdahalesi sayesinde seçimi kazanan bugünkü Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) adayı Tufan Erhürman.

KKTC’nin hükümet sistemi, parlamenter sistemle yarı-başkanlık arasında bir yerde.

İç politikaya fazla bulaşmadan bütün enerjisini toplumlararası müzakerelere kanalize eden merhum Denktaş’ın bu tercihine uygun olarak şekillendirilmiş olan mevcut sistem, parlamenter olmakla birlikte dış politikada cumhurbaşkanının ağırlık kazandığı bir model.

Cumhurbaşkanı 5 yıllığına halk tarafından seçiliyor. Bu durum ona dünyada “toplum lideri” olarak tanınmasını sağladığı gibi içeride de demokratik meşruiyet veriyor.

Dış politika ve Kıbrıs müzakereleri doğrudan müzakerecilik görevini üstlenen Cumhurbaşkanında. Günlük iç politika, ekonomi, kamu yönetimi, eğitim, sağlık gibi alanlarda söz sahibi ise hükümet.

Bu ikili yapı geçmişte zaman zaman krizlere yol açtı. Cumhurbaşkanlığı ile hükümetin karşı kamplarda olduğu durumlarda Cumhurbaşkanının hükümetten farklı bir Kıbrıs politikası izlemesi gerginlik yarattı.

Bunun en çarpıcı örneği, çözüm ve federasyon yanlısı olan ve Türkiye ile “eşit ilişki” vurgusu yapan önceki Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın federasyon karşıtı UBP ağırlıklı hükümetler ve Türkiye’yle ilişkilerinin gergin bir seyir takip etmesi oldu. Akıncı’nın çözüm yanlısı çizgisi sürekli olarak hükümet ve Ankara’nın engellemesiyle karşılaştı. Nihayet, 2020 seçiminde Cumhurbaşkanlığı anti-demokratik yollarla resmen elinden alındı.

Bu kez anketler Erhürman’ı önde gösteriyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “kim kazanırsa fark etmez” söylemine rağmen sabık İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan Hatay milletvekili Hüseyin Yayman’a, şarkıcı Yavuz Bingöl’den eski futbolcu ve MKYK üyesi Mesut Özil’e birçok Akape’li ve de MHP’li Ada’da Tatar propagandası yapıyor. Tatar’ın kampanyasını da Akape’nin profesyonel ekipleri yürütüyor.

Durum böyle olmakla birlikte, artık halkın önemli bir çoğunluğunun -ki buna 1974 sonrası Türkiye’den gelenler de dahil- Türkiye’nin seçimlere müdahalesinden hoşnut olmadığı görülüyor ve müdahalenin bu kez ters tepebileceği konuşuluyor.

Ersin Tatar ve Türkiye “iki devletli” çözümü savunurken, tarihsel olarak federal çözüm ve BM parametreleri çerçevesinde birleşme perspektifini savunan CTP adayının Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde dış politikada hem hükümet hem Ankara’yla çatışma çıkmasını bekleyenler az değil.

Olası bir çatışmayı önlemenin yolu cumhurbaşkanlığı seçimini bir referanduma dönüştürmek ve Erhürman’ın kazanması halinde Kıbrıs Türk toplumunun seçimini iki devletli çözümden değil, federasyondan yana yaptığını ilan ederek hükümeti ısrarından döndürmektir.

Tatar’ı destekleyen koalisyon ortaklarının kısa bir süre önce, yangından mal kaçırır gibi, Cumhuriyet Meclisine “iki devletli çözüm” öngören bir karar tasarısı sunarak, cumhurbaşkanlığı seçimini kazanacağı artık iyice belli olan federasyon yanlısı Erhürman’ın daha şimdiden elini kolunu bağlamaya yönelik girişimlerinin ise siyasi ahlâkla ne kadar bağdaştığını Kıbrıs Türk halkı değerlendirecektir.

Türkiye, geleneksel Kıbrıs politikasında Kıbrıs Türk toplumunun vereceği her türlü kararı destekleyeceğini ifade edegelmiştir. Ankara’nın, Erhürman’ı seçmesi halinde federasyon formülünü tercih ettiğini ortaya koymuş olacak Kıbrıs Türk toplumunun bu iradesine saygı göstermesi ve Erhürman’ın çabalarına engel olmaması, tersine onu desteklemesi icap eder.

Kıbrıs Türk toplumu Türkiye’den iradesine saygı bekliyor.

CTP eski milletvekili, eski Maliye Bakanı, Kuzey Kıbrıs’ın değerli aydınlarından Birikim Özgür, 26 Eylül’de Yeni Düzen gazetesine verdiği mülakatta, “19 Ekim’de seçilecek Cumhurbaşkanı Kıbrıslı Türklerin değişim iradesini mi yoksa statükoya mahkûmiyetini mi temsil edecek?” diye sorduktan sonra, esas sorunun halka cesurca “Reformlar olmadan bu toplum ayakta kalamaz” diyecek bir liderin olmaması olduğunu ifade ederek, böyle bir lider çıkması halinde Cumhurbaşkanlığı makamının statükonun sembolik koltuğu olmaktan çıkıp, toplumun değişim iradesini örgütleyen ve yön veren bir liderlik merkezine dönüşeceğini belirtiyor.

Birikim Özgür’ün bu düşüncesi, 2020 seçiminde de CTP’nin adayı olan Erhürman’ın daha o zamanki kampanyasında dile getirdiği “Cumhurbaşkanı'nın iç politikada geleneksel seviyesinin üzerinde müdahil olması gerektiği” yönündeki söylemiyle örtüşüyor.

Kıbrıs Türkü değişim istiyor, dünyayla entegre olmak istiyor.

Bunu da iki devlet sakızını çiğneyen Tatar’ın değil, Erhürman’ın başarabileceğini görüyor.

Kıbrıs Türk toplumu liderini bulmuş gözüküyor.

Yolları açık olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kaya Türkmen Arşivi