“İddianame”

“Şüphelinin Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğu dönemde tohumlarını attığı ve hem kurup hem de yönetmiş olduğu ‘sistem’ olarak tabir edilen çıkar amaçlı suç örgütünden elde ettiği maddi kazancın olası Cumhurbaşkanlığı makamı ile çok daha fazlasına ulaşabilmesi, yani rüşvet, usulsüzlük ve yolsuzluk çarkının daha önce yönettiği belediyelerden ötesine geçirilerek ülke geneline yayılmasının hedeflendiği…” (İBB iddianamesinden alınmıştır. Türkçe bozuklukları bana ait değildir).

Psikolojide bunun adı “motivated reasoning”. En yerleşik ve akademik Türkçe karşılığı “güdümlü akıl yürütme”. İnsanların inanmak istedikleri iddiayı savunma ve ispatlamaya çalışma eğilimi.

Yani kişi gerçeği aramaya değil, inanmak istediği şeye kanıt bulmaya çalışıyor. Bulamazsa uyduruyor.

Komplo teorilerinin çalışma prensibi de bu.

Önce bir hikâye yazılır, sonra gerçekler o hikâyeye uydurulur.

Lozan Anlaşması’nın meşhur “gizli maddeleri” böyle bir masaldı. Yüz yıl boyunca anlatıldı. O gizli maddeler yüzünden petrol çıkaramıyorduk, madenlerimizi işlemek yasaktı. 2023’te zincirler kırılacaktı.

Sokak anketlerinde insanlar “yakında kurtulacağız, madenlerimizi işleteceğiz ve köşeyi döneceğiz” havasındaydılar. Sanki son yüz yılda ülkemizdeki madenleri çıkarmakta bir engelle karşılaşmışız gibi...

Anlaşmanın 100. yıldönümü olan 23 Temmuz 2023’e gelindiğinde yer yerinden oynayacaktı. Olmadı öyle bir şey. Hikâyeyi pazarlayanları da duymaz olduk.

Komplo teorisyenlerinin en büyük avantajı budur zaten. Atar tutarsın, yanlışın ortaya çıksa dahi kimse sana dönüp de “Hani ne oldu o gizli maddelere?” diye sormaz.

Bu “senaryonun önceden yazılması” tekniği defalarca uygulandı tarihte.


1933 Berlin “Reichstag Yangını” bunun ders kitaplarındaki örneğidir. “Reichstag Yangını, Nazi iktidarının muhalefeti ezmek için kullandığı mükemmel bahane olmuştu. Yangının failinin gerçekten kim olduğu hâlâ tartışılsa da, Hitler bu olayı bir ‘komünist kalkışma’ diye sunarak temel hakları askıya aldı ve binlerce kişiyi tutukladı. Böylece diktatörlüğün kapısı resmen aralandı.”

Delil?

“Ne delili canım? Her şey apaçık ortada değil mi?”
Stalin’in Moskova Duruşmaları daha da ibretliktir. Politbüro suçun hikâyesini yazmış, sanıklara sadece “itiraf etmek” kalmıştı. Mahkemelerin amacı adalet değil, Stalin’in parti içindeki tüm rakiplerini tasfiye etmekti.


McCarthy döneminde, varlığı iddia edilen ama kimsenin görmediği ‘komünist listeleri’ dolaşıyordu. Delilsiz suçlamalar, insanların hayatını karartmaya yetiyordu.

Dreyfus davası ise hedefin önce belirlendiği, suçun sonra bulunduğu klasik bir siyasi linçti.

Önce hüküm verip sonra delil aramak, kötücül siyasetin en eski numarasıdır.

Bugün bu numaranın yerli ve millî bir versiyonunu İBB “iddianamesinde” görüyoruz işte.

Komplo teorilerinin çalışma prensibini birebir takip etmiş, uygulamış bir metin.

Önce siyasi sonuç yazılmış: Ekrem İmamoğlu CHP’yi ele geçirecek, fon kuracak, oradan Cumhurbaşkanlığına yürüyecek…


Yani önce bir politik fantezi senaryosu yazılmış.


Sonra bu senaryonun altına malzeme aranmış.


Bulunanlar yetersizse anlam genişletilmiş, bağ kopuksa bağ icat edilmiş.

Yani Lozan’ın gizli maddeleri nasıl uydurmaysa, İBB fon hikâyesi de aynı derecede uydurma.

Tek fark, biri kahvehane geyiği iken, diğerinin altında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının mührü var.

Yargı erkinin komplo teorisinin yöntemini ödünç alması acı değil mi?

Bir de bunların trol anlatımları var:

Bir uçak düşmüş. Aynı gün İmamoğlu iddianamesi gündeme gelmiş. Bu tesadüf olamazmış. Bunu diyen var.

“Mesaj verildi” teorileri yayanlar mı istersiniz?

“Büyük resmi görelim” ukalalıkları yumurtlayanlar mı?

“Zamanlama manidar” sakızını çiğneyenler mi?

Kazanın arkasında İngiltere ve İsrail varmış da... Uçağın düşmesi İmamoğlu’na sahip çıktıklarının mesajıymış.

Üstünüzü iyi örtün be arkadaş. Bir taraflarınız açıkta kalıyor besbelli.

Gerçi insanlar nelere inanmıyor ki?

Lozan’ın gizli maddelerine inananla İBB fon masalına inanan aynı zihinsel yazılıma sahip.

Hüküm baştan veriliyor, gerekçe sonradan bulunuyor.

Sorun insanların hikâye üretmesi değil, hukukun da artık hikâye üretmeye başlaması.

Yargının görevi senaryo yazmak mıdır?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kaya Türkmen Arşivi