Milei başarılı mı?

Arjantin’i uzun süredir, “kriz, temerrüt ve IMF” kelimeleriyle anıyoruz. “Dünyada dört tür ekonomi vardır: Gelişmişler, gelişmekte olanlar, Japonya ve Arjantin.” Kuznetz’in meşhur sözü aslında dramatik bir gerçeği anlatıyor. Öngörüsüz ve kronik. Böyle bir ülkede elinde testereyle “devleti keseceğim” diye bağıran birini görünce ilk tepki: “Bu da batırır” oldu.


Ama Javier Milei, görev süresinin ikinci yılında, şu soruyu mecburen gündeme soktu: Bu adam gerçekten başarılı mı?

Kâğıt üstünde sonuç etkileyici. 2023’te yüzde 300’e yaklaşan enflasyon, 2024 sonunda yaklaşık yüzde 118’e geriledi; bugün yıllık artış yüzde 30 bandına kadar indirilmiş durumda. Aynı dönemde Türkiye’nin “yapamıyorum” dediği şeyi yapıp 14 yıl sonra ilk kez bütçeyi fazlaya çevirdiler. Bir zamanlar millî gelirin yüzde 5’i civarında olan açık sıfırlandı, bir miktar da artıya döndü. IMF ve diğer kurumlar 2025 için yüzde 4–5 arası büyüme bekliyor. Yüzyıllık popülizmin ardından bu hızda bir mali konsolidasyon, soğuk makro tabloda “başarı” hanesine yazılır.

Ama o hanenin hemen yanında görünmez bir eksiler sütunu var. Çünkü bu reçete, ülkenin üretim damarlarını da kesiyor. 2024’te yıllık sanayi üretimi daraldı; imalat sanayinin katma değeri ilk on ayda yüzde 11’in üzerinde geriledi, binin üzerinde fabrika kapandı, on binlerce sanayi işçisi işini kaybetti. 2025’in ilkbaharında gelen çift haneli toparlanma bile yılın ikinci yarısında eksi büyümeye dönmüş durumda. Son verilere göre sanayi üretimi hâlâ geçen yılın hafif altında seyrediyor. Reel ücretler, enflasyondaki bu büyük düşüşe rağmen, kriz öncesi seviyelerin oldukça gerisinde.

Buna karşılık maden, tarım ve finans; yani dövize çalışan, sermaye yoğun ve büyük ölçüde yabancı hakimiyetindeki sektörler yükseliyor. Bakır ve lityum projelerine milyarlarca dolarlık yatırım vaadi akıyor, tahvil piyasası Milei’yi alkışlıyor. Arjantin bir “üreten ekonomi”den, giderek “çıkaran ve speküle eden ekonomi”ye kayıyor. Kısa vadede döviz açığını rahatlatan bu kayma, uzun vadede ülkeyi yeniden hammadde ihracatçısı, yani yarı-koloniyal bir statüye itebilir. Donald Trump’ın dünyada en açıktan destek verdiği liderin Milei olmasını da böyle okuyabiliriz.

Kur politikası ise bu filmin en tanıdık sahnesi. X’ten Robin Brooks’un analizine göre Merkez Bankası’nın eylülde açıkladığı rakamlar, devasa bir sermaye çıkışına işaret ediyor; üstelik “saldırı” yabancılardan değil, bizzat Arjantinlilerden geliyor. Yani halk kendi parasına güvenmiyor; peso yapay biçimde güçlü tutuldukça mevduat sahipleri dolarize oluyor, şirketler dışarıya para kaçırıyor. Bu bize de tanıdık: Aralık 2021’de TL’de yaşanan şok, dışarıdan değil içeriden beslenmişti. Peg benzeri kur rejimleri, kısa vadede enflasyonu yavaşlatıyor; ama ihracatı boğup rezervleri erittiği için bir sonraki krizin tohumunu ekiyor. Macri’nin 2018–19 sarmalının çekirdeği de buydu. Milei bugün aynı kavşağın önünde. Kur kafesinden güçlü pozisyondayken çıkmazsa, bir sonraki dalga yine içeriden gelebilir.

Sosyal cephe karanlık. Sert kemer sıkmanın bedelini düşük gelir grupları ödüyor. Yoksulluk yüksek. Kamusal desteklerin budanması haneyi zorluyor. “Ekonomi toparlandıkça düzelir” cümlesi şimdilik bir temenniden ibaret.

Milei şimdi ikinci perdeye hazırlanıyor: işgücü piyasası ve vergi reformu. Sendikalar ve eyalet baronlarıyla uzlaşmadan bu paketlerin Meclis’ten geçmesi zor. Asıl test burada: testereyi bu kez devlete değil, kendi egosuna sallayıp siyasî koalisyon kurabilecek mi?

Türkiye’den bakınca tablo iki uçta karikatürleşiyor: “Bak, Milei yaptı biz de yapalım” diyenlerle “liberal deli ülkeyi yakıyor” diyenler arasında sıkışıyoruz. Oysa koşullar bambaşka. Bizim için çıkarılacak ders, programın sertliği değil, tutarlılığı. Milei başından beri aynı denklemi anlatıyor; piyasa da seçmen de bundan hoşlanıyor.

Peki, Milei başarılı mı?

Bir açıdan evet. Enflasyonu ezdi, bütçeyi toparladı, borcu çevirdi.
Ama aynı anda ülkenin üretim omurgası inceliyor, gelir dağılımı bozuluyor, sanayi küçülüyor. Arjantin’in V şeklindeki grafiği “victory” mi yoksa “volatile” mi; henüz bilmiyoruz. Gerçek başarı, rakamları değil, üretimi ayağa kaldırdığında yazılacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Yağız Kutay Arşivi