İNÖNÜ’DE GÜNEŞ’Lİ GÜNLER

Beşiktaş taraftarı, Cumhuriyet Bayramı’nı büyük bir coşkuyla kutladı Çınarlı Yol’da, Dolmabahçe Sarayı’nın önünde. Dün de takım sahaya çıkarken 10. Yıl Marşı çalındı, taraftar Mustafa Kemal’in askerleri olduğunu duyurdu. Türk bayrakları ile Beşiktaş bayrağı iç içe geçti. Devasa bir Türk bayrağının açıldığı koreografi de görülmeye değerdi.

İki kez üst üste şampiyonluk yaşatan Şenol Güneş’i de çok özlemiş Beşiktaşlılar. Çiçeklerle karşılandı, tüm tribünü selamladı. Az değil 3,5 yıllık ayrılık. İkinci dönem başladı, hasret sona erdi. Duygusal anlar yaşandı güzelim İnönü’de. Tribünlerden çiçekler yağdı. “Güneşli günler hayalleri” bağırıldı. Hemen söyleyeyim İnönü’de güneş batmadan maç izlemek çok büyük bir keyif. Dünyanın, manzarası en güzel bu stadyumunda gece maçı, İstanbul’un, Boğaz’ın güzelliğine ihanet sanki. Keşke Beşiktaş maçları hep güneş batmadan oynansa. Şimdi Şenol Güneş’e gönderme mi diyenler çıkar, yapmayın lütfen.

Kurt Hoca, takımın başında bir kez idmana çıkmasına rağmen neşteri atmıştı. Kaleye Mert Günok geçmişti. İleride çift forvete dönülmüştü. Cenk’e duyduğu güvenden caymamış, onu ilk 11’de sahaya sürmüştü.

Ligde henüz galibiyeti olmayan Ümraniyespor da tarihinde ilk kez Beşiktaş’ın rakibi olarak sahadaydı.

Hızlı ve baskılı başladı Kartal. İlk atağı fuleli koşusuyla başlatan Roiser büyük alkış alırken, yarattığı sadece atak değil, maçın başında Beşiktaş’ın kazandığı penaltıya dönüştü. Cenk Tosun ilk 11’e golle döndü.

Beşiktaş’ın baskılı oyununu orta sahaya iyi yayılarak ilk yarının ortalarında kesmeyi başardı Ümraniyespor. Hatta bulduğu birkaç pozisyonla beraberliği yakalayabilirdi. Ancak Cenk’in iştahlı oyunu, sadece gol arayışlarında değil, önde baskıda da arzusu ikinci golü getirdi. Cenk yaptığı asistle Weghorst’u takımın en golcü oyuncusu yaptı. Birlikte oynamanın lezzeti buydu.

Ah Cenk – Weghorst ikilisinin yanına Muleka da eklense keşke. Ne şahane üçlü olur. Bir futbol sihirbazıdır Şenol Güneş, belki benim bu hayallerime çare bulur.
Beşiktaş defansının, Rosier’i çıkarırsak laubali hareketlerinin bedeli olacağı ortadaydı. Masuaku’nun golle sonuçlanacak bir hata yapacağını beklerken, Tayyip Talha “Ben de buradayım” dedi. Del Valle, maçı 2-1’e getirdi. Soyunma odasına böyle gidildi. İlginç olan 2-1’e rağmen topla oynama üstünlüğünün yüzde 53 ile Ümraniye’de olmasıydı.

Bu gidişata soyunma odasında tepkisini koydu Şenol Güneş… Üç değişiklik birden yaptı. Sarı kartlı Masuaku ile Dele Alli ve Roiser oyundan alındı. Rosier değişikliğini anlamadım. Galatasaray maçı mı düşünüldü çözemedim. Umut Meraş, Nathan Redmon ve Tayfun Bingöl oyuna girdi.

Tayyip Talha, ilk yarıdaki hatasına pek içerlemiş. İkinci yarının başında Cenk Tosun rolüne bürünüp Beşiktaş’ın üçüncü golünü şık bir vuruşla kayıtlara geçirdi. Akıllara Sivok’u getirdi.

Ve fakat Beşiktaş, tam oyun anlayışını Ümraniye’ye kabul ettirdiğini düşündüğü anlarda yine hataya düştü. Bu kez yavaş kalan Umut Meraş oldu. Ümraniye Avounou’nun golüyle, skoru 3-2’ye getirdi.

Tayfun Bingöl, oyuna girdikten sonra Rosier’i aratmadı. Israrı Beşiktaş’ın 4. golünü bulmasını sağladı. Cenk Tosun ikinci golünü attı.

Skor buraya gelince taraftar maçı bıraktı Büyük Atatürk’ü yaşamaya başladı. İzmir’in dağlarında çiçekler açtı, bozulmuş düşman yel gibi kaçtı. Ne diyeyim? Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa. Adın yazılacak mücevher taşa.

Gedson sahanın en iyilerinden biriydi. Nitekim Weghorst’un ikinci golünün de hazırlayıcısı oldu. Gol sonrası Weghorst’un korner bayrağı ile sevinci eşsizdi, 5-2. Ama Weghorst attığı bu golün ardından biri kaleci ile karşı karşıya olmak üzere iki net golü tabelaya yazdıramasa da tribünün alkışlı desteğini aldı. Tüm tribün alkışlarla oyundan alınmasında onun yanında oldu.

Şenol Güneş, ilk maçına 5 golle başladı. Hücumcu Beşiktaş izleyeceğimizi hatırlattı bize. Ama Ümraniye idman gibi esas maç haftaya. Galatasaray maçından alınacak sonuç ligde taşları yerinden oynatır.

Hoş geldin Şenol Güneş.

Şerefinle ve hakkınla maçı aldın Beşiktaş.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kerem Gürel Arşivi