Emre Alkin
Merkez Bankasının yeni iletişim stratejisi
“...Arabanızı her sene yenilemediğiniz için oradaki enflasyon düşüşünü hissetmiyorsunuz…”
Bu cümleyi ilk duyduğumda, inanmadım. Merkez Bankası Başkanı Karahan'ın sorulan bir soruya bu şekilde cevap verdiği sosyal medyaya yansımıştı. Hemen enflasyon raporu toplantısında katılan bir meslektaşımı aradım. "Maalesef böyle dedi" diye cevap verdi. O zaman anladım ki, iş şirazesinden çıkmış.
Sanırım Merkez Bankası Başkanı Sayın Karahan vatandaşların ÖTV artışlarını TÜFE’ye yaptığı katkı doğrultusunda değil doğrudan doğruya ödediğini bilmiyor. Belki de önemsemiyor. Başkan Yardımcısı Hatice Karahan'ın konkordato gelişmelerini önemsizleştirme çabaları da gözden kaçmadı. Hatice Hoca reel sektörün içinden gelen, ihracatı iyi bilen bir uzmandır halbuki. Demek ki ekonomi yönetimi artık başka bir boyuta geçmiş.
Enflasyon raporunu karşısındaki ekrandan okuyan Başkan Karahan'ın meseleye tam olarak hakim olup olmadığı konusunda tereddütler de oldu. Açıklamaların hatalı tarafları çoktu ama en bariz olanları paylaşayım:
- Merkez Bankası Yönetimi talep yavaşlamasının enflasyonun düşeceğine dair güvenden değil para politikasının yarattığı hayat pahalılığı yüzünden gerçekleştiğini hala anlamamış gözüküyor.
- Hizmetler ve bazı kalemlerde hala geçmiş enflasyona göre fiyatlama olduğunu iddia ediyor, beklenen hayat pahalılığına göre fiyatlama olduğunu kabul etmiyor.
- Hedef ve tahmin olarak TÜFE beklentisini ikiye ayırırken, 2025 hedefinin tahmin aralığından düşük olmasının anlamsız olduğunu görmezden geliyor. "Siz 2026'ya bakın" diye geçiştiriyor.
Şimdi başka bir psikolojik tahlile geçeyim: Eski ekonomi yönetimlerini "kendinden" görmeyip şu anki yönetimi kendine yakın gören meslektaşların, tüm bu garabeti eleştirmek yerine "Merkez Bankası'nın hedef ve tahmini ayırması önemli bir adım" diyerek övmesi, nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığımızı bizlere gösteriyor.
Maalesef bazı meslektaşlarımız, hedefler ve gerçekleşmeler arasındaki farktan doğan güven bunalımı ve dalgalanmaları görmek istemiyor. Bugün hane halkının enflasyonu resmi hedefin iki katı kadar beklemesinin sebebi gerçekçi olmayan hedefler. Bu derece şekilciliğin olduğu yerde analizim biraz farklı olacak:
Ekonomi hocalarının büyük çoğunluğu özellikle 2018'den sonra Maliye, Hazine, Merkez Bankası ve düzenleyici otoritelere atanan kişilerin yetkinlikleri konusunda soru işaretleri taşıdıklarını söylüyorlar. Bu gizli bilgi değil. Ayrıca şu ana kadar atananların bilime ve tecrübeye üstten bakan, "siz akademisyenler pratiği bilmezsiniz" şeklindeki tarzı sebebiyle oldukça bilendiler. Dolayısıyla şu anki ekonomi yönetimindeki isimler, eskilere göre daha teknik ama başarısız durumlarına tolerans gösteriyorlar.
Baş başa kaldığımızda şu anki ekonomi yönetiminin başarılı olmadığını itiraf etseler de kamuoyu önünde eleştirmekten uzak duruyorlar. Çünkü tekrar bilimi ve tecrübeyi küçük gören kestirmeci yaklaşım geri döner diye çekiniyorlar. Mesele bundan ibaret.
Bu arada bir meslektaşımız “Merkez Bankası şu anda hedefi değiştiremezdi, yılın bitmesine az kaldı, dolayısıyla etik davrandı” diyerek eleştirenleri popülizmle suçlamış. Ben de kendisine aynı Merkez Bankası yönetiminin 2024 Kasım ayında 2024’ün TÜFE hedefini değiştirdiklerini ve böyle bile ucundan tutturduklarını hatırlattım. Yani geçen yıl etik davranmaktan uzak duranların bu yıl neden etik davranmaya çalışacağını merak edip sormuş oldum. Sanıyorum kendisini de pek tatmin etmeyen ama akademik sevgi ve saygıyla uygun bir cevap verdi. Kendisini gerçekten kıymetli bulduğum için uzatmadım. TCMB’nin geleceğinde ona ihtiyacımız olacak diye düşünüyorum.
Özetle, meslektaşlarımın aklı başında bir alternatif üretildiği zaman, şu anki ekonomi yönetimine verdikleri koşulsuz destekten vazgeçeceklerine eminim.