“Yarın sabah yine yanımda uyanmayı ister miydin?”

Yolunda gitmeyen bir şeyler var hayatında, canın sıkılıyor, ölmekle kalmak arasında bir yerlerdesin. Biriyle karşılaşsan belki hayatın birden değişecek ama o karşılaşmalar hem zor hem de sen bunu fark edemeyecek kadar başka bir ruh hali içindesin. Öyle bir durum ki bu başkalarının dışarıdan gözüken hayatlarına bile özenebilirsin ama dışını görmektesin içte onlar neler yaşıyor bilemezsin ki… Filmi izledikten sonra, bu özet duygularla çıktım diyebilirim.

Başka Bir Sen Disney+’ta izleyicilerle buluştu

Disney+’da yayınlanacak olan ‘Başka Bir Sen’ filminin lansmanında davetliler arasındaydım ve filmi ilk izleyenlerden oldum. Son zamanlarda iyi ki izlediğim dediğim bir film oldu ‘Başka Bir Sen’ bayıldım, çok sevdim. Her günü bambaşka bir yerde, bambaşka bir bedende yaşayan Mümtaz ve Derya’nın eğlenceli macerası 7 Mart’ta yani bugün Disney+’da izleyicilerle buluştu. Kendinize bir iyilik yapın ve filmi hemen izleyin. Çünkü son zamanlarda orijinal bir yapım olarak izlediğim çok eğlenceli, anlamı olan, mizahın üst seviyelerde olduğu bir yapım. Zaten Giray Altınok ve Kerem Özdoğan ikilisini takip ediyorum, çok başarılı buluyorum ve işlerini çok seviyorum.

Senaryoyu Giray Altınok ve Kerem Özdoğan kaleme aldı

MGX Film’in yapımcılığını üstlendiği ve Ömer Faruk Sorak’ın yönetmenliğini yaptığı ‘Başka Bir Sen’in senaryosunu Giray Altınok ve Kerem Özdoğan kaleme aldı. Oyuncu kadrosunda Giray Altınok, Ezgi Mola, Kerem Özdoğan, Şükran Ovalı, Nevra Serezli, Hüseyin Avni Danyal, Deniz Cengiz, Ömer Faruk Çavuş, Cihat Tamer, Nergis Çorakçı, Mine Teber ve Osman Alkaş gibi isimler yer alıyor. Film, hayatlarında hiçbir şey yolunda gitmeyen Mümtaz ve Derya’nın, büyük bir kaza sonrasında her gün farklı bedenlerde uyanmalarını anlatıyor. İkilinin bu sıra dışı yolculuğu, eğlenceli ve düşündüren bir deneyim sunuyor.

“Ya ben seni bir daha hiç bulamazsam”

Mümtaz ve Derya kazadan sonra bambaşka bir yerde ve bambaşka bir bedende, bambaşka kişi olarak uyanıyorlar. Düşünsenize bilmediğiniz bir kişilikte ve başkalarının hayatının içinde siz olmadan yer alıyorsunuz ama sadece kendiniz olduğunuzu siz biliyorsunuz. Başkalarının hayatını oynuyorsunuz, oynarken de kendinizi keşfedip, onları ve o hayatı sevmeyi öğreniyorsunuz.

Çok acayip bir deneyim.

Aynada gördüğünüz kendi suretiniz ama yaşadığınız başkalarının hayatı ve onların hayatına adapte olma yolculuğu çok komik ama bir o kadar da insanı düşündüren bir hikâye.

Üstelik bu durumu yaşayan iki kişisiniz ve o yabancıya da aşık olmaya başlıyorsunuz ve işler iyice çığırından çıkıyor.

Aslında özendiğiniz başkalarının hayatı değil belki onların hayatından öğrendiklerinizle kendi hayatınızı kurma ve yaşama çabası, bu da hayatınızın dersine dönüşebiliyor. “Kader diye bir şey var, her şey orada olma meselesi” hikâyesi filmde ince ince işleniyor “Biz hiçbir şeyi olamayan kişileriz” sorgulamasına yol açıyor. Ama aşk bu, en güçlü duygu “Ya ben seni bir daha hiç bulamazsam” diyerek aslında bulduğun onun değerini bilmeyi öğreniyorsun ve o kaderinde varsa dönüp dolaşıp karşına çıkıyor zaten.

Belki defalarca karşılaştın aynı kişiyle ama fark etmedin kim bilir?

Sabahattin Ali ‘İçimizdeki Şeytan’ kitabında şöyle der; “Kim bilir… Belki uzak bir günde, büsbütün başka insanlar olarak tekrar karşılaşırız ve belki gülüşerek birbirimize ellerimizi uzatırız...”

Fonda filmde olduğu gibi Sertab Erener çalabilir; “Baştan yaşarım sorsan, ama sen hiç olmamışız farz et, Farz et hiç tanışmadık, buluşmadık, Hiç dönmedin o köşeden”