Barok’un Dahi Kadını Artemisia Gentileschi

Bugün günlerden en sevdiğim ressam Caravaggio’nun doğum günü ama bu dahi/deli, kavgacı/karanlık adamın hayatını burada yazamayacağım için ona en yakın kadını seçtim… Caravaggio ekolüne mensup bir “Carravaggisti” olan Artemisia Gentileschi’yi yazmaya karar verdim. Kadın tarihi seminerlerimde kendisine sıkça değinirim çünkü kadınlara reva görülen pek çok çifte standardı yıktığı gibi, tarihin iki yüzlülüğünü ve tarafgirliğini de iyi anlatan örneklerden biridir.

Burada Van Gogh misali bir “sürünen sanatçı” hikâyesi bulamayacaksınız. Aksine başına gelen her türlü kötülüğü püskürtmüş, dalgalara karşı yüzmüş cesur bir kadın ile tanışacaksınız.

Floransa’yı Rönesans’ın ve sanatın merkezi haline getiren dünyanın ilk sanat okulu Academia di Arte del Disegno’nin ilk kadın öğrencisi olan Gentileschi’nin hayatını okumak demek, Rönesans’ın ardından Barok dönemindeki insan merkezli dünyadaki değişimi kavramak demektir.

Öyleyse ne bekliyoruz, karşınızda Artemisia Hanım ve gölgeli eserleri…

entileschi.jpg
Artemisia Gentileschi

SANATÇI AİLE

Zamanın pek çok sanatçısında olduğu üzere Artemisia Gentileschi’nin sanatla tanışması ailesinden gelmekteydi. Babası Orazio Gentileschi Pisa’lı bir ressam olarak Roma ve civarında tanınıyordu.

Ortaçağ boyunca çoğu imzasız asar zanaatkarların atölyelerinde icra edilir, aristokratların ve şehirlerde yeni doğmaya başlayan burjuvazinin ikametgahlarını süslemek için yapılırdı. Umut vaat eden sanatçılar nam salmış ressamların yanında çıraklık yapar ya da aileleri sanatçı olduğu için meslek babadan oğula geçerdi.

YETENEKLİ KIZLARIN ŞANSSIZLIĞI

Peki ya sanata meyilli yetenekli kızlar?

Onlar genellikle perde arkasında kaybolup giderlerdi. O yüzden de Virginia Woolf Shakespeare’in kendisinden bile daha kelime-baz bir kız kardeşi olsaydı onun asla yazar olamayacağını yazmıştır.

Hal böyle iken babasının boyalarıyla oynayan, erkek kardeşlerinin aksine aile mesleğiyle fazlasıyla ilgili olan bir kız çocuğu olan Artemisia, ilk başlarda babası tarafından görmezden gelindi zira kızlar için bu kabul edilemezdi. İş biraz ciddiye binince babası ona resmi yasaklamaya kalktı. Kızının herkesten daha iyi bir ressam olduğunu anlayıp kabullenince de önünü açtı.

ONDAN DAHA İYİSİ YOK

Artemisia (Lomi) Gentileschi kimi kaynaklara göre 1590 kimilerine göre 1593 yılında Roma’da dünyaya gelmiş, 1605 yılında annesini kaybettikten sonra tamamıyla babası tarafından büyütülmüş, babasından boya karıştırıp yapmayı, ardından sadece üç sene resim çalıştıktan sonra babası, “Ondan daha iyi bir ressam olmadığını” ilan etmişti.

Babasının gururlanması boşuna değildi.

Sanat tarihçilerine göre Artemisia “Susanna ve Büyükler” veya “Madonna ve Çocuk” gibi en önemli eserlerini 17-25 yaşları arasında yapmıştı. O da babası gibi Caravaggio’nun tarzından etkilenmiş, Caravaggio’nun mükemmelleştirdiği “ışık ve gölge sanatı” denilen “chiaroscuro” olsun, natüralist resim olsun Caravaggio’yu aratmayacak tabloları tüm Avrupa ve İngiltere’de takdir görmeye başlamıştı.

CARAVAGGIO’DAN FARKI

Caravaggio’dan farkı özellikle kadın figürlerine verdiği ehemmiyetti. Artemisia’nın %94 kadın karakterlerin yer aldığı 57 tablosunda İncil ya da mitolojiden seçtiği güçlü, isyankar, ilham verici kadınlar yer alıyor. Bu çizimlerde dikkat çeken, Artemisia’nın tıpkı babası ve Caravaggio gibi gerçek modellerden hareket ederek gerçekçi resimler çizmesiydi. Burada hem babasının hem de Floransa sanat akademisinin parmağı vardı.

david-and-bathsheba-by-artemisia-gentileschi.jpg

TECAVÜZ TRAJEDİSİ

Harika çocuğumuzun hayatı buraya kadar gayet güzel gidiyordu fakat 17 yaşındayken başından geçen korkunç olay, sadece onun için bir travma değil erkek egemen toplumun tarihçileri tarafından tarihe nakşedilme açısından da çirkindi.

1610 yılının Mayıs ayında Artemisia ve üst katta bulunun kadın arkadaşı Tuzia evdeyken babasının ressam arkadaşı Agostino Tassi ve Cosimo Quorli eve gelip Artemisia’ya tecavüz ettiler.

Tuzia’nın çığlıkları duyduğunu ama hiç yardım etmediğini daha sonra açılan davadan öğreniyoruz.

Artemisia tecavüze uğradıktan sonra aile onurunu kurtarmak için kendinden 15 yaş büyük Tassi ile evlenmeyi kabul ettiği söylenir. Ama mütecaviz ressam dokuz ay boyunca hiçbir aksiyon almayınca babası ressam arkadaşına dava açar.

7 AY SÜREN DAVA

Yedi ay süren dava zamanın en çok ses getiren davasıdır çünkü 17. yüzyılda bir kadının kendinden daha namlı ve toplumda tanınan bir sanatçıya dava açması görülmüş şey değildir. Tassi ilk başta suçlamaları reddedip Artemisia ile hiç baş başa kalmadıklarını, hatta onu korumaya çalıştığını iddia eder. Ama insanlar konuştukça ortaya çıkar ki daha evvel başka bir akrabasına ve kardeşinin eşine de tecavüz etmiştir.

Üstüne üstlük ortadan kaybolmuş olan karısını öldürtmek için hırsızlara para verdiği öne sürülmüştür.

VE TECAVÜZCÜ ÖZGÜR

Davanın sonunda Tassi’nin Artemisia’nın babası Orrazio’nun tablolarını çalıp sırra kadem olma planı ve cinayete yeltenmesi, tecavüz suçlamalarıyla birleşince Tassi’ye iki sene hapis cezası verilir. Fakat bu karar hiç yürürlüğe girmeden kaldırılır. Tassi 1613 yılında Roma’dan sürgün edilir ama özgürdür.

ARTEMISIA’YA İŞKENCE!

Buna mukabil Artemisia’nın dava süresince doğru ifade verip vermediğini belirlemek için bugün işkence olarak algılayacağımız “sibille” testi- yani parmakları sert bir iple koparırcasına çekip konuşturma taktiği uygulanmıştır. İpler gerilip parmakları kopma raddesine geldiğinde Artemisia’nın Tassi’ye dönüp “Bana verdiğin yüzük ve söz işte budur” dediği mahkeme kayıtlarına düşülmüştür.

Sanki bu yaşadıkları yeterince fena değilmiş gibi bundan böyle yüzyıllar boyunca resmiyle değil ses getiren tecavüz vakasıyla tanınan bir kadın olarak kalmıştır. Bu 19. yüzyıla kadar böyle süregelmiştir. 1862’de kendisi gibi bir kadın olan George Eliot onu konu ederek Romola isimli romanını yazmış, ardından pek çok roman ve filmde karşımıza çıkmıştır.

gentileschi-judith1.jpg

DÖNEMİN NADİR KADINLARINDAN

Yaşadığı tecavüz ve haksızlık, Artemisia’yı yıldırmamış, aksine eksperlere göre resmettiği kadın kahramanların ifadelerine güçlü ifade katmış, onu daha da hırslandırmıştır.

Kendi çağında kendine ait stüdyosu olan nadir kadınlardan biri olmuştur.

Medici Ailesinin patronajı altında saraylarda yaşamış, belki medeniyet tarihin en önemli bilim insanlarından Galileo Galilei ile arkadaşlık yapmıştır.

Bilime olan ilgisini tablolarından da anlıyoruz zira teknik olarak bakıldığında aynayı kullanıp gerçekçi formlar yakaladığı anlaşılıyor.

Sonraki yıllarda Floransa’da bir ressamla evlenip beş çocuk doğurmasına rağmen sanat hayatına devam etmiş, nüfuslu sevgilisini kocasına kabul ettirmiş ama Floransalılara kabul ettiremediği için maaile Roma’ya sonra da Venedik’e taşınmak zorunda kalmışlardır. Bu süre zarfında çocuklarının dördü çeşitli nedenlerle vefat etmiştir. Yetişkinliğe ulaşan tek çocuğu Palmira tıpkı annesi ve babası gibi ressam olmuştur.

Artemisia, 1638’de babasıyla İngiltere’ye davet edilmiştir. Babası Londra’da Kral I. Charles ve eşi Henrietta Maria’nın kraliyet ressamı kendisiyse aristokrasinin favorisi olmuş, Kraliçe’nin Greenwich’teki evinin Büyük Salon tavanını o süslemiştir.

‘BAROK ÇAĞI’NIN EN İYİ RESSAMLARINDAN

Babası Orazio bir yıl sonra pat diye ölünce, tam da İngiliz iç savaşının patlak verdiği bir zamanda Artemisia İspanyol Krallığının elinde olan Sicilya’ya geçmiş ve hayatının devamını orada geçirmiştir. Artemisia 1650’lerde Sicilya’yı vuran veba salgını yüzünden hayatını 1652 ya da 53’te kaybettiğinde hala bitmemiş tuvalleri ve hayalleri olduğunu defterlerinden ve paletlerinden görüyoruz.

Sonraki yıllarda pek çok sanatçının şapka çıkarttığı, sansasyonel bir öykünün kurbanı olarak değil Barok çağının en iyi ressamlarından biri olarak anıldığını görmek, tarihin farklı okunabileceğini ve yeniden yazılabileceğine tanıklık etmek ne ferahlatıcı!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Pelin Batu Arşivi