Pelin Batu
Ben bir Cadıyım: Salem’in en bednamlı cadısı Tituba
Cadı avları orta çağlardan 18. Yüzyıla kadar binlerce hayat almış, kadın, erkek, ihtiyar, genç gözetmeksizin toplumsal bir mani halinde yaşanmış, büyük adaletsizliğin ve suistimalin tarihidir. Cadı avlarının Amerika ayağı, üzerine çokça belgesel ve film çekildiği için iyi bilinir. Amerika bu karanlık konularla ilgilidir; Halloween’in popüler kültüre katılışı da ABD vasıtasıyla olmuştur. Amerika buradan kapital sağlarken ister istemez izoterik konuların araştırılmasının da önünü açmıştır. 1692-93 yılları arasında Salem Cadı Mahkemelerinde toplamda 20 kişi idam edilmiştir, bunların 19’u (14 kadın, 5 erkek) asılmış, itiraf etmeyi reddeden bir adamcağız da ağır taşlar altında ezilmiştir. Aralarında iki tane küçük çocuk olan beş kişi hapiste mahkemeye çıkmayı beklerken ölmüştür. Yani Amerika’daki cadı avlarında toplamda 25 kişi hayatını kaybetmiştir. Buna mukabil 1450-1750 yılları arasında Avrupa’da, kimi araştırmalara göre çoğu kadın 40 ile 60 bin kişi, kimilerine göre 100 binin üzerinde insan cadı olarak yaftalanıp katledilmiştir. Bu büyük farka rağmen Amerika’da gerçekleşen cadı mahkemeleri çok daha bilindiktir. Bu hafta sonu süpürgelerimizin tozlarını alıp sivri şapkalarımızı başımıza geçirmişken sizlere Batı’nın en sansasyonel cadılarından birini tanıtacağım. Tuhaf hikâyemiz Massachusetts’te, Salem’de geçiyor. Kahramanımız ise Tituba adlı bir kadın.
RAHİBİN KÖLESİ CADILIKLA SUÇLANDI
Tituba’nın nereli olduğuna dair çeşitli rivayetler var. Kimi araştırmacı onun Barbados Adası’ndan yani Karayipler’den gelme bir yerli olduğunu söyler. Kimileriyse Güney Amerika’dan Karayipler’e köle olarak çalıştırılmak için kaçırıldığını iddia eder. Bildiğimiz şey, 1680’lerde fazlaca dindar olan bir Puritan rahip Samuel Parris’in kölesi olarak Barbados’tan Salem’e “John Indian” adlı kocasıyla beraber getirilmiştir. Rahibin kölesi olarak evdeki tüm işleri yapıp rahibin çocuklarına bakmakla sorumluydu. Salem cadı avları tam da bu çocuklarda ortaya çıkmaya başlayan garip şeylerden dolayı patlak verdi. 1691 kışında rahibin dokuz yaşındaki kızı Elizabeth (Betty) Parris ve onun on bir yaşındaki kuzeni Abigail eğilip bükülmeye, bağırıp çağırmaya, kasılıp kıvranmaya başladılar. İki kız çocuğu görünmez güçler tarafından rahatsız edildiklerini söylediler. Çok geçmeden tüm kasabadaki çocuklarda benzer semptomlar görülmeye başladı.
İKİ ÇOCUK TARAFINDAN ‘CADI’ İLAN EDİLDİ
Büyükleri, Betty ve Abigail’i sıkıştırıp bir suçlu arayışına girince iki kız evlerinden çalışan Tituba’ya işaret ettiler. Ayrıca evsiz olan Sarah Good isimli bir kadın ve hiçbir zaman kiliseye gitmeyen Sarah Osborne da nasiplerini aldı ve iki velet tarafından “cadı” ilan edildi. Kızlara dadılık yapan Tituba’nın çocuklara Haiti ve civarındaki hortlak ve cadı masallarını anlattığı için kızların böyle hikâyeleri uydurduğu düşünülüyor. Çok geçmeden toplu bir histeri krizine dönüşen cadı avları başlar ve cadı mahkemesi kurulur. Cadı olarak suçlanan kadınlar Boston’da çok kötü şartlara sahip bir hapishaneye gönderilir. Mart başında Tituba mahkemeye çıkartılır ve mahkemede cadı olduğunu itiraf eden ilk kişi olur. Tituba vakasını araştıran tarihçiler onun sahibi rahip Harris tarafından dövüldüğü için böyle bir itirafta bulunduğunu ifade ederler.
HAVADA SÜPÜRGELERLE GEZİNTİYE ÇIKMAK…
Tituba’nın itirafı o kadar fantastiktir ki, daha sonra oluşacak cadı imgeleri ve mitolojisini etkileyecektir. Mahkeme kürsüsünde Tituba, şeytanın bir insan şeklinde karşısına çıkıp bir kitabı imzalattığını söylemiştir. Havada süpürgelere binip gezintiye çıkabildiğini, kara köpekler, kırmızı kediler, sarı kuşlar ve hayaletlerle iş birliği yaptığını, yaban domuzlarının ve tilkilerin güçleri anlatmıştır. Ayrıca Sarah Osborne’nun kadın kafası ve iki adet bacağıyla birlikte kanatları olan bir yaratığa sahip olduğunu da eklemiştir. Tituba’nın bu itirafları Salem ve Boston’da büyük ilgi uyandırmıştır. Bir taraftan toplu histeriyi körüklemiş bir taraftan eğlence olmuştur. Mahkeme bittikten sonra Tituba, Boston hapishanesinin feci şartlarında en az bir sene yaşamak zorunda kalmıştır çünkü sahibi Parris hapishane ücretini ödemeyi reddetmiştir.
TİTUBA’NIN GİZLİ KURTARICISI KİM?
Sonra olanlarsa hukuk tarihi açısından da tuhaf. Cadı olduğunu kabul edip Chagall resimlerini andıran grotesk ve büyülü bir dünya çizen Tituba’nın kılına bir şey olmazken cadı olarak suçlanan diğer insanlar idama gönderilmiştir. Tituba, kim olduğu saptanamayan biri tarafından hapishane masrafları ödenerek dışarı çıkartılmış sonrasında da sırra kadem basmıştır. Hakkında daha sonra araştırma yapanlar, Parris’in Tituba’yı mahkeme öncesi çok ağır bir şekilde dövdüğü için bu cadılık itirafını Karayip ya da Venezuella folklorundan beslenerek yaptığını yazmıştır. 1693’ten sonra ne Tituba ne de eşi John Indian’ın isimlerine herhangi bir kayıtta rastlamıyoruz. Belki de Violet isimli bir kızları olduğu düşünülüyor ama onun hayatı da bir muamma.
Salem cadı davalarını inceleyince Tituba’nın taktiğinin işe yaradığını görüyoruz. O rengarenk, Bosch-vari hikâyeleri inşa ederken insanların bilinç altlarındaki korkulara seslendi, onları eğlendirdi, meraklarını kaşıdı ama bir taraftan da gerçek olamayacak kadar saçma şeyler uydurdu- belki de böylece hayatını kurtarmış oldu. Tituba’dan sonra Longfellow’dan Arthur Miller’a kadar cadı avlarını işleyen başyapıtlar kaleme alındı. Günah keçisi inşasının her devirde farklı şekillerde nasıl yapıldığını anlattılar.
CADI AVLARI HALA DEVAM EDİYOR
Günümüzde belki insanlar meydanlarda canlı canlı yakılmıyor, evlerinden sürüklenip ayaklarına kaya bağlanıp cadılık testine tabi tutulurken boğulmuyor, ama toplum ve devlet babalar tarafından farklı şekillerde mimlenip cadı avlarının çeşitli formlarıyla cezalandırılıyorlar. İnsan insan oldukça da hem cadılar hem de onların avcılarının namütenahi muharebesi bitmeyecekmiş gibi geliyor.
Dünyanın ilk bilgisayar programcısı Ada Lovelace
09 Kasım 2025 Pazar 07:00Devrimin dipnotu: Charlotte Corday
26 Ekim 2025 Pazar 07:00Bir cinayetin anatomisi: Helene Rytmann
19 Ekim 2025 Pazar 07:00Bülbülü Öldürmek: Hazin bir casusluk hikâyesi
12 Ekim 2025 Pazar 07:00Kendine ait bir ressam: Gabriele Münter
05 Ekim 2025 Pazar 07:00II. Abdülhamid’in kadınları
21 Eylül 2025 Pazar 07:00Bir gotik hikâye: Inês de Castro
14 Eylül 2025 Pazar 07:00Elizabeth I: Piç Prenseslikten Altuni İkonluğa
07 Eylül 2025 Pazar 07:00Eğitimi yeniden tanımlayan kadın: Maria Montessori
31 Ağustos 2025 Pazar 07:00Vicdanın Vücut Bulmuş Hali: Joan Baez
24 Ağustos 2025 Pazar 07:00