Pelin Batu
II. Abdülhamid’in kadınları
Kimilerine göre Ulu Hakan, kimilerine göre Kızıl Sultan. Kimilerine göre ölmekte olan bir hasta adamı toparlamaya çalışan son sultanlardan ve halifelerden. Kimilerine göre evhamlı ve paranoyak, coğrafya kitaplarındaki “burun” kelimesini bile kaldıracak kadar takıntılı, Yıldız istihbarat teşkilatıyla, jurnalcileriyle ülkeyi karanlığa boğan, parlamentoyu askıya alan bir lider… Bugün II. Abdülhamid’in doğum günü. Babası Abdülmecid Efendi’nin eşi Tîr-î-Müjgan Kadınefendi’nin oğlu olarak 21 Eylül 1842 yılında dünyaya geldi. Tezimi II. Abdülhamid ve devri üzerine yazmış bir insan olarak, 34. Sultanımızla ilgili söyleyeceğim çok şey var elbet. Ama Pencere için kadın biyografileri kaleme aldığım için bugün burada Abdülhamid’i değil, onun hayatındaki anne figürlerine değineceğim.
Öncelikle annesiyle başlayacağım. Tîr-î-Müjgan’ın Kuzey Kafkasya’daki ‘Şapsığ’lardan olduğu söylenir. Bu Çerkez güzeli rahmetli ve muhterem Necdet Sakaoğlu’na göre Sultan Abdülmecid’in gözdelerinden biri değildir. Ziya Şakir’e göre Gülnihal ismindeki işbu cariye, ihtimalle, 1841 yılında hareme alındıktan sonra “kirpikleri ok” anlamına gelen Tîr-î-Müjgan adını alır ve Abdülmecid’in ikinci kadınefendisi olur. Hiçbir zaman haseki olamaz. Bu yeşil gözlü, bembeyaz, ince (tabii o zamanların standartlarına göre!), narin bir kadındır. İlk çocuğu Naime Sultan’dan sonra Abdülhamid’i dünyaya getirir. Ardından da bebek yaşta ölen Mehmed Abid Efendi olur.

SEVGİ DOLU BİR ANNE
Zamane belgelerine göre Tîr-î-Müjgan oğlu üzerine titreyen, onu şımartan, onunla türlü türlü oyunlar oynayan sevgi dolu bir annedir. Ve fakat hiçbir zaman valide sultan olamadan, çağın hastalığı vereme yakalanır. Büyük bir ihtimalle sayfiyede, deniz havası iyi gelir diye Boğaz kıyısındaki Beylerbeyi Sarayı’na taşınır. Orada daha 10 yaşındaki Abdülhamid ile son günlerini geçirecektir. 3 Ekim 1852’de 34 yaşında hayata gözlerini kapadığında ölüm haberi çocuğundan bir süre saklanır. Ama ne kadar saklanabilir ki? Abdülhamid’in bu ölümden dolayı çok sarsıldığı, babası tarafından şefkatle sarıldığı yazılmıştır.

ANNESİNİ KAYBEDİNCE PERUSTÜ SULTAN ANNELİK YAPTI
Abdülhamid annesinin ölümü üzerine, hiç çocuğu olmamış bir başka harem sakini olan Rahime Perustü Kadınefendi’ye teslim edilir. Perustü Sultan, Abdülhamid’i kendi evladı gibi sevdiği ve baktığı kayıtlara geçmiştir. Şehzade de anneliğine çok düşkün olduğu, onunla anne şefkatini tattığı söylenir. Tabii annesini hiç unutamaz, onu sık sık anar- annesinden yadigâr hediyeleri saklayacaktır.
Farsça “kırlangıç” anlamına gelen Perustü veya Piristû (1830-1906) saraya küçük yaşta ailesi tarafından teslim edilmiş, bir Çerkez kadındır. Ailesi Ubıh asilzadelerinden, babası Gök Bey ise Gogen boyundan bir mavi kanlıdır. Perustü Sultan, on yaşındaki Abdülhamid’den başka sarayda 3 yaşında annesini kaybeden Cemile Sultan’ı da yetiştirir.
Abdülmecid’in dördüncü kadınefendisi olarak harem hiyerarşisinde yerini almakla birlikte, geleceğin sultanının annesi olarak daha fazla nüfuz kazanacaktır.
Manevi oğlu 1876 yılında II. Abdülhamid olarak tahta geçince Perustü ‘valide sultan’ titrini alır. Annesinin siyasete karışmasını, siyaset işlerini burnunu sokmasına izin vermez Abdülhamid. Annesi de pek çok saraylı kadın gibi mütevazi bir hayat tarzı yaşayıp kendini hayır işlerine verir. Oğlu Yıldız Sarayı’nda ikamet etmeyi tercih ederken kendisi oğluna yakın Maçka’da şahsi sarayında yaşamaya başlar. Ve orada vefat eder.
Perustü Sultan’a dair çok teferruatlı bilgi sahibi değiliz belki de ağzı sıkı, kendi halinde, spotlardan uzak tevazu sahibi ve dindar olduğu için hayatı çok deşilmemiş, incelenmemiştir. Osmanlı tarihindeki ‘son valide’ olarak bizlere kalmış, özellikle de Abdülhamid’in kızları üzerinde anneanneleri olarak büyük etki bırakmıştır.

ABDÜLHAMİT’İN 13 EŞİ
Abdülhamid’in eşlerine gelince, 13 tane eşinden 17 çocuğu olmuştur. Bunların arasında Bedrifelek Kadınefendi (1851-1930), 1867 yılında Abdülhamid’in başkadınefendisi olmuştur. Musiki ve edebiyat meftunu işbu Çerkez, Abdülhamid’in üç çocuğunun annesidir.
Ardından gelen kadınefendi olan Pesend Hanım da (1876-1924) bir Çerkez’dir ve Abdülhamid’in eşleri arasındaki en Avrupai kadın olduğu söylenir. Özellikle de zamanın lingua franca’sı olan Fransızcaya hâkim, resim sanatına meraklıdır.
Müşfika Kadınefendi, bir Abhaz kızı olarak saraya çocukken alınmış, Abdülhamid’in ileriki yıllarında onun favorisi olmuştur. Abdülhamid’in sürgün hayatı boyunca sırdaşı ve arkadaşı olarak Abdülhamid 1918 yılında vefat ettikten sonra Sultan’ın en uzun yaşamış eşi olarak 1961’de 94 yaşında vefat etmiştir.
EŞLERİNE VE ÇOCUKLARINA DÜŞKÜN
Diğer eşleri Nazikeda Kadın, Behice Kadın, Saliha Naciye Kadın da hepsi Çerkez kökenlidir. Bidar Kadın, Naime Sultan ve Şehzade Mehmed Abdürrahim Efendi’nin annesi, Dilpesend Kadın ise Esma Sultan’ın annesidir. Abdülhamid’in eşleri ve çocuklarıyla çok yakın ilişki kurduğu, onlara bağlı ve düşkün olduğu bilinir.
SARAYDA GÖLGEDE KALDILAR
Binaenaleyh, kadınlar Abdülhamid’in hayatında çok olmakla birlikte haremin loş ışıklarının altına gölgede kalmış, çok da işlenmemiş bir konudur. Harem Batılı Oryantalistler tarafından merak edilen, üzerine fantezi ve masal üretilen bir yer olarak geçer. Oysaki özellikle 19. yüzyıla gelindiğinde, padişahların özel hayatları, adı üstünde özel kalmış, çok da irdelenmemiştir.
Saraydan çıkan nadir anı kitaplarından edindiğimiz bilgilerden, biyografiler yazılmış, hayatlar mikroskobik merceklerden geçirilmiştir- ama buna rağmen, Batı krallıklarına dair yazılmış detaylara ulaşmamız çok zordur. O yüzden de şayet birinci kaynaktan gidilmiyorsa, bilgiler yüzeysel kalır ve kafa karışıklığı vardır.