Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

Takas

Gizli istihbarat teşkilatlarının dünyasına girmek istemez misiniz? Hatta belki size verilmiş bir gizli görevde yer almak mesela… Sadece heyecanı için bile olsa… İtiraf edin: Jason Bourne serisini bir oturuşta izlememiş olan var mı?

Dolayısıyla, dün haber kanallarında araya serpiştirilmiş dolgu görüntülerle, “bizim çocukların” (MİT) koordinasyonuyla tarihin en büyük casus takas operasyonlarından birinin gerçekleştiğini öğrenince o dünyanın işlerine daha çok merak duymuşsunuzdur, diye düşünüyorum. Öyle hissetmediyseniz sorun değil. Sorun, insan beyninde sezgi yeteneğini geliştirecek, canlı tutacak, aklı çalıştıracak casus hikayelerini okumanın, sinema filmi olarak izlemenin önemini vurgulayacak bir eğitim sisteminin olmamasında. Cebinde sinema bileti parası, çıkışta bir kafede arkadaşlarıyla içeceği şeylerin parası olmaması da bir sorun. Büyük sorun, hem de.

Bulmaca

Biz konumuza bakalım; gerçek boyutlu bulmacalar gibidir, casus hikayeleri. Olay örgüsünün kıvrımları, ani değişimleri aracılığıyla karakterlerin davranış kalıplarını, tepkilerini tıkır tıkır işleyen bir beyin jimnastiğine dönüştürürsünüz. Yakaladığınız tutarsızlıklar zihninizin ödülü olur. Casus takası hikayelerinden bahsedeceğim ama önce bizim istihbaratçılar 10 tane buradan, 13 tane şuradan derken toplamda 26 şahsın (öyle ifade ediyorlar ancak biz onlara casus diyoruz!) ait oldukları ülkelere iadesi organizasyonunu üstlenmişler. Olay aslında temmuz ayında gerçekleşmiş. Ankara’da uçaklar planlandığı şekliyle ve sırayla inmiş. Acaba uçağın kapıları aynı anda mı açılmış… Pilot kabin camının içinde dışardan görünecek şekilde susturucu takılmış silah mı duruyormuş… 26 casus yedi uçakla gelmiş. O zaman uçakları birbirini görecek şekilde mi park etmişler… Bizim istihbaratçılar hangi sırayla uçaklara girmiş, 26 casusun kimlik kontrolünü yapmış… Yedi uçak kontrolü tamamlanınca kendi tuttukları listede sayının 26 değil de 53 olduğunu fark etmişler. Hop baştan yedi uçak yeniden casus kontrolüne! Birkaç şakacı casus uçağın içinde oradan oraya yer değiştirirken, hostesle flört ederken bizimkilere değişik isim vermiş, meğerse… (“Adın?”, “Sitiiv”, “Demin koridor tarafı solda değil miydin sen?”, “Yok, o Mayk”, “Listede Mayk diye biri yok ki.” Mesela.) Böyle bir ortamda görevli olsaydım, şu an olduğu gibi sinirim bozulurdu ve dilime vururdu, “Gümüşova’dan gül toplamadan mı geldin?” Merak da başka bir sıkıntılı duygu olur bende, “Yemek paralarını topladınız mı? Pos çalışıyor muydu? Avro alın bunlardan.”

Bir Tarihi Olay

Casus takasları gerçektir. İçinde anlatılası hikayeler olur. Biri kendini ve tarafları korumak için gider bir yazara konuşur. Yazar anlatılanı roman gibi yazar. Bir film yönetmeni ve/veya yapımcısı yazılanı beğenir, senaryosunu yazdırır (ya da yazar) sonra da filmini yapar. Yani, anlatılan insan hikayesidir. Yakın döneme ait olduğu için hatırlanması kolay bir örnekle başlayayım: 2015 yılında (9 yıl geçmiş üstünden, vay canına!) sinema camiasının abisi(!) Steven Spielberg Casuslar Köprüsü isimli bir film çekti. Anlattığı, 63 yıl öncesine ait bir yaşanmışlıktı. Soğuk savaş döneminin casusluk dünyasında tarafların birbirini nasıl da planlı bir halde gerdiğinin güzel bir örneğidir. Taraflar deyince hemen anlamış olmalısınız: Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyet Rusya. İki ülke arasında ince, kırılgan diplomatik dengeyi korumak isteyenler vardır o zaman. Ve biz bunu film sayesinde (de) anlarız.

Cirit Alanı

Bazı “gelişmekte olan” ülkelerin, casusların cirit alanı olduğunu ortaya koyan ve CIA’yı anlatan en iyi filmlerden biri de Robert De Niro’nun yönettiği (oynadı da aynı zamanda) 2006 yapımı Kirli Sırlar filmidir. Yaşamış CIA ajanlarını, yöneticilerini örnek alarak, kolektif bilinçaltını oluşturan öğeleri karakterlere ekleyerek, onları gerçek tarihsel olaylara dayalı bir senaryoda gözler önüne sermiştir. Özgündür ve hatta belgesel hissini verir. Soğuk savaş döneminin casus dünyasına derinlemesine bir bakış sunar, bu film. Gerçek boyutlu bulmacadır.

Casus takasları devam edecektir.

Tuhaflığın çözümü yoktur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi