Begüm Erdoğan

Begüm Erdoğan

Adsız Aşıklar Toplansın!

Bu 14 Şubat’ta ne izleyeceğinizi bilmiyorsanız, Netflix’in sevgililer günü zamanına özel yayınladığı bomba gibi bir Türk dizisi var! “Adsız Aşıklar” isimli dizi, son üç haftadır platformun en popüler dizi sıralamasının tepesinde ve aynı “Bir Başkadır” gibi beni bayağı heyecanlandıran yeni bir yapım.

Adsız Aşıklar, Mini Dizi, 2025 (Netflix)

Halit Ergenç ve Funda Eryiğit’in başrollerde oldukları yapım, yüksek tempolu ve bol esprili bir dizi. Epey bozuk psikolojili bir adam olan Cem’in (Halit Ergenç) “aşk denen hastalık” konusunda tedavi sunmak için açtığı Aşk Hastanesi üzerinden dönen, bol nükteli hikayeyi izliyoruz. Bu sırada onun tam tersi bir yaklaşımla “aşk hemen köşeyi dönünce sizi bulabilir” gibi ifadelerle insanları aşka inandırmaya çalışan bir de Hazal (Funda Eryiğit) geliyor.

Cem ve Hazal karakterleri, ilk başta tam zıt kutuplarmış gibi gözükseler de dizi ilerledikçe, onların aslında çok benzediklerini fark ediyoruz. İkisi de köşeli kafalı tipler oldukları için inanılmaz geçimsiz başlıyor muhabbetleri. Hatta tanışmalarından çok kısa süre sonra birbirlerine küfrettikleri bir sahne bile izliyoruz.

Ancak çok geçmeden kaderin ördüğü ağlarda Aşk Hastanesinde beraber çalışırken buluyorlar kendilerini. İkili, her bölümde “aşk hastası” bir kişiyi “tedavi” etmeye başlıyorlar. Her yeni hastayla hem Cem hem Hazal, kendi geçmişlerinden getirdikleri sıkıntılara daha derinden bakmak zorunda kalıyorlar.

Dizi genel itibariyle kişisel gelişim sektörünü hedef alarak, sektörün saçmalıklarını güldürü unsuru haline getiriyor ama sadece bunla yetinmiyor. Bu arada Türk toplumunun kollektif mutsuzluğuna değiniyor, laf arasından eşcinselliğin normal olduğunu belirtiyor, farklı azınlıklara yer açıyor. Hatta bildiğiniz Teoman’ın konuk oyuncu olduğu bir bölümde seks işçiliği konusuna bile hafifçe giriliyor.

Bunun yanında, başrollerden de anlayabileceğiniz gibi dizinin kadrosu bir yıldız takımı gibi. Daha ilk bölümde Teoman’ı gördükten sonra zaten çıta çok yükseliyor ama aynı zamanda Rıza Kocaoğlu, Sedef Avcı, Yetkin Dikinciler gibi isimlerde dizinin oyuncu kadrosunda.

Tüm emeği geçenlerle ortaya çıkan yapım da modern ilişkilere hem neşeli hem düşündürücü bir pencere açıyor.

Bir Başkadır, 2020 (Netflix)

Berkun Oya’nın efsane dizisini de hatırlatmadan geçmeyelim. Bu yapım ülkemizde ne kadar farklı hayatların bir arada bulunduğunu gösteriyor. Bu hayatlar beklenmedik anlarda kesişiyor ve belki başka hiçbir ülkede yaşanmayacak sahnelere ev sahipliği yapıyor.

Dizinin görsel dili de alışıp fazlasıyla sıkıldığımız Türk dizi imajından tamamen sıyrılıyor. Farklı çevrelerden farklı yorumlar alsa da ben genel olarak ülkemizde son senelerde yapılan en başarılı dizi işi olduğunu düşünüyorum. Oyuncu kadrosunun da yazar kadrosunun da saygı ve empatiyle yaklaştığı toplumsal çatışmalar mevcut dizinin içerisinde. Ancak tüm sosyal çevrelere eşit mesafede olmayı amaç edinildiğini anlayabiliyorsunuz. Birçok karakteri farklı bir film çıkartabilecek malzemeye sahip olsa da sığ kalma riskine girerek (ve bence başarıyla çıkarak) bunların hepsini aynı anda vermeyi tercih etmişler.

Eğer bu diziyi izlemediyseniz, “Adsız Aşıklar”dan sonra izlemek için birebir.

Sevgililer gününü güzelliklerle geçirmeniz dileğiyle!

Boşverin Sevgililer Gününü Diyenlere – Üzerine Düşündüren Korku Filmleri

Sevgililer gününü sevenler kadar sevmeyenleri de düşünmek lazım diyerek size alternatif 14 Şubat filmleriyle geldim. Bu filmler romantik filmlere tam panzehir gibi o yüzden neden alternatif 14 Şubat listemiz bunları içermesin? Listelediğim filmler korku-gerilim türünün duygusal kuvvetini alıyor ve bunu sosyal meseleler anlatmak için kullanıyor. Eğer siz bu 14 Şubat’ı arkadaşlarınızla film izleyip üzerine tartışarak geçirmek istiyorsanız, işte bu filmlere bakabilirsiniz.

Cadı, The Witch (AmazonPrime Video, Appletv+ üzerinden kiralanabilir)

1630 yılında Yeni İngiltere’de geçen filmde, kendi köylerinden kovulan bir çiftçi ve ailesini izliyoruz. Aile, eski köylerinden uzakta altı kişilik bir kabile olarak yaşamayı öğrenmeye çalışıyorlar. Ancak kısa süre sonra en ufak oğulları Samuel kayboluyor. Bu olayın ardından aile arasında stres seviyeleri de bayağı bir artıyor. Zaten bu insanlar dönemin gergin ve tutucu tiplerinden. Durum böyle olunca aralarından birinin, bir başkasını “cadı bu!” diye yaftalanması uzun sürmüyor. Filmin kadrosundaysa bir anda masum bir anda çok gergin bir görüntü sergileyebilme kabiliyetiyle Anya Taylor-Joy başrol olarak bulunuyor.

Ritüel, Midsommar, 2019 (Appletv+ üzerinden kiralanabilir)

“Yükseltilmiş korku” türünün en meşhur isimlerinden olan Ari Aster imzalı film, İsveç’te doğanın içerisinde ilk başta cennet gibi gözüken bir köyde geçiyor. Dani (Florence Pugh) ve sevgilisi Mark (Will Poulter) birkaç arkadaşlarıyla beraber, 90 senede bir düzenlenen bir yaz gündönümünü kutlamasına katılıyorlar. Ancak kendilerini bir hayli kaçık bir İskandinav pagan ayininin içinde buluyorlar. Film, anlattığı konu acayip karanlık olup da görselleri renkli ve müthiş canlı olduğu için, insanı çok farklı bir yerinden yakalayabiliyor ve türünün en başarılı örneklerinden sayılıyor.

Adamlar, Men, 2022 (Appletv+ üzerinden kiralanabilir)

“I’m thinking of ending things” filmindeki ilginç kadın olarak tanıyabileceğiniz Jessie Buckley filmin başrolü olan Harper karakterine hayat veriyor. Harper, başından kötü şeyler geçmiş bir kadın ve bunlardan uzaklaşmak için taşrada eski muhteşem bir taş ev kiralıyor. İki haftalığına kafa dinlemek için buraya gidiyor ancak ev sahibiyle ilk tanışmasından bir şeylerin tam olarak olması gerektiği gibi olmadığını anlıyoruz. Anlayacağınız, iyileşmeyi umarken kendini yeni bir kabusun içinde bulan bir kadını izliyoruz. Hem de kadın izleyiciler için çoğu yönüyle fazla tanıdık bir kabus.

Kapan, Get Out, 2017 (AmazonPrime Video, Appletv+ üzerinden kiralanabilir)

Jordan Peele’nin çıkış filmi olan yapım, bir yönetmenin kariyer olarak en iyi sıçrayışlarından sayılabilir. Kölelik ve Afrikalı Amerikalı insanların yaşamlarına dair söyleyecek çok şeyi olan bu film, listedeki “Adamlar” filmi gibi, bir grup insanın gözünden yaşamanın nasıl bir deneyim olduğunu, her gün yaşayabilecekleri kaygıları ve sıkıntıları farklı formlarda anlatmak için alınmış enteresan bir karar. Yazar yönetmen, Afrikalı Amerikalı insanlara karşı olan ırkçılığı, kölelikten köklenen kanlı tarihiyle birlikte düşünmüş ve bunun korkunçluğunu anlatmak için korku-gerilim sinemasına sığınmış. Bu konuyu anlatmak için de bu korku filmi müthiş bir iş başarıyor. Film için, bir fotoğrafçı olan Chris (Daniel Kaluuya), beyaz kız arkadaşının ailesiyle tanışmaya gidiyor ancak kendini nasıl bir tehlike attığını çok geç fark ediyor, gibi tadımlık bir özet yapabiliriz.

Eğer sevgililer gününde üzerine sohbet edecek son derece değişik filmler arıyorsanız artık daha fazla aramanıza gerek yok değil mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Begüm Erdoğan Arşivi