
Mutlu Hesapçı
“Asıl sihir uçmakta, görünmez olmakta değil, bir insanın kalbinde iz bırakabilmekte!”
‘Sihirli Annem’ dizisi çocuk ve fantastik türünde alanının öncü ve en başarılı işlerinden biri olmuş, çok ses getirmişti. Dizi yayımlandığı dönemde kategorilerde üst üste 1. dizi olmayı başararak bir rekora imza atmıştır. Öyle etkilemişti ki o dönemin çocukları dizinin etkisiyle sihir yapma girişimlerinde bulunmuştu.
‘Sihirli Annem’ dizisine dair ekşi sözlükte bir kullanıcı şunları yazmış ki bence en iyi tanımlama bu; “İçim ne zaman huzurla dolsa, otomatik olarak açıp izliyorum ve kendimi çok daha mutlu hissediyorum. Eğer gece izliyorsam, oturma odasında tv karşısında izlerken uyuyakalmaya bayılıyorum. Bazen iş yaparken açıyorum; izleyemesem de arka planda sesini duymak benim için çok huzur verici. Bugün pembe bir karar verdim. Bu dizi de benim için pembe, pembe gibi işte…”
İşte hepimize güzel hisler hissettiren birden fazla neslin ortak hafızasına yerleşen efsane dizi ‘Sihirli Annem’ sinema versiyonu ile yıllar sonra karşımızda. Öyle özlenmiş ki son yıllarda sinemaların gişede en iyi açılış yapan filmi oldu.
‘Sihirli Annem: Hepimizi Biriz” filmini oyuncusu İnci Türkay ile konuştum, dizi vesiyonunda asistanken yıllar sonra sinema filminin yönetmeni olarak karşımıza çıkan Mustafa Kotan’dan da yönetmen görüşünü ve duygularını aldım. Film vizyonda, iyi hissetmek için ailece haydi sinemaya!
Bundan 22 yıl önce ‘Sihirli Annem’ dizisindeki rol size nasıl gelmişti ve dizinin bu kadar başarılı olacağını, uzun soluklu olacağını düşünmüş müydünüz?
O dönem çok yoğun çalışıyordum; tiyatroda oyunum vardı, NTV’de Gece Gündüz adlı kültür-sanat programını sunuyordum, hem de Kanal D’de ‘Duma Duma Dum’ adlı çocuk programı devam ediyordu ve her sabah canlı yayınlanan program çok başarılı olmuştu. Çocuklardan gelen bu ilgi ve sevgi üzerine Kanal D yönetimi bir dizi yapmak istedi. Senaristimiz Gamze Özer benim çok yakın arkadaşımdı ve hep hayalinde olan bu sihirli projenin, kanalın bana yapmak istediği dizi ile çok örtüştüğünü düşündü. İlk toplantıda hep beraberdik aslında ‘Sihirli Annem’ projesinin ilk gününden itibaren vardım. Gamze’nin kalbinden, kaleminden çıkan Betüş karakterini çok sevdim; İçten, sıcak, sevgi dolu ama gerektiğinde güçlü… Oynarken ben de onunla büyüdüm aslında. Dizinin bu kadar sevilip yıllar boyunca insanların hayatına dokunacağını, hele ki bir gün “kült” bir yapım hâline geleceğini tahmin etmek zordu. Ama sete ilk adımımı attığım anda o enerjiyi hissettim. Bugün hâlâ çocukların, gençlerin hatta artık anne-baba olmuş izleyicilerin gelip “Siz bizim çocukluğumuzsunuz” demesi… İşte bu, bir oyuncu için en büyük ödül.
“Bir hatıranın canlanması”
Sinema filmi versiyonu nasıl oldu, izleyince neler hissettiniz?
‘Sihirli Annem: Hepimiz Biriz’ filmi benim için tarifsiz bir yolculuktu. Yıllar sonra aynı dünyaya, bu kez beyaz perdeden ve yine kalpten bağlı olarak dönmek çok duygusal bir deneyimdi. Sete ilk adım attığımda içimde kocaman bir heyecan vardı. Sanki geçmişe, o güzel yıllara bir kapı açılmış gibiydi. Kamera arkasında tanıdık enerjiler, yepyeni yüzler, ama hâlâ o sıcaklık, o sihirli hava… Hepsi oradaydı. Filmi izlerken zaman zaman gözlerim doldu. Çünkü bu sadece bir proje değil, yıllarca insanların kalbinde yer etmiş bir hatıranın canlanmasıydı. Ve bir oyuncu için bu kadar sevilmiş, böylesine kuşaklar arası bağ kurmuş bir hikâyeye yıllar sonra tekrar adım atabilmek büyük bir şans ve büyük bir mutluluk.
“Benim için en büyük değişim…”
‘Heyy yıllar’ deyince neler değişmiş?
Heyy… Yıllar deyince insanın önce içi bir burkuluyor, sonra gülümsüyor. Çünkü evet, çok şey değişti. Hem dünya değişti, hem biz… Teknoloji, tempo, alışkanlıklar… Ama bazı şeyler var ki hâlâ kalpten kalbe aynı sıcaklıkla ulaşıyor. ‘Sihirli Annem’ de onlardan biri. Benim için en büyük değişim, hayatın içindeki duruşum oldu belki de. Genç bir oyuncuyken içgüdüyle, tutkuyla yaptığım her şeyin şimdi daha fazla anlamını, sorumluluğunu hissediyorum. O zamanlar Betüş’ü oynarken biraz hayal, biraz içgüdü vardı, şimdi dönüp baktığımda o rolün ne kadar büyük bir sevgiyle hafızalara kazındığını daha iyi anlıyorum.
“Bir işten çok, ortak bir anı”
Birden fazla nesil sizinle büyüdü. O dönem çocuk olanlar şimdi anne-baba... Ve şimdi çocuklar izleyecekler. Böyle uzun soluklu bir işin parçası olmak nasıl hissettiriyor
Bu soru çok anlamlı çünkü bir oyuncu için birden fazla neslin kalbine dokunmuş olmak, kelimelerle anlatılamayacak bir duygu. O zamanlar sete giderken elimde senaryo, aklımda ezberimdeki sahneler vardı. Bugünse sokakta karşılaştığım insanlar “Ben sizi çocukken izliyordum, şimdi çocuğumla birlikte izliyoruz” dediklerinde gözlerim doluyor. Bu sadece bir dizide oynamış olmak değil bu, insanların hafızasında bir yere yerleşmek, evlerinin bir parçası olmak, çocukluklarının sesi, rengi, neşesi olmak… Bu çok kıymetli bir miras.
İnsanın emeği zamanla hatıralara dönüşüyor ya işte “Sihirli Annem” de benim için bir işten çok, ortak bir anı oldu artık. Ve şimdi o anı, çocuklardan çocuklara aktarılıyor. Bu sihri bir kez yaşamak bile büyük bir şansken, hâlâ sürüyor olması… Mucize gibi.
“Tek kelime ile samimiyet”
‘Sihirli Annem’in sihri ne sizce? Neden bu kadar sevildi?
‘Sihirli Annem’in sihri tek kelime ile samimiyet. Birlik beraberlik ve aile olma kavramı...
Sette oyuncuların değişmiş halleriyle bir araya gelmek nasıl bir duyguydu?
Zaten birçoğumuz yıllar içinde görüşmeye, haberleşmeye devam etmiştik. Ama sette, o karakterlerle yeniden bir araya gelmek… İşte o bambaşka bir duyguydu.
Bir an bakıyorsunuz, karşınızda çocukken birlikte oynadığınız o minik yüz şimdi büyümüş, koca bir insan olmuş ama gözlerinde hâlâ o tanıdık pırıltı var. Hepimizin içindeki karakter, yıllar sonra bile yerli yerindeydi. Sanki zaman durmuş da biz sadece kısa bir ara vermişiz gibi… Betüş olarak tekrar Dudu’ya, Perihan’a, Ceren‘e, Cem’e, Çilek‘e bakmak gerçekten çok duygusaldı. Sahne çekerken gözümün dolduğu anlar oldu. O enerjiyi yeniden yaşamak, o dünyanın hâlâ içimizde canlı olduğunu hissetmek tarifsiz bir şeydi.
Dizi kadrosundan vefat eden çok sayıda isim oldu. Gidenlerin ardından neler söylemek istersiniz?
‘Sihirli Annem’ sadece bir dizi değildi, bizim için büyük bir aileydi… Ve ne yazık ki bu ailenin çok kıymetli parçalarını yitirdik. Senaryomuzun kalbi, canım arkadaşım, Gamze Özer… Onun kalemi olmasaydı Betüş de Sihirli Annem de olmazdı. Her sahnede onun sözcüklerini, hayal gücünü taşıyoruz hâlâ. Ustam Metin Serezli, zarafetiyle, bilgeliğiyle hayatıma dokunan çok önemli biriydi. Canım arkadaşım Defne Joy Foster… Işığı hiç sönmedi, enerjisi hâlâ içimizde. Mümtaz Sevinç, Ayla Arslancan, Lale Oraloğlu, Seda Fettahoğlu, Oğuz Oktay… Her biri bu hikâyeye sadece oyunculuklarını değil, kalplerini kattılar. Sette birlikte gülüp ağladığımız, aynı hayalin içinde yürüdüğümüz o anlar artık çok daha kıymetli. Çünkü artık onlar anılarımızda yaşıyor.
“Çocukların tüm korkularını silmek isterdim”
Siz sihirli bir güce sahip olabilseydiniz nasıl bir sihir olurdu ve ne yapmak isterdiniz?
Eğer gerçekten bir sihirli gücüm olsaydı sanırım insanların kalbine dokunabilen bir sihir isterdim. Bir bakışla, bir dokunuşla içlerindeki öfkeyi, kırgınlığı, korkuyu alıp yerine sevgi, huzur ve anlayış koyabilmek isterdim. Çünkü zamanla şunu anladım: Asıl sihir uçmakta, görünmez olmakta değil, bir insanın kalbinde iz bırakabilmekte. Kimi zaman bir gülümseme, kimi zaman “ben buradayım, yanındayım” demek, en büyük mucize olabiliyor. Ve eğer bir gün gerçekten böyle bir gücüm olsaydı, önce çocukların kalbinden tüm korkuları, büyüklerin içinden tüm yorgunlukları silmek isterdim. Daha şefkatli, daha neşeli, daha umutlu bir dünya… İşte benim sihrim bu olurdu.
Yönetmen Mustafa Kotan
“Bu işin yönetmeni olmak benim için tarif edilemez bir gurur”
‘Sihirli Annem: Hepimiz Biriz’ filminin sihri, samimiyet ile verdiği iyilik ve sevgi mesajlarında saklı. Ekibin birbiriyle uyumu çok önemli. En başından bu yana ekibin içinde yer alan birisi olarak bu işin yönetmeni olmak benim için tarif edilemez bir gurur. Çekim süreci herkes için çok keyifliydi. Biz ekip olarak birbirimizden kopmamıştık. Tekrar bir araya gelmemiz zor olmadı. Sihirli Annem’in sinema filmi olması yıllardır ekip olarak istediğimiz bir şeydi. O yüzden çekimlerde olduğumuz her anın keyfini çıkardık. Filmimiz bu yılın en iyi açılış yapan yerli filmi oldu. Yapımcımız Polat Yağcı’nın çok emeği var. Filmin hayata geçmesinde ve gişede başarılı olmasında katkısı çok büyük.