Mutlu Hesapçı

Mutlu Hesapçı

Öğretmenlerin bıraktığı izler ve gece sanat turu…

Çocukken okuduğumuz bir şiir, aynı zamanda şarkısı da vardı; “Öğretmenim canım benim canım benim, seni ben pek çok, pek çok severim. Sen bir ana, sen bir baba, her şey oldun artık bana…”

Prof. Dr. Cem Balçıkanlı’nın yeni kitabı ‘D-E-R-İ-N-L-E-Ş Bir Öğretmenin Kendisine Sorması Gereken Sorular’ı okuyunca aklıma nedense bu şiir-şarkı geldi ve tabii ki öğretmenlerimizin hayatımızdaki derin önemi, anılar eşliğinde hayatımda belirdi.

Kitabın arka sözünde şöyle yazmış Balçıkanlı;

“Hepimizin hayatında, iyi ya da kötü iz bırakan bir öğretmen vardır. Her öğretmen, öğrencilerinin hayatında nasıl iz bırakacağını kendisini seçer. Tıpkı parmak izimiz gibi, bu iz de biriciktir.”

Ve buradan yola çıkarak eğitim felsefesi ve öğretmenlik mesleğini derinlikli olarak incelemiş ve adım adım anlatmış.

Bir rehber niteliğinde olan çalışma özellikle öğretmenlerin, eğitimcilerin aynı zamanda da ebeveynlerin ve birey olan bizlerin mutlaka okuması gereken bir kitap.

Özellikle son yıllarda eğitim sisteminde ‘doğru öğretmenlerle’ iyi bir eğitim alabilmek neredeyse artık bir şansa dönüşmüşken...

Benim kuşağım daha şanslı bir kuşaktı; devlet okulunda okudum ve mesleğine aşık öğretmenlerim vardı ve hepsinden çok iyi eğitim aldım. Sadece ders özelinde değil hayata karşı da onlardan çok şey öğrendim.

Üzerimde emeği olan bütün öğretmenlerime sevgilerimi sunuyorum.

Prof. Dr. Cem Balçıkanlı, Elma Yayınevi’nden çıkan “Derinleş: Bir Öğretmenin Kendisine Sorması Gereken Sorular” adlı kitabında, bu sorunun peşine düşüyor. Öğretmenliğin özüne, değerine ve insaniliğine doğru bir yolculuğa çıkan bu kitap, reçeteler sunmaktan çok, düşünmeye davet ediyor.

retmen-gorsel.jpg

Bir yer buldum dünyadan uzak; Arter

Gündemin bizi boğduğu, kendimin beni boğduğu bir zamanda kaçış planım yine sanattan yana oldu.

Gece yarısına kadar sanat: Arter, “Uzun Cumartesi” uygulaması çerçevesinde 21 Haziran’da çok yönlü, hareketli bir programın içinde ben de vardım ve müthiş bir deneyim yaşadım.

Arter’e gecenin bir vakti gittim.

Koray Ariş’in kişisel sergisi ‘İçinde Yaşadığımız Deri’; Franz Erhard Walther’in Türkiye’deki ilk kapsamlı kişisel sergisi Heykel Olma Teşebbüsü’; Kader Attia’nın, Arter Koleksiyonu’nda yer alan mekâna özgü bir kurgu içinde sergilendiği ‘Asesinos! Asesinos!’ başlıklı kişisel sergisi ve 15 sanatçının farklı mecralarda ürettiği eserlerinden oluşan ‘Basınç Altında Suyun Üstünde’ başlıklı grup sergisinin içinde buldum kendimi.

Ayrıca sergi aralarında yapılan müzik performansları da gecemizi daha da güzelleştirdi.

Kendimi cumartesi akşamı dünyadan uzak farklı disiplinler arasında gezindiğim sanatın içine attım. Evet, bir yer buldum dünyada uzak; şehrin içinde ama şehrin dışında Arter’i mutlaka sık sık ziyaret edin adeta terapi merkezi gibi… Çok iyi geliyor!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mutlu Hesapçı Arşivi